|
Salgın sonrasında görülecek hesaplar

Geçtiğimiz haftalarda “Küreselleşmenin sonu yanılgısı ve piyasalara devletin müdahalesi” başlıklı yazımda salgın sonrasına ilişkin öngörülerde çok iddialı olduğunu düşündüğüm bazı görüşleri eleştirmiştim. Bunlardan bir tanesi küreselleşmenin sonunun geldiğine dair görüşlerken bir diğeri de artık liberalizmden vazgeçileceğine yönelik ifadelerdi. Elbette burada ideal olanla reel olan arasındaki farkı uzun uzun yeniden tartışmayacağım. Öte yandan önceki yazılarımdan birisinde sizlere ilettiğim salgın sonrası Avrupa’daki siyasi kırılmalara ilişkin öngörülerimi destekleyen gelişmeler devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde’nin çizdiği olumsuz tablo, Batı ülkelerinde yaşanan sağlık sistemi yetersizlikleri ve ekonomik sorunların oldukça ciddi siyasi sonuçlara neden olacağını gösteriyor.

LAGARDE’NİN ÜMİTSİZLİĞİ

Hafta içinde Lagarde, salgının Avrupa Birliği ekonomisine verdiği hasarın tespiti ve bu hasarın nasıl telafi edileceğine ilişkin olarak 27 ülke lideri ile bir video konferans gerçekleştirdi. Elbette medyaya açık olmayan bu konferanstan bazı bilgiler dışarı sızdı. O bilgilere göre Avrupa Merkez Bankası’nın birliğin ekonomisine ilişkin beklentilerinde oldukça olumsuz senaryolar gündeme gelmiş durumda. Mesela Lagarde’nin Avrupa Birliği liderlerine, birliğin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) salgının bir sonucu olarak yüzde 15 kadar düşebileceğini söylediği ve alınması gereken önlemlerde çok geç kalma riski olduğunu ifade ettiği belirtiliyor. Neredeyse dünya GSYH’nın dörtte biri olan Avrupa gibi bir ekonomide yüzde 15 rakamının ne gibi etkileri olacağını tahmin etmek güç değil.

ULUSLARARASI ÇALIŞMA
ÖRGÜTÜ’NÜN KORKUSU

Salgının kontrol altına alınması geciktikçe hem insani hem de ekonomik maliyeti de artmaya devam ediyor. En çok etkilenen alanlardan birisi de maalesef çalışma hayatı. Uluslararası Çalışma Örgütü’ün (ILO) 7 Nisan tarihli raporuna göre sokağa çıkma yasağı ve kısıtlamaları gibi tam veya yarı zamanlı tecritler dünya işgücünün yüzde 81’ine denk gelen 2,7 milyar çalışanı etkiliyor. Bu çalışanların bazıları ya gelirinin bir kısmını ya da tamamını kaybetme riski ile karşı karşıya. Ayrıca işten çıkarılan çalışanların da sosyal güvenlik sistemi desteklerinden mahrum kalma durumları olduğu düşünülürse salgın kontrol altına alınamadıkça çalışma hayatı tarafında oldukça sıkıntılı günler kapıda görünüyor.

ESAS KIRILMA TOPLUMSAL OLACAK

Geri kalmış veya gelişmekte olan bazı ekonomilerde yaşayanların ekonomik şartlar ve/veya sağlık sistemlerine erişim gibi konularda bir “öğrenilmiş çaresizlik” içinde olduklarını biliyoruz. Bu sebeple söz konusu ekonomilerde yaşananlarla ilgili radikal toplumsal ve siyasi kırılmalar öngörmek çok akılcı değil. Ancak Avrupa gibi gelişmiş ekonomilerden oluşan bir bölgede sağlık altyapısının ne denli yetersiz olduğu ve sosyal güvenlik sistemindeki kapsayıcılık sorunu ilk kez bu kadar derinden hissediliyor. İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve Almanya örneklerine baktığımızda bu ülkelerde yaşayan insanların sadece hükümetlere değil yaşadıkları ülkelerdeki devlet anlayışını da tepki göstereceği bir dönemin yaklaşıyor olduğunu görüyoruz.

İnsanların ambülans, hastane, doktor, hasta yatağı, solunum cihazı ve yoğun bakım ünitesi bulamadığı gibi maske ve eldiven gibi en basit ürünlere bile ulaşamadığı gelişmiş bir ülkelerde eğer demokrasiler askıya alınmazsa toplum ile devlet yöneticileri arasında oldukça ciddi hesaplar görüleceğini düşünmek çok yanlış olmayacaktır.

#Salgın
#Koronavirüs
#Avrupa
#Banka
4 yıl önce
Salgın sonrasında görülecek hesaplar
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz