|
Keane ve bizimkiler

Ülkemizde teknik adam olmak o kadar kolay ki. Bir oyuncu özellikle büyüklerde oynamış ve bir de takım çalıştırabilecek belgeyi almışsa tepeden inme hemen bir takımın başına geçebiliyor. Kimse “Önce şöyle bir alt liglerde çalışayım, deneyim kazanayım” demiyor, bir çoğu alt liglerde takım çalıştırmayı “küçüklük” olarak algılıyor. Buna karşın Roy Keane''nin yaptıkları ve söyledikleri herkese ibret olabilecek cinsten.

İngiltere''de Championship''te yer alan Sunderland''ı satın alan İrlandalı eski oyuncu Niall Quinn, öncelikle kendisini hem başkan hem de teknik direktör olarak açıkladı. Ve sonra ekledi: “Eğer başarısız olursam, kendi kendimi kovarım” Lige kötü bir başlangıç yapan Sunderland, dört maç üst üste kaybedince Quinn dediğini yaptı ve kendini görevden aldı. Sonrasında İrlanda Milli Takımı''ndan eski takım arkadaşı Roy Keane''i Sunderland''ın başına getirdi. Bir dönem biri Manchester United, diğeri de Manchester City''de boy gösteren ve yıllarca ezeli rakip olan ikili aynı takımda farklı pozisyonlarda buluşuyordu. Ayrıca 2002 Dünya Kupası''nda Roy Keane''nin Quinn''le ve teknik direktörüyle tartıştığı için İrlanda Milli Takımı''nı terk etmesi bu ikilinin Sunderland''te geçmişe dönük bir sorunun yaşanıp yaşanmayacağı konusunda kafaları karıştırıyordu. Buna karşın Manchester United''ta efsane olmuş, Celtic''te futbola nokta koymuş Keane için Sunderland doğru adresti. Keane''le Sunderland inanılmaz bir çıkış yakaladı. 2007 yılında tek yenilgi görmeyen ve bu yıl şu anadek mevcut 51 puanın 45''ini alan Sunderland, zirveye yerleşti ve Premier Lig için gün saymaya başladı. Keane iyi bir deneyim kazandıktan sonra bir gün Manchester United''ın başına geçecek. 20 senedir Manchester''ı yöneten Alex Ferguson''un yerine düşünülen isim ise yine bu kulübün bir başka büyük oyuncusu ve şu anda Blackburn Rovers''ın hocası Mark Hughes. İşin ilginç yanı Manchester United''ı büyük başarılara taşıyanlar ve daha sonrasında kulübün başına gelmesi beklenenler İngiliz değil zaten.

1945-1969, 1970-71 yılarında Manchester''ı çalıştıran ve kulüpte en fazla teknik direktör olarak hizmet eden Sir Matt Busby bir İskoç''tu. 20 yıldır takımın başında olan (1986-2007) Sir Alex Ferguson da bir İskoç. Ferguson''un halefi Mark Hughes da bir Galli. Yine ileriki yıllarda gelmesi beklenen Roy Keane İrlanda Cumhuriyeti''nden. Demek ki İngiltere''den Manchester United''ı yine Britanya''da yer alan İskoçlar ve Galliler''in yanı sıra özgürlüğünü elde eden İrlandalılar yönetecek. Konuya yeniden dönelim. Keane''i karakter olarak Hagi''ye benzetiyorum. Hagi muhteşem futbolculuk yaşantısından sonra teknik direktörlük hayatına üstten başlamak istedi. Hemen Romanya Milli Takımı''na atladı. Avrupa Şampiyonası''na katılmak için baraj maçları yapan bir takımın başına geçmek ateşle oynamaktı aslında. Hele de ilk deneyimi olan bir hoca için. Çünkü iki maç sonunda kaderiniz belli olacaktır. Ya takımı şampiyonaya taşırsınız, ya da gidersiniz. Hagi''li Romanya, Slovenya''ya teslim oldu, sonrasında da gönderildi. Bursa macerası ise aldığı kötü sonuçlar sonrasında fiyaskoyla sonuçlandı. Galatasaray''daki dönemi ise çok iç açıcı olmadığı için sezon sonunda kendisine teşekkür edilip kapı önüne koyuldu.

İyi bir hoca olmak için alt liglerde görev yapmak akılcı yöntemdir. Böylelikle hem kredi kazanıyor, hem de deneyim. Keane şu anda 3 yıllık sözleşmesi olduğunu ve asla Sunderland''ı bırakmayacağını söylüyor. “Kafamı yastığa koyduğumda Manchester United''ın hocası olmayı hayal etmiyor, Sunderland''i nerelere taşıyabilirim onu düşünüyorum” diyerek ne kadar sağlıklı düşündüğünü ortaya koyuyor. Keane bir gün mutlaka Manchester''ın başına geçecek. Ama önce sabır gerekiyor. Hagi de bunu yapsa sonrasında G.Saray''ın başına geçseydi her halde bugünkü durumundan daha iyi bir yere gelecekti. Ama şunu da son olarak eklemek istiyorum. Ülkemizde maalesef deneyim kazansa, ağzında kuş tutsa da bir yerlere getirilmeyen teknik adamlar da yok değil. Mesela Yılmaz Vural. Hem deneyimli, hem eğitimli hem de başarılı. Vural bir türlü büyükleri çalıştıramadı. Soruyorum Vural, F.Bahçe''yi çömez olarak çalıştıran Löw, tek deneyimi Beckenbauer''in yardımcılığını yapan ve Türkiye''ye büyük ümitlerle getirilen Osieck, sıradan takımları çalıştıran ve hiçbir özelliği olmayan Lorant, yine çaylak olarak Beşiktaş''ın başına getirilen Briegel, deneyimsizliğinin kurbanı olarak gönderilen Hagi ve daha aklıma gelmeyen birçok teknik adamdan kötü müydü de 20 yıllık deneyimine karşın Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray''ın başına getirilmedi? Bu da ülkemizin bir başka kaderi. Futbol çok ciddi bir oyundur ve başarılar da büyük teknik adamlardan geçer. Yani deneyim bu işin yarısıdır. Liverpool''u Liverpool yapan Bill Shankly tarihe geçen bu sözü boşuna dememiş: “Some people believe football is not a matter of life and death. I''m very disappointed with that attitude. I can assure you it is much, much more important than that.” (Bazı insanlar futbolun hayat memat meselesi olmadığını düşünür. Ben bu tutumdan dolayı çok hayal kırıklığı yaşıyorum. Ben size şunu temin ederim ki, futbol bundan çok çok daha önemlidir) İşte futbola böyle bakarsanız, bir gün Shankly gibi büyük bir hoca olursunuz.

17 yıl önce
Keane ve bizimkiler
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle