|
Özel bankalardan ne istiyoruz?

Önce Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak “Özel bankaların takındığı tavır bizi fazlasıyla üzmektedir” dedi. Sonra Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben özel bankaları kast ederek “Tüm bankalarımızı müşteri odaklı davranmaya, kredi kanallarını açık tutmaya, kurumumuz ve sektör birlikleri tarafından alınan kararlara uymaya davet ediyorum” diye açıklama yaptı. Ve nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Özel bankalar bu süreçte hiç de iyi bir imtihan vermiyorlar. Ülkemizin ve milletimizin içinden geçtiği bu zor dönemde özel bankaların da üzerlerine düşeni yapmasını bekliyoruz” diye konuştu. Peki özel bankalardan ne istiyoruz?

BANKACILIK KAMUSAL BİR GÖREVDİR

Bu köşede Türkiye’deki bankacılık anlayışı ve politikaları ile özel bankaların izlediği stratejilere ilişkin sayısız eleştirel yazılar yazdım. Hatta bir dönem bazı kamu bankası politikalarına ilişkin yanlış ve/veya eksik bulduğum konuları da ifade ettim. Bankacılık sektörü ve sektörün aktörlerini yakından takip eden birisi olarak sürecin her aşamasını izledim ve izlemeye de devam ediyorum. O yüzden rahatlıkla ifade edebilirim ki özel bankaların bu dönemde takındığı tavır yeni değil. Ekonominin her sıkıştığı dönemde müşterilerini yüz üste bırakmayı alışkanlık haline getirmiş bir yapıdan bahsediyoruz. Tıpkı 2018 Ağustos’undaki kur atağının ardından olduğu gibi Covid-19 salgını ile ortaya çıkan ekonomik ortamda da özel bankalar bir köşeye saklanmayı tercih ettiler. Oysa bankacılık kamusal bir görevdir. Yani kamu sermayeli veya özel sermayeli banka ayrımı olmaksızın her ikisi de kamusal bir işlevi yerine getirmek üzere faaliyet gösteren anonim şirketlerdir. O yüzden düzenleme ve denetleme otoritesi özel bankalara mevduat toplama ve kredi kullandırma gibi imtiyazlar sağlar. Özetle özel bankalar kamusal bir ihtiyacı yerine getirmek için imtiyaz almış olan yapılardır.

ÖZEL BANKALAR ZARAR ETSİN DİYEN VAR MI?

İşletmelerin temel motivasyonu kârdır. Bankalar da kâr amacı ile çalışır. Bunu çok iyi biliyorum. Ben dahil hiç kimsenin bankaların kâr etmesine karşı olduğunu zannetmiyorum. Ancak benim esas karşı olduğum özel bankaların kâr elde etme şekli. Yani bir taraftan kredi kanallarını kapatıp kamusal görevini yerine getirmezken veya aksatırken diğer yandan faiz dışı gelirlerdeki astronomik rakamlarla kâr elde eden bir bankacılık yapısının Türkiye ekonomisinin gerçekleri ile örtüşmediğini ifade etmeye çalışıyorum. Böylesi bir bankacılık anlayışı hem bankaların kendilerine tanınan imtiyazla hem de etik kurallarla örtüşmüyor.

ÖZEL BANKALARDAN İSTENEN NE?

Aslında özel bankalardan isteğimiz çok basit. İyi zamanlarda banka kârlarını artıran müşterilerini kötü zamanlarda desteklemeleri. Bunu yaparken de zarar etmelerine gerek yok. Kamu bankalarının bilançolarına bakarsanız hem işlevini gereğince yerine getirdiğini hem de kâr ettiğini görürsünüz. Riskli dönemlerde daha hassas hareket etmelerini anlayabiliriz. Ancak bankacılık özünde risk yönetimidir, riskten kaçmak değildir. Kaldı ki kullandırdıkları kredilere ilişkin olarak taşıdıkları riskin büyük bir bölümünü üstlenen hazine destekli kredi kefaletleri ekonomi yönetimi tarafından kendilerine defalarca sunuldu. Onlardan istenen çok basit: Kendilerine tanınan imtiyazın karşılığı olarak ihtiyaç duyulan dönemde ekonomi yönetiminin sunduğu imkanları müşterilerine aktarmak.

Bundan 150 yıl önce yazar Mark Twain şöyle demiş: “Bankalar size güneşli havada şemsiye verir, yağmur yağınca da geri ister.” Maalesef bankaların bugün de tavırlarında değişen bir şey yok sanki. Banka şubeleri ve işlemlerini bankacılık uygulamaları ile akıllı telefonlarımıza taşıyarak teknolojik olarak kendinizi yenilemiş olabilirsiniz. Oysa lüks şubeler ve akıllı plazalarla süslediğiniz bankacılık anlayışınız hala 150 yıl önceki ile aynı.

#Banka
#Berat Albayrak
#Mark Twain
4 years ago
Özel bankalardan ne istiyoruz?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle