|
Piyasa dostu olmak, piyasaya teslim olmak…

Covid-19 salgınının dünya ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri devam ediyor. Süreç tüm ülke ekonomilerini zorlamaya başladı. Salgınla mücadele kapsamında uygulamaya konulan önlemler ekonomileri neredeyse durma noktasına getirdi. Gelişmiş veya gelişmekte olan ülke farkı gözetmeksizin tüm ekonomiler benzer sıkıntılar ile karşı karşıya. ABD Merkez Bankası’nın tüm genişleme adımlarına rağmen Dolar endeksi hala yüksek seviyelerde. Buraya kadar Türkiye’nin de tüm dünya ekonomileri gibi sürecin olumsuz etkilerinin tesirinde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Türkiye’nin salgının ekonomik etkilerinin yanı sıra başkaca işlerle uğraşmak zorunda kaldığını da görüyoruz.

PİYASAYA TESLİM OLANLAR

Türkiye ekonomisi uzun süredir ciddi meselelerle ile baş etmeye çalışıyor. 7 Şubat MİT krizinden bu yana yaşanan her türlü ekonomi dışı gelişmenin ekonomi üzerinde olumsuz etkisi oldu. Bunu hem kur hem de faiz tarafında net olarak gördük. Ancak bunun ötesinde Gezi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz gibi doğrudan Türkiye’nin siyasi istikrarını ve bağımsızlığını hedef alan saldırıların her zaman bir ekonomik ayağı da oldu. Bu süreçlerde alınması gereken pek çok tedbirin “piyasa ne der?” korkusu ile ötelendiğini veya hiç alınmadığını gördük. Bu yüzden bir dönem ekonomi ve merkez bankası piyasanın algısına teslim oldu. Piyasa faizlerinin Londra’da belirlendiği, özel bankaların bilanço dışı işlemleri neticesinde kurun ve faizin yükseldiği dönemleri hep beraber yaşadık. Öyle ki, ilgili literatürün tam tersine alınan faiz kararları “piyasa dostu olmak” veya “gereğini yapmak” olarak son derece doğalmış gibi anlatıldı. Sonrasını biliyorsunuz. Faizler yüzde 24’e çıkarken ekonomi de durma noktasına geldi. Hatırlarsanız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en sert çıkışları ve eleştirileri de bu döneme denk gelir. Piyasa denilen şeyin sadece finansal enstrümanlardan ibaret olduğunu zanneden ve her türlü olumsuz olaya sadece faiz artırarak cevap vermeyi salık verenler “piyasa dostu” olarak lanse edilirken, reel sektörü, istihdamı ve büyümeyi hatırlatanlara ağır eleştiriler getirildi.

Oysa piyasa dostu olmak demek piyasaya teslim olmak demek değildir. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler…” anlayışı sadece kağıt üzerinde bir anlam ifade eder. Covid-19 öncesi dönem de dahil olmak üzere hiçbir egemen ülke kendisine kendi piyasaları, kendi verdiği imtiyazlar ve kendi kurumları tarafından zarar verilmesine göz yummaz.

EKONOMİ YÖNETİMİNDE
YENİ PARADİGMA

Güvenlik paradigmasında ciddi bir değişim rüzgarı esiyor. Dünyanın güvenlik çalışmalarına yeni bakış açısı ağırlıklı olarak “ekonomi güvenliği” eksenine oturuyor. Böyle bir dönemde ekonomi güvenliği artık ulusal güvenliğin doğrudan bir göstergesi haline geliyor. Ekonominin direksiyonuna Berat Albayrak’ın geçmesi ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı hızlı karar alıp uygulama imkanı ile beraber Türkiye’nin bu alanda attığı adımların olumlu etkilerini görmeye başladık. Ancak buna rağmen kendisine “piyasa dostu” diyenlerin getirdiği bazı eleştiriler var. Peki bunda ne kadar samimiler? Öğrenmek için “piyasa dostlarına!” birkaç soru soralım.

Ekonomi yönetimi, bankaların bilanço dışı işlemler üzerinden kuru ve faizi yükseltmesine izin mi vermeliydi? Bankaların reel sektöre finansman sağlamak yerine ihtiyacı olmayanlara düşük faizli TL kredisi verip, krediyi alanlara döviz satmasına göz mü yumulsaydı? TL kredisi çekip döviz alanların parayı yurtdışına çıkarması görmezden mi gelinseydi? Ekonominin likiditeye en fazla ihtiyaç duyduğu dönemde plazaların lüks odalarına saklananlara ses çıkarılmasa mıydı? İfade özgürlüğü gibi önemli bir kavramın arkasına saklanıp onu kötüye kullanarak ekonomide algıyı bozmaya çalışanlara hesap mı sorulmasaydı?

PİYASA DOSTU OLMAK

Dünyanın tüm ciddi ülkelerinde ekonomi yönetimleri, ekonomilerini güvenli hale getirmek için önlemler alırlar. Bu durum aynı zamanda ekonomiyi kendilerine teslim eden seçmene karşı sorumluluğun gereğidir. O halde piyasa dostu olmak, bazı etkin aktörlerin algısına kapılıp piyasaların işleyişini onlara teslim etmek değil, reel sektörü, üretimi ve istihdamı öncelemek, ekonominin potansiyel gücüne yönelik saldırıları bertaraf edecek politikalar geliştirmek ve nihayet piyasaların sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde ekonominin güvenliğini tesis etmektir.

#Piyasa
#Koronavirüs
#Ekonomi
4 yıl önce
Piyasa dostu olmak, piyasaya teslim olmak…
Suriye"ye Hama tuzağı, Alevi-Sünni çatışması..
Takım elbisenin zararı -2- Moda ve tek tip insan psikolojisi
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı