|
Salgın sonrası için öngörüler

Şu an tüm dünyanın gündeminde Covid-19 salgını var. Görünen o ki bir süre daha devam edecek. Ancak bir yandan da hükümetler salgının ekonomiye şu anki olumsuz etkileri ile mücadele ederken diğer yandan da salgın sonrasında ortaya çıkacak ekonomik tahribatın boyutunu azaltmaya çabalıyorlar. Peki salgın sonrasında bizi ekonomik ve politik olarak ne bekliyor?

BATI ÜLKELERİNİ BEKLEYEN SİYASİ KIRILMALAR

Konunun ekonomik boyutu bir yana, bugün Avrupa’nın sağlık altyapısı ve sosyal güvenlik sisteminin kapsayıcılığının ne kadar yetersiz olduğu acı bir şekilde ortaya çıktı. Avrupa’nın yaşlı nüfusu Covid-19 salgınından çok ciddi derecede etkileniyor ve İtalya başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde(!) can kayıplarının en önemli sebebini solunum cihazları sayısındaki yetersizlik oluşturuyor. Dahası Fransa’nın hasta yatağı sayısı o kadar yetersiz ki hükümet otellere el koyup otel yataklarını hastane yatağı olarak kullanmaya çalışıyor. Almanya’da ise yoğun bakım sağlık personelinin yetersizliği vakaların tedavilerini ya geciktiriyor ya da önlüyor.

Örnekleri artırmak mümkün. Ancak burada vurgulanması gereken nokta şu; tüm bu salgın bittiğinde Batı ülkelerinde yaşayan halklar, devletlerini ve devletlerinin nezdinde hükümetleri daha iyi bir sağlık altyapısı ve daha kapsayıcı bir sosyal güvenlik sistemi için zorlayacaklar. Bu durum zaten Brexit süreci ile tartışmalı hale gelen Avrupa Birliği’nin birliğini de tehdit edeceği gibi aynı zamanda Avrupa Birliği ülkelerinde çok ciddi politik kırılmayı da beraberinde getirecektir.

TÜRKİYE’NİN SALGIN SÜRESİNCE SAHİP OLDUĞU AVANTAJLAR

Hem güçlü sağlık altyapısı hem de kapsayıcı sosyal güvenlik sistemi ile Türkiye, Avrupa Birliği ve bölge ülkelerine kıyasla çok ciddi avantajlara sahip. Örneğin şehir hastaneleri ile yaşanan zihniyet değişimi, hastane ve yatak sayısındaki ciddi artış, hastanelerin modernizasyonu ve başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarının nitelikleri bu salgınla mücadele noktasında Türkiye’ye çok önemli avantajlar sağlıyor. Vaka artış hızı düşme trendine girmeden dahi yoğun bakım servislerindeki doluluk oranı yüzde 63 seviyesindeydi. Türkiye’de bugüne kadar yaşanan kayıp sayısının toplamından fazlası bir günde İtalya’da yaşanıyor. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu vakaları sokak sokak ev ev takip ediyor. Tüm bunlar diğer ülkelere kıyasla Türkiye’nin süreci en az hasarla atlatacağının göstergesi niteliğinde.

Öte yandan bir önceki yazımda bahsettiğim üzere ciddi önlemler alıp salgını hızla kontrol altına alan ülkelerin ekonomik olarak sıçrama yapma potansiyelleri salgınla mücadelede geç kalan ve başarısız olan ülkelere kıyasla çok ciddi oranda fazla. Bu durumda Türkiye salgının tamamen kontrol altına aldığı andan itibaren hem Avrupa’da hem de Ortadoğu’da en hızlı toparlanan ülke olmaya aday ki bu durum pek çok açıdan Türkiye’nin lehine sonuçlar doğuracaktır.

EKONOMİYE ETKİ EDEN EKONOMİ DIŞI ETKENLERLE MÜCADELE TECRÜBESİ

Salgının ekonomiye etkileri ve salgın sonrası dönem için Türkiye’nin bir diğer avantajı da ekonomiye etki eden ekonomi dışı etkenlerle mücadeledeki tecrübesi. Mesela son 7 yılda Türkiye, Gezi gibi aylarca süren sokak hareketleri, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri, Hendek olayları üzerinden iç savaş riski, ekonomisine yapılan saldırılar, kur atağına neden olan dış politik gelişmeler ve koalisyon dayatması gibi çok yüksek maliyetli süreçleri gördü ve yönetti. Tüm bunlar Türkiye için bir yandan stres testi vazifesi görürken diğer yandan da önemli tecrübeler getirdi. O halde elimizdeki verilere bakarak Türkiye’nin, sakin kalıp sahip olduğu tecrübeyi kullandığında bu salgının ekonomik etkilerini en az hasarla atlatacağını ve salgından sonra da en hızlı toparlanan ülke olacağını öngörmek mümkün. Yeter ki evde kalalım ve sakin olalım.

#Türkiye
#Salgın
#Koroanvirüs
#Avrupa
4 yıl önce
Salgın sonrası için öngörüler
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...