|
İsrail’in Doğu Akdeniz stratejisi bağlamında Filistin meselesi

İsrail Filistin’de insanlık suçu işlemeye devam ediyor. İsrail saldırılarının dozu ve buna bağlı olarak Filistinli şehit sayısı gün geçtikçe artıyor. Elbette tek bir insanın hayatı bile herhangi bir maddi ölçüye tabi olamaz ancak meselenin ciddi bir enerji ve ekonomi boyutu olduğunu da göz ardı edemeyiz. Konunun tüm boyutlarını bilmenin analizlere katkı sağlayacağı düşüncesi ile bugün meseleyi farklı bir boyuttan ele alacağım.

İSRAİL’DE SON SİYASİ DURUM NE?

Netanyahu hakkında uzunca bir süredir yolsuzluk iddiaları var ve yasal süreç devam ediyor. Netanyahu, yolsuzlukla ile ilgili mahkemede en son Nisan başında üçüncü kez hakim karşısına çıkmıştı. Yasal süreç Netahyahu’yu köşeye sıkıştırdıkça, İsrail iç politikasında ve dış politikasında daha agresif bir Netahyahu figürü görmeye başladık. Öte yandan İsrail’de 2019’dan beri 4 kez genel seçim oldu. Ancak, Netanyahu bu 4 seçimden de galibiyetle çıkamadığı gibi kalıcı bir koalisyon da kuramadı. Bunun üzerine İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin, hükümeti kurma görevini Yair Lapid’e verdi.

Görünen o ki Lapid’in de kalıcı bir hükümet kurması pek mümkün değil. Zira 23 Mart’taki erken seçimin sonuçları ve Lapid’in Netanyahu ile işbirliği yapmayacağını açıklaması yeni bir hükümetin kurulmasını zorlaştırıyor. Özetle ülkede kısa süre içinde yeni bir seçim daha görebiliriz. Netahyahu işte bu nedenle Yahudi yerleşimcilerin oylarını ve rızalarını alabilmek için insanlık dışı her türlü şiddete devam ediyor.

İSRAİL NEDEN FİLİSTİN’İN DENİZLE BAĞLANTISINI EN AZA İNDİRDİ?

Münhasır Ekonomik Bölge (MEB), denize kıyısı olan devlete deniz yatağı sularında deniz yatağında, bölge toprak altındaki kaynakların yönetimi konusunda haklar tanır ve akıntı ile rüzgar gibi unsurları kullanarak enerji kazanımına imkan verecek alanlarının kullanımına ilişkin olarak egemen haklar verir. Görüleceği üzere denizlerde MEB’in ön koşulu denize kıyısı olmaktır. Aşağıdaki haritaya baktığınızda 1947’den bu yana İsrail’in planlı bir şekilde Filistin’i deniz kıyısından uzaklaştırdığını ve sadece Gazze Şeridi’nde Filistin’in Akdeniz’e 40 kilometre kadar bir sınırının kaldığını görüyoruz.

Bu 40 kilometrelik kıyı şeridinde, Gazze açıklarında bugüne kadar doğru dürüst bir arama faaliyeti gerçekleştirilmemesine rağmen, 1999’da keşfedilen ve yaklaşık 30 milyar metreküp doğalgaz bulunduğu tahmin edilen Gaza Marine sahası, İsrail’in karşı çıkması nedeniyle bir türlü üretime sokulamadı. Çarpıcı olan şu; 2 milyonu aşkın insan yaşayan ancak günde yalnızca birkaç saat elektrik kullanabilen Gazze şeridinde sadece bu sahanın üretime alınması halinde bile Filistin devletinin enerji sektörünün 15 yıl kendi kendine yetebileceği tahmin ediliyor.

KIYIDAN UZAKLAŞTIRILMAK FİLİSTİN’E NEYE MAL OLDU?

Ayrıca, aşağıdaki haritaya baktığımızda görüyoruz ki; İsrail Filistin’i Akdeniz’deki sahil şeridinden uzaklaştırmasaydı bugün İsrail’in Tamar, Leviathan, Dalit, Mari-B, Tanin, Karish ve Noa sahalarındaki yaklaşık 1 trilyon metreküplük doğalgaz rezervi Filistin’e ait olacaktı. Size bir soru; bugün en basit hayati ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanan Filistin söz konusu sahaları elinde bulundursaydı ve ticarileştirseydi acaba nasıl bir ülke olurdu?

#İsrail
#Doğu Akdeniz
#Filistin
#Kıyı
3 yıl önce
İsrail’in Doğu Akdeniz stratejisi bağlamında Filistin meselesi
Turnalar ölmesin
Poshlost/Paçozluk mu?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı