|
İnanılmaz bir idealist

Bizler üniversiteye geldiğimizde Mehmet Emin Alpkan matbaacı idi; Milli bakkal olduğu dönemi bilmiyoruz. Bir subay Mehmet Emin Ağabeyi şöyle tarif ediyordu; ' Biz evvela bakkal Mehmet Emin'e peynir ve zeytin almaya gidiyorduk. Sonradan baktık ki biz ondan peynir ve zeytin almıyor, meğer ondan fikir alıyormuşuz.' Bakkalı Yıldızda idi; pek çok subay onun müşterisiydi. Mehmet Emin ağabey'in iki lafından birisi vatan ve millete dair idi; çevresini hep milli ruhla ışıklandırıyordu. Alpaslan Türkeş'le de çok yakın arkadaşdı.



Demokrat Parti Milletvekili Sait Bilgiç'le de adeta ahretlik gibiydiler. Sait Bilgiç, Sadettin Bilgiç'in abisiydi; dolayısıyla Saadettin Bilgiç'e çok yakındı. Sadettin Bilgiç, Adalet Partisi'nin yönetim kurulunda idi. Genel Başkan Gümüş Pala vefat edince genel idare kurulu Saadettin Bilgiç'i parti başkanı olarak vazifelendirmişti. Saadettin Bilgiç Anadoluluydu; mütevazi bir yapıya sahipti. Süleyman Demirel Saadettin Bey'in hemşerisiydi; yakın arkadaştılar. O da Adalet Partisi'nin genel idare kurulunda idi. Vakıa Cumhuriyet Halk Partili genç subaylar Adalet Partisi'ne hücum edince, Süleyman Demirel Parti'den istifa etti. Süleyman Demirel, daha evvel devlet tarafından Amerika'ya gönderilmiş, orada staj yapmıştı. İyi kötü İngilizce biliyor, dünyayı emsallerine göre iyi tanıyordu. Saadettin Bilgiç Demirel'e parti başkanlığını teklif etti, O da biraz düşüneyim dedi. Bu sırada parti kongresi yaklaşmak üzereydi. Bunun üzerine Saadettin Bilgiç, Süleyman Demirel'e bir kez daha gitti; O da aday olmayacağını söyleyince 'İş başa düştü' diyerek Adalet Partisi'nin Başkanlığı'na aday oldu. Aradan biraz süre geçince Süleyman Demirel de aday olacağını açıkladı. Böylece Adalet Partisi iki namzetli hale geldi.



Demirel, Saadettin Bilgiç gibi muhafazakar bir ortamdan gelmiyordu. Bazı milliyetçiler Adalet Partisi'nin kaderini Süleyman Demirel'in değiştireceğini biliyorlardı; Mehmet Emin Alpkan'da bunlardan biriydi. Adalet Partisi'nin Ankara da yapılan kongresinde bizzat Mehmet Emin Ağabey dostları ile beraber katıldı. Rahmetli Menderes'in acısı yüreklerde taze idi; güya Adnan Menderes 'Benden sonra Süleyman Demirel Parti Başkan'lığına gelecek' diye vasiyet etmişti. Demokrat Partili'lerin pek çoğu Süleyman Demirel'in yanında yer aldı. Prof. Dr. Osman Turan gibi bazı milliyetçiler de 'Saadettin Bilgiç bu koltuğu dolduramaz' diye Demirel'in çevresinde bulunuyordu. Mehmet Emin Ağabey Sadettin Bilgiç'i bütün gücüyle destekledi. Buna rağmen Adalet Partisi Genel Başkanlık koltuğuna Süleyman Demirel oturdu. Böylece Adalet Partisi, Demokrat Partisi'nin devamı olmaktan yavaş yavaş çıkmaya başladı.



Demirel, 1965 yılı seçimlerinde Mehmet Emin Ağabeyin matbaasına gelmişti. Mehmet Emin Ağabey dobra bir insandı; bir şahsın yüzüne karşı söylemeyeceğini arkadan söylemezdi. Demirel'e şunu söyledi “Bizim camiamız sizi kendinden bilmiyor, yarın sabah namazında bizler Eyüp Sultan'da Camii'ye gideceğiz, siz de oraya gelirseniz sizi görmüş olurlar." Ertesi sabah bizler Eyüp Sultan Camii'ne doluştuk. Ezan okunurken Demirel camiiden içeriye girdi. Bir safta yerini alırken cebinden beyaz bir fes çıkarıp başına koydu.



Demirel iktidara geldi; öğrenci hareketleri başladı; nümayişler birbirini kovalıyordu. Mehmet Emin Ağabey, bu konu talebe işidir demiyor, elinden geldiği kadar milliyetçi öğrencilere yardım ediyordu. O sırada komünistlere karşı bizde bir miting yapmıştık. Polisler ifademizi alıp adliyeye sevk ederken Mehmet Emin Ağabey'in matbaasının önünden geçiyorduk. Bizlere bakarken gözleri yaşardı. O anda yanına bir avukat gelmiş ve ona şunu demişti: “Komünistlerin yanında pek çok avukat var, bizim çocuklar kimsesiz, sen de yanlarına gidip onları desteklesen iyi olur." Avukat yazıhaneye girip cübbesini alıncaya kadar bizim davamız başladı. Zaten bizler hâkimi tanıyorduk. Hâkim evraklara baktı; cam çerçeve kırılmamıştı. Bize döndü:



–Bu mitingi sizler yapmadınız değil mi?



Bazı arkadaşlar cevap verdi:



- Hayır yapmadık.



O anda içeriye avukat girdi:



–Yargıç bey ben bu gençlerin avukatıyım, vekâletlerini bir sonraki celsede takdim edeceğim. Şimdi söz istiyorum.



Orta boylu tıknaz hâkim cevap verdi:



- Buyurun efendim.


Avukat biraz horozlandıktan sonra başladı anlatmaya:



– Devletin polisi, jandarması uyurken, bu uyanık gençler milleti uyandırmaya çalıştılar.



– Hayır, ben ifadelerini aldım; bunlar yapmamışlar, şimdi yazdırıyorum.


Avukat:



– Bu haklarını kimseye yediremeyiz. Başkaları bu işin üzerine konarlar. Gençler bu işi yapmıştır.


Hakim sinirlendi:



–Hayır bunlar yapmadılar!


– Bunlar yapmadılarsa, niçin buraya getirildiler?


Hâkim iyice zıvanadan çıktı:



– Be hey geri zekalı bunlar yapmadılar!


Avukatın yüzü alev alev oldu.


– Siz yargıçsıznız; adaletin tevziinde önemli bir fonksiyon ifa eden avukatlık mesleğine yeteri kadar saygı duymuyorsunuz. Sözünüzü lütfen geri alın ve benden özür dileyin. Bu milliyetçi gençler bu mitingi yapmışlardır.


Hâkim kürsüye vurarak gençlere sordu:



– Bu vekili kabul ediyor musunuz?


Bazı arkadaşlar:



-Etmiyoruz dediler.


Bunun üzerine avukat bize döndü:



–Allah cezanızı versin diyerek kapıyı vurarak çıktı.


#Milli bakkal
#Sait Bilgiç
#Mehmet Emin Alpkan
8 yıl önce
İnanılmaz bir idealist
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!