Ecel tektir tegayyür etmiyor yani değişmiyor; ölüm gerçektir ve öldürülmüyor. Ölüm gerçeğini bilen, öleceğini bile bile ömür süren tek canlı türü insandır. Bunun için bir filozof, yaşamak, ölmesini öğrenmektir, diyor. Bu deyişin arkasında ikinci bir hayata hazırlık düşüncesi var. Burada yaşamak, öte tarafı –iyisiyle, kötüsüyle- kazanmak içindir. İkinci hayatın kurucu malzemesi, buradan elde edilip öteye gönderilecektir.
Ömür ve ölüm duygusu, düşüncesi olan tek canlı türü insan, bütün bilmelerine rağmen sanki ömür hiç bitmeyecek, ölüm hep başkalarına gelecek gibi yaşamaktadır.
Ölüm ve ömür ses olarak da birbirine akraba iki önemli kavramdır.
Ömür için sözlükler hayat, yaşama, yaşayış diyorlar. Ölüm için de, hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ölmek, vefat, mevt, irtihal demektedir.
Yozgatlı Hüzni, gafil gönle ölümü unutturmamak için ısrarlıdır:
Yeter gönül bu gaflet
Ölüm vardır ölüm var
Sana da gelir nevbet
Ölüm vardır ölüm var.
Bizim Yunus''umuz için ölüm, tatlı bir şeydir. Bunun için ölüm korkusu çekenlere:
Ölümden ne korkarsın korkma ebedi varsın
Ko ölüm endişesin âşık ölmez bâkidir
Ölüm âşıkın nesi çün nûr-ı ilâhidir
Diye teselli ve müjde veriyor. Ama âşık sadık gerek. Âşık maşukundan korkmaz mı? Ona layık olamadığı için korkar elbette. Onun için bu yönüyle ölümden de korkar:
Ey yârenlar ey kardaşlar korkaram ben ölem deyu
Öldüğümü kayırmazam ettiğimi bulam deyu
Bir gün görünür gözüme aybım vurulur yüzüme
Endişeden del''olmuşam n''idem ben ne kılam deyu
Eğer gerçek kul imişsem Ona kulluk kılayıdım
Ağlayaydım bu dünyada yarın anda gülem deyu.
Hemin geldim bu dünyaya nefsime kulluk eyleyü
İyi amel işlemedim azaptan kurtulam deyü
Biçare miskin Yunus bütün bunlara rağmen Sevgili Allah''ından ümit kesmez. Onun affı, merhameti geniştir, bilir. O hep havf ve reca yani korku ve ümit arasında yaşar. Bu yüzden ölüm Yunus için yine de güzeldir.
Bu güzelliği Necip Fazıl şu güzel beyitle anlatıyor:
Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber…
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?
Aynı soydan bir başka şair, Erdem Bayazıt da:
Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık ize ne yapsın ölüm
Derken, Kırık Mızrap şâiri Gülen de:
Ölüm ayrılık ama, bize bayram sevinci
Hoşnut ise Yaradan yolda bulunmuş inci
Der.
Ölümden kaçış olmadığını anlatmak için de yine Yunus''umuz:
Erenlerin kuluysan ölümün anadur Yunus
Nice erenler geldi geçti nevbet şimdi bize-durur
Kimse bilmez ölüm nice turmaz olur irte gice
Yiğit oğlan karı koca boynun eğip yatsa gerek
Hazır olun vaktinize ecel vardır gelir birgün
Emanettir kuşca canın ıssı vardır alır birgün
Der.
Âşık Veysel de bu gerçeği şöyle dillendirir:
Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş kim gülecek
Murat yalan ölüm gerçek
Yine Necip Fazıl nezdinde ölüm ebedi gençliktir; çünkü:
Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz.
Ebedi gençlik ölüm, desem kimse inanmaz;
Ölüm dedikleri ölünceyedek
Dünya balı zehir, yalancı petek
Orada bulursun, biraz bekle tek,
Burada yaşamak sandığın düşü…
Buradaki yaşamayı bir düş gibi görür ve uyarmak ister.
Faruk Nafiz Çamlıbel''e göre ise hem bu dünya hem de mezar ötesi dünya, ikisi de birer rüyadan ibarettir:
Ezeli varlığa candan vurulan âşıklar,
Sır alır tâ ötesinden ebedi dünyanın.
Yerin altının devam etmesidir bence ölüm
Yerin üstünde görüp geçirdiğimiz rü''yanın.
Bu şairler tuhaf varlıklardır. Çok farklı duygu ve düşünce dünyaları var. Varlığı, hayatı bizlerden çok farklı algılarlar. Bize söyleyeceklerini de güzel söylerler. Öyle diyor Dranas:
Uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz
Her an peşimizden koşan gölgemiz
Özlenen limanlar, yanan yıldızlar,
Uzaktadır her şey, anneler, kızlar…
Uzaktadır her şey, hep… yalnız ölüm
Her yerde her an yanımızda, ölüm
Evet, böyle diyor Ahmet Muhip Dranas. Her yerde her an yanımızda ölüm ama yine de yokmuş gibi yaşayıp gidiyoruz, işte.
Âşık Veysel''in iki kapılı bir han dediği dünya evinde hayat bilmecesinin üç bilinmeyeni yani niçin doğduğumuz, niçin öldüğümüz ve niçin –hem de bütün diğer canlılardan farklı olarak- yaşadığımız, üç bilinmeyenli bir denklemdir. Yunus soylu şairler için bu denklem çok basit bir işlemdir. Çözümü gayet kolaydır. Hayatla, varlıkla ilgili bütün problemlerin ana çözüm kitabı da Kur''an-ı Kerimdir. Ona göre bir hayat yaşandı mı iş kolay. Her şeyin sahibi Dost, dostlarını asla mahrum etmez, mahcup etmez, mağdur etmez. Yunus, bunun için her dem ölüme hazırdır:
Bu dünyaya gelen kişi âhir yine gitse gerek
Misafirdir vatanına bir gün sefer etse gerek
Vade kıldık ol Dost ile bu cihana gelmeden
Pes ne kadar eğlenevüz ol vademiz yetse gerek
Ömrün hesabı nasıl yapılır? Bunu da sonra görelim.