|
Yabancı para cinsinden borç: Algılar ve gerçekler

Türkiye ekonomisinin kırılganlık göstergeleri arasında yabancı para cinsinden borç miktarı sıklıkla ele alınıyor ve sürekli olarak söz konusu borçlar üzerinden bir felaket tellallığı yapılıyor. Dahası yabancı para riski üzerine yapılan analizlerin somut verilerle yapılması gerekirken maalesef bazı ekonomistlerin bunu algı malzemesi olarak kullandığına şahit oluyoruz. Ben burada hamasi tartışmaları bir kenara bırakıp rakamlar üzerinden bir analizi bilginize sunuyorum.

YABANCI PARA BORÇTA DETAYLAR

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 2020 Ağustos ayı Bankacılık Bülteni’ne göre sektör 167 milyar ABD Doları kredi kullandırmış. Bu arada hemen hatırlatayım, gerçek kişilerin bankalardan yabancı para cinsinden borçlanması mümkün değil. Devam edelim.

Bu kredilerin detaylarına baktığımızda yatırım, işletme sermayesi ve ihracata yönelik yabancı para kredilerinin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Yine Türkiye Bankalar Birliği’nin düzenli olarak yayınladığı Proje Finansmanı İstatistikleri Raporu’na göre Haziran 2020 itibariyle 73 Milyar ABD Doları proje finansmanı kredisi kullandırılmış. Proje finansmanı kapsamında kullandırılan kredilerin %42’si dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik enerji yatırımlarını, %31’i altyapı yatırımlarını finanse etmiş.

Proje finansmanı dışındaki kredilerin ağırlığını ise dış ticarete ilişkin krediler oluşturuyor. İskonto edilen alacaklar ve ihracata yönelik kullandırılan yabancı para kredilerin toplamı 33 Milyar ABD Doları civarında. Bu iki kalemin dışında üçüncü kredi türü ise işletme sermayesi amacıyla kullandırılan krediler. 2018 Ağustos’unda 63 milyar ABD Doları seviyesinde olan bu kredilerin 2020 Ağustos itibariyle 35 milyar Dolar’a düştüğünü görüyoruz. Benzeri durum diğer kredilerde de gözlemlenebiliyor. Üstelik bu kredilerin neredeyse yüzde 90’ı uzun vadeli kredilerden oluşuyor.


SAMİMİYETSİZLİK Mİ, BİLGİSİZLİK Mİ?

Ekonomi yönetiminin yabancı para kredi kullandırımını döviz kazandırıcı faaliyetler ile sınırlı tutmasının bu alanda Türkiye’nin kırılganlığını azaltmaya başladığını yukarıdaki veriler ile teyit edebiliyoruz.

Hal böyleyken, bazı ekonomistlerin ve yorumcuların istihdam, üretim, verimlilik ve dışa bağımlılığın azaltılması noktasında yaptıkları önerilere karşılık, bu yönde yapılan yatırımların finansmanını bir risk unsuru olarak değerlendiriyor olmalarının garipliğini izah etmeye gerek yok. Ancak benim esas merak ettiğim bunun sebebi samimiyetsizlik mi, bilgisizlik mi?

#ABD
#Dolar
#Kredi
3 yıl önce
Yabancı para cinsinden borç: Algılar ve gerçekler
Yine Sabahattin Ali nüksetti: “Bir yanımı sardı, müfreze kolu…”
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı