|
Poyrazoğlu"nun "Kobay"ı ve "Mehmet Can" gerçeği!..

Önceki gece Kadıköy''de, Ali Poyrazoğlu''nun "Kobay"ını izledim..

"Tiyatro" olarak, müthiş bir olaydı.. Poyrazoğlu, "Mehmet Can"la, mesleğinin zirvesindeydi..

Buna benzer bir tiplemeyi, "Awakenings" filminde (1990) canlandıran Robert De Niro, Ali Poyrazoğlu''nu görebilseydi, herhalde kıskanırdı..

Ama ben, işin tiyatro yanından çok, sosyo-psikolojik açısına takıldım.. Oyunda, geçici olarak "deha" sahibi kılınan ve aslında "geri-zekalı" olan Mehmet Can''ın acıklı serüvenini izlerken, kendimizi düşündüm..

Poyrazoğlu, "Kobay"ı, Amerika''lı Daniel Keyes''in 1959''da yazdığı "Flowers For Algernon" kitabından Türkçe''ye uyarlamış ve oyunlaştırmış..

Bu kitap, 1968''de "Charly" adıyla filimleştirilmişti.. Başrollerini Cliff Robertson ve Claire Bloom''un oynadığı filimden, Robertson bir de Oscar kazanmıştı..

Konu, bilim adamlarının, insanları kobay olarak kullanmalarına ilişkin..

Böyle bir deneysel tıp merkezinde, doktorlar bir deney faresine beyin ameliyatı yapıp, onun zeka düzeyini yükseltiyorlar.. Olumlu sonuç alınca da, zeka düzeyi (I.Q) 68 olan Charlie Gordon''a (Poyrazoğlu''nun Kobay''ında bu kişi Mehmet Can), aynı operasyonu uyguluyorlar..

Ve Mehmet Can, bir anda "deha" düzeyinde bir zekaya ve algılama gücüne sahip oluyor..

Bütün mesele, bu dehanın, "geçici" mi, yoksa "kalıcı" mı olacağında kilitleniyor.

Poyrazoğlu, gerek çarpıcı oyunu ile, gerekse yönetmenliği ile, bu gerilimi mükemmel yansıtmış oyuna..

Öylesine etkiliydi ki, tiyatro salonundan çıkarken, bir genç kızın baygınlık geçirdiğini ve arkadaşları tarafından teskin edilmeye çalışıldığını da gördüm..

Ve ben, oyunu izlerken, hep "kendimiz"i düşündüm..

Gerçekten toplum olarak, birileri bizi kobay gibi kullanıp, bazan "deha" düzeyinde bir akla sahip kıldıktan sonra, bir noktada yeniden "geri zekalı" düzeyine çekmek üzerine, deneyler mi yapıyor?

Aynı halk, aynı toplum, 1980''li yıllara gelirken, "eskiler"den, Süleyman Demirel''den, Bülent Ecevit''ten ve diğerlerinden, yaka silkiyor.. "Yeter artık" deniliyor..

Turgut Özal''la, "yeni" olan yakalanıyor. Serbest piyasaya, dünya ile rekabete, her alanda açıklığa geçiliyor.. "Devletçilik" rafa kaldırılıyor..

Sonra 1990''lı yıllarda, yeniden Demirel''e, Ecevit''e ve "eski" olan ne varsa hepsine, "kurtarıcı baba" veya "umut adam" olarak sarılıyor aynı toplum..

Bu halk, "serbest kur"u, "serbest faiz"i öğreniyor.. Herkesin "homo economicus" olduğu varsayılıyor..

Ve sonra, zekaya perde indiriliyor ve "sabit kur-sabit faiz"le, ekonomik reform yapılacağı ilan ediliyor..

Bu politikaya, TÜSİAD gibi "İleri Zekalılar Klübü" bile alkış tutup, "10 yıl sonramızı görüyoruz" diye demeçler veriyorlar..

Acaba Türkiye''de de, milyonlarca Mehmet Can (veya Charlie Gordon) mu var?..

Bakıyorsunuz, kitleler ve özellikle kentli orta-sınıflar, "Susurluk" için, ışıklar, mumlar yakıp "şeffaflık", "aydınlık", "temizlik" çağrısı yapıyorlar..

Sonra da "28 Şubat"ta, herşey karartılınca ve medya oto-sansüre girince, aynı kitleler olayı alkışlayıp "laiklik kurtuldu" diyerek "10''uncu Yıl Marşı" söylüyorlar..

Bir parlayıp, bir sönen, "toplumsal zeka"nın acıklı serüvenini, "Türkiye sahnesi"nde hem izliyor, hem oynuyoruz..

Birer kobay gibi değil miyiz?

Birileri, beynimize giden bilgilerin musluğunu, bazan açıyor, bazan kapatıyor..

Bazan "gerçek", bazan "programlanmış" bilgileri algılıyoruz..

Poyrazoğlu''nun "Kobay"ı, bunları da düşündürdü bize.. Hem kendi halimize üzüldük, hem de Poyrazoğlu''nu ayakta alkışladık.

ŞAKA

Ikınmaya devam!..

Belli ki, Türkiye''nin bağırsaklarını temizlemesi için, iç ve dış baskılar artıyor..

Bunun için mevcut "siyasi müshil"ler (laksatif) yetmiyor..

Hepimizin, toplum olarak ıkınmamız şart..

Bu sırada, pis kokular artabilir..

Ama direnelim..

Bağırsaklarımızı temizlememiz, vücut sağlığımız için şarttır..

TEBESSÜM

Temel''ler için uyarılar!..

Gelişmiş dünyada "tüketici hakları", üreten ve satan şirketleri tehdit eder hale geldi.. Tüketicilerin açtıkları davalar, bazan milyarlarca dolarlık tazminatlarla sonuçlanıyor.

Bu yüzden, her satılan ürünün üzerinde sayısız "uyarı" notu bulunmakta.. Ve galiba bu uyarılarda da aşırıya kaçıldı ve dünyadaki "Temel"leri de hedef alan uyarılar yapılmaya başlandı..

İşte bazı örnekler.

-Amerika''da satılan bazı dikiz-aynalarının üzerinde, "Dikkat.. Bu aynadaki görüntü arkanızdadır" uyarısı var..

-Bir İngiliz süt şişesinde "Dikkat.. Kapağı açtıktan sonra başaşağı çevirirseniz, dökülür" uyarısı bulunmakta..

-Yeni Zelanda''da satılan haşarat öldürücü bir sprayde "Bu mamul, hayvanlar üzerinde kullanılmaz" uyarısı bulunuyor..

-Bir Amerikan saç kurutma makinasının üzerindeki uyarı da şöyle "Uyurken ve yıkanırken kullanmayın."

-Dial marka sabun paketinde "Diğer sabunlar gibi kullanılır" yazılı.

-İsveç malı elektrikli testere üzerindeki uyarıda "Dikkat.. Testereyi elle durdurmaya kalkmayın" yazılı..

-Amerika''da çocuklar için yapılan süper-man elbisesi üzerinde de "Dikkat.. Bu giysiyle uçamazsınız" yazısı var..

23 yıl önce
Poyrazoğlu"nun "Kobay"ı ve "Mehmet Can" gerçeği!..
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet