|
Fransa’nın Libya açmazı ve ikinci bir Irak oluşma riski

Bir süredir Libya’da yaşananları ekonomi ve enerji boyutlarıyla aktarmaya çalışıyorum. Zira bugün başta Fransa olmak üzere Libya’da bulunan Türkiye dışındaki tüm ülkelerin önceliği Libya’nın enerji kaynakları ve bu kaynaklar üzerinden ekonomik-politik çıkarlar. Libya’da olası bir iç savaşı önleyen Türkiye, barışın kalıcı olarak tesis edilmesi için üstün gayret gösteriyor. Libya konusunda kafa karışıklığı yaşayan Fransa ise Türkiye’ye karşı anlamsız ve yakışıksız bir tavır sergiliyor. Fransa’nın bu tavrının arka planını incelemekte yarar var.

FRANSA NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?

Fransa’da 2019 yılında kabul edilen “Enerji ve İklim Yasası” 2050 itibarıyla sıfır karbon hedefini öngörüyor. Buna göre, 2030 yılına kadar fosil yakıtların tüketim %40 oranında düşürülecek ve kömür santralleri 2022 yılına kadar kapatılacak. İklim değişikliği bilimsel bir gerçek. Ancak Fransa’nın konuya bakış açısı bilimsellikten uzak. İklim değişikliği Fransa için sonuçları kısa sürede hissedilecek bir kabusa dönüşmüş durumda. Ülkedeki “La France Insoumise” (Boyun Eğmeyen Fransa) Partisinin iklim savunucusu François Ruffin’in, “Zenginler Norveç’te, Yeni Zelanda’da toprak alıp çocuklarının İsveççe öğrenmesini sağlıyor. Çünkü küresel ısınmanın etkileri bu ülkelerde daha geç hissedilecek. Zenginler iklim sürgününe şimdiden hazırlanıyorlar.” çıkışını bir kenara not edelim.

Fransa’nın uzun vadeli büyüme hedefleriyle donattığı sıfır karbona dayalı ekonomisinin günümüzün gerçeklerinden giderek uzaklaştığı, ülkeye özgü parametreleri ve küresel yükümlülükleri dengeli bir şekilde dikkate alamadığı görülüyor. Karbon-nötr ekonomi hedefiyle enerji sektöründeki tüm dengeleri hızla değiştiren Fransa’nın, 2011 yılında zengin petrol rezervlerine sahip Libya’ya yapılan askeri müdahalenin baş sorumlusu olması büyük ironi.

Ancak işin ilginçliği burada bitmiyor. Uluslararası petrol ve doğal gaz şirketleri arasında dördüncü sıradaki Paris merkezli TOTAL, Fransa’nın enerji diplomasisinde önemli bir yere sahip. Total, 2018 yılı ortalarına kadar, ABD Yönetimi nezdinde lobi yaparak, Libya’da faaliyet gösteren ABD enerji şirketleri Marathon Oil, Conoco Philips ve Hess’in yerini almaya çalışıyordu. Fransa, TOTAL aracılığıyla, İtalya’nın ENI üzerinden Libya’da oynadığı rolü dengelemeyi amaçlıyordu. Ancak TOTAL birkaç ay önce Paris Anlaşması’na verdiği desteği güçlü bir şekilde yineleyerek, tüm dünyadaki faaliyetleri genelinde 2050’ye kadar veya daha erken bir tarihte net sıfır karbon salımı hedefini ortaya koydu. Ne ilginç değil mi? Bir yandan Hafter’in kaçak petrolünün ticaretini yapıp bunu kalıcı bir ticaret haline getirmeye çalışırken diğer yandan da net sıfır karbon salımından bahsediyorlar.

LİBYA’DA FRANSA-AB ÇATIŞMASI

Fransa’nın dengesiz Libya politikasının arkasında daha önce Savunma Bakanlığı ve şimdiyse Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan le Drian’ın olduğunu önceki yazımda ifade etmiştim. Fransa’nın Dışişleri Bakanlığı’nın tam adı, “Avrupa ve Dışişleri Bakanlığı”. Buna rağmen, Fransa dış politikasında Libya gibi bazı meselelere AB merceğinden bakamıyor ve “birlik dayanışmasını” göz ardı ediyor. Bunun ekonomik ve siyasi nedenleri var. Fransa ekonomisi kan kaybediyor. Fransa, Suudi Arabistan’dan aldığı kayda değer ekonomik desteği yitirmekten korkuyor. Bu korku, Fransa’nın Libya’daki başına buyrukluğunun ve Libya politikasındaki u-dönüşlerinin en önemli gerekçesi. Fransa’nın AB’yi dışlayan bu tavrından AB Dönem Başkanlığı’nı üstlenen Almanya’nın Şansölyesi Merkel’in büyük rahatsızlık duyduğu biliniyor.

IRAK’TA YAPILAN YANLIŞ LİBYA’DA TEKRARLANACAK MI?

Libya, İtalya’nın doğal gaz arz güvenliği ve AB’nin enerji arz çeşitliliği politikası açısından önemli bir ülke. AB’nin doğal gazda arz çeşitliliğine ve Rusya’ya olan bağımlılığının azaltılmasına özel önem atfeden ABD, Rusya’ya uygulanan yaptırımları sertleştiriyor. Durum böyleyken Fransa, Libya’nın Rusya’nın nüfuz alanına girmesini mümkün kılacak işlere kalkışıyor, Libya’yı adeta Rusya’nın kucağına itiyor.

Irak örneği önümüzde. Bölgede suni olarak oluşturulan çok parçalı devlet modelinin bir süre sonra çok sayıda devlet dışı aktörü ön plana çıkardığı, terör ve terörist ürettiği ve yaratılan bu terörün de eninde sonunda ABD’ye ve AB’ye döndüğünü bir kez daha hatırlatmakta yarar var.

#Irak
#Libya
#Fransa
#AB
#İtalya
4 yıl önce
Fransa’nın Libya açmazı ve ikinci bir Irak oluşma riski
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle