|
IMF yapısal uyum programları, Gibson Paradoksu ve faiz-enflasyon tartışmaları
Türkiye yeniden bir
“kur, faiz ve enflasyon”
sarmalının içine sokulmak isteniyor. Aralık ayı Para Politikası Kurulu toplantısı yaklaştıkça ana akım ekonomi medyası ile ana akım iktisatçılar elele verip şimdiden 150-200 baz puan faiz çağrısına başladılar bile. Peki ana akım iktisadın önermeleri Türkiye ekonomisinin gerçekleri ile gerçekten uyuşuyor mu? Dayatılan ezberlerin aksine acaba işletmelerinin tamamına yakını KOBİ olan ve işletme sermayesinde bile banka kredisine ihtiyaç duyan bir ekonomide faiz oranları ile enflasyon arasındaki korelasyon pozitif olabilir mi?
IMF VE DÜNYA BANKASININ YAPISAL UYUM
PROGRAMLARI BAŞARILI MI?

Neo-liberal kalkınma ideolojisinin kurallarını oluşturan kurumlar ağırlıklı olarak IMF, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası’dır. Öte yandan bu ideoloji belirli bir çerçevede işleyen bir piyasa inşasının değil o çerçeveyi çizen kurumları dizayn etmeyi amaçlamaktadır. Bu bakımdan bu ideolojinin piyasalara ilişkin önermelerinin sıkıntılara çözüm üretmekten çok, sıkıntılarla sonuç almaya odaklandığını aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Söz konusu sonuçların en başında ülkelerin, adı son derece masum görünen ancak etkileri itibariyle siyaseti dizayn edebilen “Yapısal Uyum Programları”na başvurması yer almaktadır. 1970’li yıllardan itibaren pek çok gelişmekte olan ekonomi bu programlara başvurmak ve IMF ile Dünya Bankası’nın kontrolü altına girmek zorunda kalmıştır.

Peki makro ekonomik istikrar, sürdürülebilir büyüme ve düşük enflasyon vaat eden bu programlar ne kadar başarılı olmuştur? Açıkçası günümüzde bu politikaların başarılı olduğuna yönelik elimizde ikna edici kanıtlar yok.

GİBSON PARADOKSU NE İFADE EDİYOR?

IMF Yapısal Uyum Programlarında sıkça ifade edilen önermelerinden birisi, kısa vadeli faiz oranlarını yükselterek uzun dönemde fiyatlar genel seviyesini yani enflasyonu düşürmenin mümkün olduğudur. Dahası Klasik teoriye göre uzun dönemde faiz oranı genel fiyat düzeyinden bağımsızdır. Bu önerme 1923 yılında İktisatçı Gibson’ın bulguları ile yanlışlanmıştır. Gibson’a göre; faiz oranları ile enflasyon arasındaki ilişki pozitiftir. Gibson’un bulguları klasik iktisadın önermeleri ile çeliştiğinden paradoks olarak ifade edilmiştir. Peki Türkiye’deki faiz-enflasyon tartışmasında durum ne?

Son dönemlerde gündemde olan bu tartışmaya yönelik olarak pek çok akademisyenin yaptığı çalışmalardan elde edilen ampirik sonuçlara göre Gibson Paradoksu Türkiye’de geçerli görünmektedir. Söz konusu çalışmalara göre enflasyon hedeflemesinin yapıldığı yıllarda faiz oranları ile enflasyon arasında pozitif bir ilişki vardır. Hatta bu pozitif ilişkide faizin fiyat düzeyi üzerindeki pozitif etkisi, fiyat düzeyinin faiz üzerindeki pozitif etkisinden daha büyüktür. Yani uzun dönemde fiyat düzeyi ile faiz oranı arasındaki ilişkinin nominal faiz oranından fiyat düzeyine doğru olduğu tespit edilmiştir.

Daha açık bir ifade ile Türkiye’de faiz artışlarının fiyat artışlarına (maliyet yükselmesi) yol açtığı gözlemlenmiştir. Arzu edenler söz konusu bilimsel çalışmalara açık akademik kaynaklardan erişebilir.

#IMF
#Gibson Paradoksu
3 лет назад
IMF yapısal uyum programları, Gibson Paradoksu ve faiz-enflasyon tartışmaları
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle