AŞiir Şehir demiş, Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu, Eyüp Semti için. Cemil Çiftçi''nin bu konuda derlediği şiirleri de, “Dünden Bugüne Eyüp Şiirleri” adıyla bastırmış.
“Şairlerin, Divan Şairlerinin, Kitabelerin, Halk Şairlerinin, Çağdaş Şairlerin Eyüp”ü demişler, kitabın bölümlerine. Bu başlıkları okuyunca insanın aklına bu şairler tarafından anlatılan Eyüp Sultan Hazretleri veya Eyüp Semti geliyor ama kitabı okuyunca çok az şairden öyle şiirler görüp şaşırıyorsunuz.
On yedinci yüzyılın Eyüp âşığı Kâtibî''nin şiirinde Eyyub Sultan ve çevresi var:
Dostlar benim mekânımı ararsa
Deyin hazret Ebâ Eyyub Ensârî
Ve ol aziz kimdir deyu sorarsa
Hazret''in ashâbı hem alemdârı
Medine''den asker çeküp gelmişdir
Anca kâfirlere kılıç çalmışdır
Din uğruna bunda şehid olmuşdur
Yerine getirdi gayret ve ârı
Padişahlar bunda kılıç kuşanur
Âsitânesinde halı döşenür
Her gün ziyâretçi dolar boşanur
Tespih ve duadır leyl ü neharı
Şehr-i Eyup âdetçe bir cennetdir
Halkı hûr gibi ve peyker sûretdir
Sâyesinde olana ne devletdir
Ümiddir ki rahmet eyliye Bâri
Kâtibî der düşde gördüğüm buldum
Şükür olsun Hakk''a bermurâd oldum
Âsitânesine yüz süre geldim
Terk ettim evvelki dâr ü diyârı
Diyor, Kâtibî.
En çok çağdaş şairlerden - o da bir kısmından - Kâtibî esintili şiirler bulabiliyorsunuz:
“Itır, ufkunda her seher,
Başka iklimlerden eser.
Dalgalı yüzün gülümser
Bir mavi aynadan, Eyüp”le biten bir Feyzi Halıcı şiiri ile “Eyüp deyince Allah gelir, ekmek gelir, ölmek gelir aklıma!” diyen M. Sunullah Arısoy''un şiirleri bunlardan:
Garip bir korku hissediyorum:
Yolların(da) Eyüp''ün, evlerinde…
“Allah''a mı yakınlaştım?”
diyorum;
Allah''a giden yol Eyüp''ten midir,
Nedir?”
Kitabın kalbi gibi vuran bir şiir yakalıyor sizi: Eyyûp Sultan Semtini bir diriliş iklimi gibi duyan ruhun, Sezai Karakoç''un sesidir, bu:
“Ses
Bir şiir halinde gelen
Bir bilgi halinde gelen
O ses olmasa
Kapıdan ne umar ne bekler Taha
Kapı ki dostun yüzünde açılır
Nar çatlar kapının gıcırtısı
Gül açar içerdeki kokuyu saçar
Her vaktin kapıya bir çarpışı var
Kapı ki bir mezar kenti gibi
Toprak testilerde su satılan bir
Eyyûp Sultan gibi
Geçiyor Taha''nın ta yüreğinden
Gidip de Eyyûp Sultan''da
Bir ahşap evin penceresinden
Serviler içinde yükselen
Gün doğmadan önceki
Kızaran alaca aydınlığa bakmak
Annedir bu gelen ufuklardan
Öldükten sonra gelen anne
Sanki sizi tam o sırada doğurmakta
Sanki tam şimdi doğmaktasınız Eyyûp Sultan''da
Deniz de yeni çivitlenmiş çamaşırı
O yarı yanık sisiyle
Evin içine kadar yükselmekte
Sanki tam şimdi Taha
Bir kere daha doğmakta
Yeniden bir kere daha doğmakta
Eyyûp Sultan''da Eyyûp Sultan''da”
Bu sesle dolan kitapta Eyüp sevdasıyla titreyen yüreklerin sesleri de var:
“Hicaz''daki Haremeyn''i görmedinse gel Eyüp''e
Mihmandar-ı peygamberi bilmedinse gel Eyüp''e
Eyüp''te çok sahabi var, niyaz için gel Eyüp''e
Kalbin sürur bulsun diye ve haz için gel Eyüp''e
Cemaat-i Kübra için Cuma vakti gel Eyüp''e
Geçmişini ibra için gün doğmadan gel Eyüp''e
Şehrin gam u kasvetinden kaçmak için gel Eyüp''e
Seherde cennet kapısın açmak için gel Eyüp''e”
Diye çağırıyor, Adnan Büyüksoy''un şiiri.
Muhsin İlyas Subaşı, Eyüp''te hissettiklerini bir dua diliyle şöyle duyuruyor:
Sabahlara ninni tuttu şadırvan,
Yine dualarla ıslandı mermer.
Arındı duygular mihrab önünde,
Gönlüm avucumda rabbıma gider…
Sevgiye nikâhlı geceden geldim,
Öpüştü alnımız secdede nurla,
Utançla girdiğim Eyüp Sultan''dan,
Çıktım yenilenip ve de huzurla!..
İbrahim Yavuz Zarifoğlu''nun gönül aynasına yansıyan Eyüp:
“Eyüp''te bir başka süslenir mehtap
Dualara çeşni olur gözlerde asude bakışlar
Beklerken mavi tenli kabri gök renkli serviler
Kadim bir dost gibi sarar ruhunu İstanbul''un
Ensar''ın ateşiyle güneş… bulutlara sığınırken kuşlar…
Bir rüzgâr eser Eyüp tepelerinden tarar saçlarını
Berrak bir buse konar
Yanaklarına kokusu leylak
Güvercinler kalkar eteklerinden apansız/salkım saçak
Dokunur ruhuma içli bir tını yanar ta içeriden yüreğim
Tertemiz olur halice düşen bakışlarım
/bencileyin/
İçimde bir hüzün kolyesi olur dualar”
Abdurrahman Tümer''in gönlünü kuşatan Eyüp''ün seslenişi:
“Vakit seher
Kızıl çiçeği açmak üzere günün
Haliç sularında kırılmakta ışıkları sabahın
Şafak sökmekte tanyeri ağarmakta iyice
Gülümserken bizlere karşı kıyıdan Sütlüce
Bir nida yükseldi Eyüp Sultan semalarında
Bir nida ki bir uyarı gibi
Bir uyanış bir kucaklayış
İlahi bir çağrıydı bu kutsal bir haber
“Allahu ekber Allahu ekber”
Dünden Bugüne Eyüp Şiirleri kitabında Eyüp''ü tema olarak alan, ona en yakın şiirler bunlardı veya Eyüp''ü en çok bu şiirler veriyordu, diyebiliriz. Nihat İncekara, Recep Garip, İnci Akkaya ayrı tutulursa diğer şairler, Eyüp''ü, Eyyûp Sultan Hazretlerini, şöyle bir anıp geçmişler gibi geldi bize. Kitap, bu bakımdan adını tam karşılamıyor.