|
Küresel panik ve petrol savaşları

Koronavirüs tüm dünyayı etkisi altına almaya devam ediyor. Vaka sayısının çoğalması ve Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüsi “salgın hastalık” ilan etmesi ile beraber panik havası da giderek artıyor. Özellikle yaşlı nüfus oranının fazla olduğu Avrupa ülkelerindeki ölüm sayısının artması ile beraber ortaya çıkan panik havası artık sadece insanları değil ekonomileri de tehdit altına almış durumda.

KÜRESEL EKONOMİK
KRİZ KAPIDA MI?

Bir önceki yazımda küresel ekonominin sürüklendiği resesyonun tek sorumlusunun koronavirüs olmadığını ve 2008 Krizi’ne neden olan sorunlu alanların hiç birisine önlem alınmadığını ifade etmiştim. Ancak aradan geçen 2 günde yaşanan hızlı gelişmeler biz resesyon beklerken onun yerine bizim küresel bir finansal kriz ile karşı karşıya kalma riskimizin arttığına işaret etmeye başladı. Piyasalardaki dalgalanmalar ve riskler o kadar arttı ki bazı ülke merkez bankaları panik faiz indirimleri ile hemen devreye girdi. Hatta ABD Merkez Bankası FED bile oldukça radikal bir şekilde normal toplantı tarihinden önce bir toplantı yapıp 50 baz puan indirim yaparak finansal paniğin fitilini de ateşledi.

Bu 2008 Krizi’nden bu yana ilk kez oluyor. Öte yandan tüm ülke borsaları düşüşte/çöküşte. Ülkeler sınır kapılarını kapatıyor. Ülkeler arası ve kıtalar arası uçuşlar durdu. Kanada ve Brezilya devlet başkanları da dahil olmak üzere pek çok ülkenin üst düzey yöneticileri bile enfekte olmuş durumda. NBA maçları belirsiz bir süre için ertelendi. İtalya’da işyerleri kapatıldı. Futbol müsabakaları seyircisiz oynanacak. Okullar ve üniversiteler tatil edildi. Siparişler, fuarlar ve yeni yatırımlar erteleniyor. Tüm bu panik havasının ekonomi üzerinde bu kez 2008 Krizi’nden daha derin bir krizi tetiklemesi riski giderek artıyor.

PETROLDE ARZ
KAVGASI

Gerçekten ilginç bir dönemden geçiyoruz. Açıkçası petrol ihracatçısı iki ülkenin küresel petrol talebi düşerken birbirleri ile anlaşamadıkları için petrol arzını artırma yarışına girecekleri söylenseydi sanırım tüm enerji uzmanları gülmekten yorum yapamazdı. Ancak söylerken bile komik duran bu durum şu an tüm dünyanın gözleri önünde yaşanmaya başladı. Suudi Arabistan’ın başını çektiği OPEC ile Rusya uzun süren müzakerelerden sonra “petrol kısıntısı” kararını çıkaramayınca ortam gerildi. Rusya petrol kısıntısı yapmak bir tarafa arzı artıracağını ilan edince Suudi Arabistan da daha fazla petrol arzı ile cevap verdi. Böylelikle hem küresel ekonomideki yavaşlamaya bağlı talep düşüşü hem de petrol arzındaki artışlar petrol fiyatlarının 30 Dolar seviyesine gerilemesine neden oldu. Uzmanlar sürecin bu şekilde devam etmesi halinde 10-20 Dolar gibi varil fiyatlarını telaffuz etmeye başladı.

Peki bu fiyatlarla Rusya ve Suudi Arabistan ne kadar devam edebilir?

Son rakamlar Rusya’nın petrol çıkarma maliyetinin karada 42 dolar denizde ise 44 Dolar civarında olduğunu söylüyor. Bu rakam Suudi Arabistan’da sadece 9 Dolar. Rusya kendi şirketlerinden aldığı vergiden vazgeçse bile inebileceği seviye 32 Dolar. Peki petrol varil fiyatı 30 Dolar’ın altına düşerse ne olur? Rusya’da gelen resmi açıklama, varil fiyatının 25-30 Dolar olduğu durumda ülkenin 6 ila 10 yıl sorun yaşamadan süreci yönetebileceğini söylüyor. Oysa resmi açıklamanın tersine bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 55’i petrol ve doğalgaz olan Rusya’nın bu kadar dayanması mümkün görünmüyor. Öte yandan Suudi Arabistan’ın petrol çıkarma maliyeti ve küresel finansal sistemde tuttuğu Dolarlara bakarsak daha uzun süreli dayanabileceğini söylemek mümkün. Elbette düşük petrol fiyatları Türkiye gibi net enerji ithalatçısı ülkelerin işine yarayan bir durum. Ancak bu düşük fiyatlara neden olan gelişmelerin de pek çok riski beraberinde getirdiğini unutmamak gerekiyor.

NE ZAMAN ÖNÜMÜZÜ
GÖRÜRÜZ?

2020 yılı daha başlarken pek çok riski beraberinde getirmişti. Bugün geldiğimiz noktada bu risklerin realize olma durumu giderek belirginleşiyor. Bir yandan koronovirüs diğer yandan da virüsün tetiklediği finansal sorunlar belirsizlikleri hiç olmadığı kadar yüksek seviyelere taşıdı. Avrupa Merkez Bankası’nın yeni başkanı Lagarde’ın da eğer AB gerekli önlemleri alıp harekete geçmezse 2008 tarzı bir krizle karşı karşıya kalınacağını söylemesi de bunun en önemli göstergelerinden. O halde bir süre daha kriz riski ile yaşamaya devam edeceğiz. Bu açıdan bakarsak şu anki önceliğimizin küresel bir krizin çıkmasını önlemek olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz.

#küresel panik
#ekonomi
#avrupa merkez bankası
4 yıl önce
Küresel panik ve petrol savaşları
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle