Hani kadınlar artık çorap örmeyi, yaprak sarmayı, düğme dikmeyi bırakmış da stadyumlara koşmaya başlamıştı Elvan Abeylegesse''den bile hızlı... Hani erkeklerden bin kat beter taraftar haline gelmişlerdi sarı siyah mor boya ve hokkabaz şapkalarla... Hani, cicim aylarında kocalarının yanında, ilgi neyim gösterir gibi yapıp futbola üç ay sonra mevzuyu ''Başlıcam şimdi senin maçına hııııaaa'' ya getirmiyorlardı artık... Hani nerde?...
Geçen hafta İnönü stadyumunda oynanan Beşiktaş Antalyaspor maçında neden sadece sayılırsam biri ben olmak üzere iki kadın vardı ki... Neden kaçırdılar; mis gibi çimen kokusuyla birlikte, Çarşı grubunun acayip yaratıcı tezahuratlarını, Deli İbrahim''in golünü (kendisinin golleri kuyruklu yıldızdan nadir görünürmüş), erkek dünyasında aslında neler olduğunu anlamanın ayrıcalığını....Ne için?
En iyisi bile karşılaşmayı izleyen kocasına ya da oğluna binbir zahmetle bir bardak çay vermekten öteye gidemedi, gidemiyor... Çünkü onların çok daha önemli işleri var!.. Daha 14 Şubat''a hazırlanacaklar!... O geçince tanışma günü, ardından söz günü, olmadı altın günü yapacaklar... Farkında mısınız bütün lüzumsuz günlerin arkasında kadınlar var...Sonra da ''IIIma bizi ikinci sınıııaaaf görüyooolar, bizi aptal yerine koyuyorlar'' diye yakınırlar...
Hangi erkeğin umurunda ki 14 şubat sevgililer günü... Siz hiç karısı ya da kız arkadaşı hatırlatmadan aslında hatırlatmanın ötesine de gidip beynini sayısız toplu iğneyle delmeden kendi kendine durup dururken ''Hayatım bu sevgililer gününde napalım'' diyen bir erkek gördünüz mü! Ya da 14 Şubat''ta acaba sevgilim bana ne alacak diye heyecanlanan erkek var mı? Varsa kendiliğinden bugünü kutlayan, kusura bakmasın ama korkaklığındandır... İşin ucunda 12 ay boyunca ''ıııııama sen benim 14 Şubat''ımı kutlamadıııaaan'' mızmızlanmaları ve haftalarca ütüsüz gömlekle işe gitmek var!
Şimdi noluyor, 13 Şubat, 12 Şubat ya da 5 Eylül''den farklı olmayan bugün yani 14 Şubat''ta... Bir kere ilk önce romantik bir yemek isteniyor kadınlar tarafından; mum işığı, gümüş takımlar, beyaz örtüler falan... Ya, insanın bir elinde dirgen gibi bir çatal, bir elinde ışıl ışıl ışıldayan, ucu tavana ulaşan bir bıçak varken nasıl romantik olabilir ki... Kart kurt kar kurt bonfileyi keserken gözünün içine bakıp ''Seni seviyorum hayatımın anlamı'' diyen bir erkek gerçekten korkutmuyor mu sizi!..
Bir yemekle kurtarmak da mümkün değil işi... Hediye de şart en pahalısından... Mümkünse eşek kadar bir tektaş pırlanta... Ağır olsun ağır ağır ağır ama çok ağır, parlasın parıl parıl gözü kamaşsın görenlerin... Görmeyenlerin de gözüne itinayla sokulsun.. Hatta mümkünse her yıl aynı hediyeyi alalım.. Yüzük yüzük yüzük.... Bu nasıl bir manyaklık ki böyle...
Öyle küt diye de veremezsiniz yüzüğü, sakın ha.. Verirseniz 10 sene, ''Öyle atar gibi yapmıştın kafama çok kabıııasın'' der dururlar... Tatlının üzerine koyun bence... Ayva tatlısı olsun... Ayvayı siz yiyin yüzüğü o alsın... İncir tatlısı da olabilir ocağınıza incir ağacı dikildiğini vurgulamak açısından...
Kadınların erkeklerle ilgili düşüncesi özetle şu ne yazık ki: ''Nasıl alıştırırsan öyle gider''...Sizi çok fena alıştırmışlar... Üzerinize alınmayın ama bakın eğitimli köpeklere bir ömür nasıl da getir götür işlerini yaparlar büyük bir sorumluluk bilinciyle... Azıcık ilkeli olun lütfen... Bilmem anlatabildim mi?
