|
Sporda da, siyasette de şiddet felaket getirir!..

Gördünüz işte..

"Kaba kuvvet" ve "şiddet" girince, bir "kurallar sporu" olan futbol, ne hale girdi.

Leeds''e, Galatasaray''ın maçını izlemeye gidenler, sanki savaşa giden askerler gibi uğurlandılar.

Yeryüzündeki 180''i aşkın ülkenin çoğunda "hukukun üstünlüğü" kavramı anlamsızdır.. Bazan diktatörler, bazan kabile şefleri, bazan "kurtarıcı lider"ler, kendi hukuklarını uygularlar..

Bu ülkelerde, "hukukun üstünlüğü" değil, "üstünlerin hukuku" vardır..

Şimdi biz Türkiye''de, "yarım demokrasi" modelini, "ahbap-çavuş kapitalizmi"ni eleştirmeye çalışıyoruz.. Bozuk düzeni ve bu düzeni bozanları eleştiriyoruz..

Başka bir deyişle, "muhalefet" ediyoruz!..

Ama "kartel medyası" diye tanımlanan olgu, muhalefete muhalefet ediyor..

Hukuku, serbest rekabet ortamını ve "uzlaşma kültürü"nü yok etmek isteyenlere karşı tavır koymak yerine, bozuk düzenin devam etmesini isteyenleri destekliyor kartel medyası..

Ama "buna da şükür" diyoruz..

Ya, Irak''ta Saddam Rejimi''ni eleştirip, bu rejime muhalefet eden gazeteciler yazarlar olsaydık..

Demek ki, "birazcık hukuk" bile, toplumlar için büyük nimettir..

Yarım veya topal olsa bile, "anayasal demokrasi", elden kaçırılmaması gereken bir nimettir..

Hukuk devre dışı kaldığı zaman, şiddet egemen olur.. Şiddetin nereden geleceği bilinmez.. Bakarsınız devlet de, hukuk yerine şiddeti seçebilir..

Ve biliyoruz ki, hukukun olmadığı toplumlarda, devlet, "örgütlenmiş şiddet"i temsil eder.. Çeteler, faili meçhul cinayetler ve rutin dışı davranışlar, "devletin gereği" olarak görülür..

İstanbul''da, sokaklarda çıkan futbol kavgası sonunda İngilizler''in öldürülmesi, "şiddet"in ne tür neticeleri doğurabileceğini gösterdi..

Futbol, evrensel hukuk düzeninin, belki de en fazla örnek alması gereken bir spor dalıdır..

Bazı ülkelerde, trafik kanunları ayak altına alınır. Bazı ülkeler, insan hak ve özgürlüklerine değer vermezler.. Bazıları için ekonomi, bir vurgun alanıdır..

Ama hangi ülke olursa olsun, futbol stadyumunda hakem "kırmızı kart" gösterince, oyuncu sahadan çıkar.. "Penaltı" denilince, top kalenin önüne getirilir.

Birleşmiş Milletler''in kararlarını hiçe sayıp, ambargo yemeyi ve hatta bombalanmayı göze alan ülkelerde bile, futbol maçlarında, oyunun evrensel kurallarına uyulur..

Fakat, futbol saha dışına çıkıp, sokaklardaki azgın taraftarların karşılaşmasına bırakıldığı zaman, işte Leeds-Galatasaray maçına dayanan, trajik gelişmeler gündeme geliyor..

Siyaset de, dış politika da, ideolojiler de böyledir..

Hukukun ve demokrasinin dışına çıkıp, olayı bir şiddet ve kuvvet gösterisine dayadığınız zaman, işin tadı kaçıyor.. Olayın nereye varacağını bilemez hale geliyorsunuz.

Yabancı ülkelerdeki bir futbol karşılaşması, bir ölüm-kalım meselesine dönüşüyor..

Biz bunu 1950''lerde, "Kıbrıs"ı, siyasetin ve diplomasinin dışına çıkarttığımız zaman da gördük.. 1955''in 6-7 Eylül gecesi, "Ya Kıbrıs, ya ölüm" diyen azgın kalabalıklar, İstanbul''un 500 yıllık uzlaşma ortamını yıkıp, azınlıkların mallarını, mülklerini yağmaladılar..

70''li yıllarda, sağ-sol rekabeti, sokaklara bırakıldı ve Türkiye askeri darbeler zincirine sürüklendi..

Her olaydan ders almak, akıllı toplumların öncelikli görevidir..

Sade sporu değil, siyaseti de, kuralların ve hukukun dışına çıkartmaktan kaçınalım..

Kendi ideolojimize aykırı görüş sahiplerini, şiddetle ve hukuku zorlayarak yok etmeye çalıştığımız zaman, işin nereye varacağı bilinmez.

Baskı tepkiyi, şiddet karşı-şiddeti doğurur.. Bu yüzyıl, hukukun ve demokrasinin kurallarını çiğneyen ülkelerin, acıklı öyküleri ile doludur.

ŞAKA
Demirel''in adayı!..

Kulislerden sızan haberlere göre, Süleyman Demirel''in de Çankaya''ya dönük adayları varmış..

Oysa, onun artık, Güniz Sokak''a dönük kadro arayışlarına girmesinin zamanı gelmiştir..

"Yeni cumhurbaşkanı da benim gibi fötr şapka giysin" gibi bir istekte bile bulunamaz..

Çünkü Başbakan Ecevit bile, kasketli..

CUMHURBAŞKANI
Ecevit yine hata yapmamalı!..

Başbakan Ecevit''in, cumhurbaşkanlığı seçiminde de, Demirel''in görev süresini uzatma çabasında sergilediği gibi, hatalı davranmaması gerekiyor..

Milletvekillerine karşı, "dediğim dedik-çaldığım düdük" politikası ile yaklaşmanın ne tür sonuçlar verdiği, Demirel re''sen emekli edilirken görüldü..

Eğer Ecevit, cumhurbaşkanı seçimine ilişkin olarak açıkladığı "tüm partilerin uzlaşması" ilkesinden geri döner ve kendi saptadığı bir ismi Meclis''e zorlamak isterse, sonunda bu koalisyon hükümetini de tehlikeye atar..

Başbakan Ecevit''in hiç unutmaması gereken bir olgu var..

-Cumhurbaşkanını kimse atamayacak.. Cumhurbaşkanı, Millet Meclisi tarafından seçilecek..

Bu açıdan doğru olan yöntem, hem koalisyon ortağı partilerin, hem de muhalefet partilerinin, cumhurbaşkanı adayları üzerinde uzlaşmasıdır.

Kazara, ulusal uzlaşmayı yansıtmayan bir adayın şu veya bu şekilde seçilmesi sonunda, Türkiye 2000''li yılların ilk 7 senesini, "içimize sindirmedik" konulu sert tartışmalarla geçirir..

Siyasetteki bölünmüşlük, Devlet''in başı olacak kişiye ilişkin tartışmalarla da devam eder..

Ecevit, yeni bir hata yapmamalıdır.

24 yıl önce
Sporda da, siyasette de şiddet felaket getirir!..
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri