|
Kılıçdaroğlu, Yavaş ya da İmamoğlu seçeneğine dönmek zorunda kalır mı?

Şöyle bir soruyla başlayalım:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2023 seçimlerine dönük olarak bütün hamlelerini, bütün yollar kendi adaylığına çıksın diye mi yapıyor?

Yoksa yaptığı aslında bir ‘süreç yönetiminden’ mi ibaret?

Ben kendisinin şimdiki pozisyonuna bakarak ikinci görüşe daha yakın duruyorum.

Unutmayalım.

Süreç yönetiminin içinde, dikkatleri başka yerlere çekmek, gerçek fikrini saklamak, gerçek adayın hırpalanmaması için şaşırtmaca hareketlerde bulunmak da olabilir.

Kılıçdaroğlu, hafta sonu Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’a verdiği demeçte, partisinin İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının adaylıklarına karşı olduğunu, açık alanda şimdiye kadar söylediklerinden ‘daha net’ ifadeler kullanarak dile getirdi.

Şöyle dedi:

“Sayın Yavaş ve İmamoğlu’nun ismi öne çıkarılıyor ama İstanbul ve Ankara’nın yönetimini bırakamayız. Seçmenimize anlatamayız.”

Kemal Bey aynı demecinde, bu iki ismin (İmamoğlu ve Yavaş’ın) adaylığıyla ilgili bu ‘karşı çıkış’ ifadelerini kullandıktan sonra, “Cumhurbaşkanı devlet deneyimi olan bir kişi olmalı, kritik bir süreci yönetecek” diye bir ifade kullanınca, “Herhalde yine aklında o var” diye düşünenler, sosyal medyada Abdullah Gül ismini dolaşıma soktu.

Ancak CHP lideri, önceki gün bazı gazetelerin Ankara temsilcileri ile yaptığı toplantıda, yaptığının bir ‘süreç yönetimi’ olduğu intibaını güçlendirecek cümleler sarf etti.

Gazeteciler kendisine, devleti tanıyan isim tanımlaması için Abdullah Gül yorumunun yapıldığını hatırlatınca, “Bunu da sizden duydum. Ne konuştuk, ne de telaffuz ettik. Devletin ne olduğunu bilen bir değil binlerce insan var” dedi.

KILIÇDAROĞLU, İMAMOĞLU VEYA YAVAŞ’IN ADAYLIĞINI ‘SAKLAMAK’ İÇİN BÖYLE DAVRANIYOR OLABİLİR Mİ?

Dün bu yazıya başlamadan önce yakın kurmaylarından birini arayıp, “Sayın Kılıçdaroğlu ne yapmak istiyor, Ekrem İmamoğlu yahut Mansur Yavaş’ın adaylığına gerçekten karşı mı” diye sordum.

Muhatabım, zihinlerde serbest çağrışım halinde dolaşan soruları yine ‘süreç yönetimi’ fikrine yakınlaştıracak şekilde şöyle şeyler söyledi:

-Genel Başkan bir şey söylüyorsa nettir. Ama siyasette ne olacağı belli olmaz. Şu anki yaklaşımı öyle görünüyor. Ama herkesin bir oyun planı vardır.

A planı, B planı, Z’ye kadar gider.

-Satrançta üç sonraki hamleyi hesaplamak diye bir şey vardır. Genel Başkan sabırlıdır. Aday olmak istiyor mudur? Elbette ister. Ama ittifaka rağmen bir şey yapmayız, yapamayız.

-Sürpriz isim arayışında değiliz. Çok uzaklara gitmeye gerek yok.

Şapkadan tavşan çıkmaz, sürpriz olmaz. Meral Hanım’ın ortak aday eğilimi var. Temel Bey de öyle diyor. Bu durumda ortak aday olur diye düşünüyorum.

KILIÇDAROĞLU GÜNÜN SONUNDA İMAMOĞLU YA DA YAVAŞ’I KABUL ETMEK ZORUNDA KALABİLİR

Bu sözlerin ne anlama geldiğini biraz daha daraltarak ifade etmeye kalkarsak, şöyle cümleler kurulabilir:

-Kılıçdaroğlu, diğer ittifak paydaşları istemediği için aday olamaz.

-Kemal Bey, Meral Hanım’ın, Meral Hanım da Kemal Bey’in adaylığına sıcak bakmadığına göre,

-İttifaka rağmen bir aday çıkarılamayacağına göre,

-Çok uzaklara gitmeye gerek olmadığına göre,

-Sürpriz bir isim arayışı da olmadığına göre,

Kılıçdaroğlu’nun A planı değilse bile, B ya da C planının İmamoğlu ya da Yavaş ismine yönelmek olduğu düşünülebilir.

Malum, bu iki isimle ilgili olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “hayır” demeyeceklerini ancak buna, her iki ismin de “ita amiri” olduğu için Kılıçdaroğlu’nun karar vereceğini açıklamıştı.

Kılıçdaoğlu’nun İmamoğlu ve Yavaş’ı son ana kadar veto etmesi halinde, Meral Hanım’ın yakın kurmaylarından birinin bana dediği gibi Akşener için ‘mecburiyet’ oluşabilir, aday olmayacağım açıklamasından vazgeçebilir ve bu durumda çok adaylı bir sürece girilebilir.

Öyle bir risk ortaya çıktığında ise, CHP Genel Başkanı için ittifak kararına sadakat gösterme anlamında Ekrem İmamoğlu yahut Mansur Yavaş’ın, ikisinden birinin adaylığını kabul zorunluluğu ortaya çıkabilir.

#CHP
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Ekrem İmamoğlu
2 yıl önce
Kılıçdaroğlu, Yavaş ya da İmamoğlu seçeneğine dönmek zorunda kalır mı?
Savaşmadan kaybetmek: Türkiye’nin “endülüsleşme / yok olma” trajedisi!
Efendimiz’in (sav) orucu-2
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!