Kredi riski, bir borçlunun bir krediyi geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirememe olasılığını gösterir.
Kredi derecelendirmeleri, bireysel ve kurumsal yatırımcılara tahvil ve diğer borçlanma araçlarını ve sabit getirili menkul kıymetleri ihraç edenlerin yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceklerini belirlemelerine yardımcı olan bilgiler sağlar.
Bu menkul kıymetlerden birine verilen derecelendirme, menkul kıymetin bir yatırım mı yoksa spekülatif bir fırsat mı olduğunu belirlemek için kullanılabilir. Yüksek dereceli menkul kıymetler yatırım yapılabilir, düşük dereceli menkul kıymetler ise daha spekülatiftir.
İşte yukarıda bahsedilen haliyle; kredi derecelendirme kuruluşları bireysel şirketlere (bankalar dahil), hisse senetlerine, devlet, şirket veya belediye tahvillerine, ipoteğe dayalı menkul kıymetlere, kredi temerrüt takaslarına ve teminatlandırılmış borç yükümlülüklerine kredi riski derecesi verir.
Kredi derecelendirme kuruluşları, 2007-2009 yılları arasında yaşanan finansal kriz ve Büyük Durgunluğun ardından yoğun eleştiri almışlardır. KDK’larının çok olumlu notlar vererek kötü yatırımlara yol açtığını akıllara getirmişti.
Sorunun önemli bölümü, riske rağmen kuruluşların ipoteğe dayalı menkul kıymetlere (MBS’ler) AAA notu vermeye devam etmesiydi ki bu en yüksek kredi notunu ifade ederken, riskin neredeyse yok olduğuna dair işaretti.
Bu derecelendirmeler birçok yatırımcının bu yatırımların çok güvenli olduğuna ve çok az risk taşıdığına ya da hiç taşımadığına inanmasına yol açmıştı.
Şimdiye kadar hiçbir iflası ön göremeyen, hiçbir temerrüdü bilemeyen hatta gelişmelerden evvel not düşümünde bile bulunamayan kredi derecelendirme kurumlarının sadece politik bir manivela işlevi gördüğü ve libaral kapitalist sistemin en zayıf halkası olduklarını ifade etmek gereklidir. Bunu bizim ifade etmemiz yetmez, ABD ve AB’nin bunu ifade edip düzenleyici otoritelerin bu kurumları ve bu kurumların ilişkilerini gözden geçirmesi gereklidir.
Son kriz ile beraber KDK’larının FED’in faiz arttırma yolculuğunda ortaya çıkacak riskleri analizleri edip bu denli hızlı ve sert artışın getireceği yükleri ifade etmesi beklenirdi. Zira derecelendirme çevresel faktörlerden etkilenir, bu denli büyük bir değişimden ise mutlaka etkilenir!
Özel sektör başlığında ilk temel sorun “Confilict of interest” yani çıkar çatışması şeklinde tercüme edebileceğimiz, kendisini denetletenden paranın alınması şeklinde tezahür eden iş ilişkisidir.
Her iki konu doğru analizlerin yapılmasını ve şeffaf, hesap verilebilir olunmasını engellemektedir.
Yani şimdilerde muhalefetin ekonomi için vaad ettikleriyle aynı! Hadi ordan! Büyük resmi görmeyip Batı’nın kulaklarına fısıldadıkları ile papağan gibi terennüm edenler Batı’nın bu aymazlığı hakkında iki kelime etmez, edemezler!