|
Okumak iyidir
Cüneyt Arcayürek, moda deyimle "tarihe ışık tutan" bir gazetecidir. Eh, iyi de bir gazeteci...

"Cüneyt Arcayürek Açıklıyor" üstbaşlığıyla Bilgi Yayınları'ndan çıkan kitaplarını hem büyük bir merakla, hem gıptayla, hem de "üzüntüyle" okudum.

Şu sıra, dizinin üçüncü kitabı olan "Bir İktidar, Bir İhtilal"i karıştırıyorum.

Kitap, 1955-1960 yılları olaylarını ve bu arada müellifin kısa süren mahpusluk öyküsünü anlatıyor.

Şu cümlenin altını çizmişim:

"1954 seçimlerinde büyük oy çoğunluğu ile yeniden iktidara gelmesinden sonra Menderes'in gem vurulmaz hırsına, tarihe 'ülkeyi bir baştan öteki başa imar etmiş Başbakan' olarak geçmeyi öngören ihtirasına artık bir yerde 'dur' demenin ya da bu gidişi frenlemenin gerekirliğinde çok kişi birleşiyordu. Basına iş çıkmıştı."

Manidar...

Tek parti döneminin sona ermesiyle, özellikle iktisadî alanda görülebilir bir "canlanma" olmuştu.

DP aleyhtarı görüşleriyle tanınan Tevfik Çavdar bile, bu konuda Menderes'in hakkını teslim ediyor.

Özetleyerek alıntılıyorum:

1950-54 yılları, DP iktidarının yığınlar tarafından benimsenmesi açısından çok önemli ekonomik imkanlar sağlamıştı.

Merkez Bankası'nda, döneme göre yüksek sayılabilecek döviz ve altın rezervi vardı. Öte yandan, savaş sonu ekonomik durumu ve Kore Savaşı'nın yarattığı uygun konjonktürden ötürü, başta pamuk olmak üzere, bazı tarım ürünlerinin dış pazarda uygun sayılabilecek fiyatlardan müşteri bulması, ticaret hadlerinin lehe dönmesi, ikinci imkanı meydana getiriyordu.

Bunun da ötesinde, Marshall Planı vb. dış yardımların mevcudiyeti, bir başka imkanı göstermekteydi.

DP iktidarı bu imkanların tümünü değerlendirerek, 1950-54 döneminde yığınlar açısından "ekonomik rahatlama" diyebileceğimiz bir ortam yarattı.

Bir yandan karayolları yapılarak kentler, kasabalar o güne dek görülmemiş biçimde birbirine bağlanıyor; diğer yandan tarımsal kredilerle satın alınan traktör ve modern tarım girdileri ile ekim alanları genişletiliyordu.

Bu dönemde kalkınma hızı, yüzde 13'le, rekor denilebilecek bir rakama ulaşmıştı.

İşte bu dönem için Arcayürek, "Artık buna bir yerde 'dur' demenin, ya da bu gidişi frenlemenin gerekirliğinde çok kişi birleşiyordu" diyor.

Arcayürek, o yıllarda Metin Toker'in Akis dergisinde çalışmaktadır.

Akis, Menderes'e göre, "İsmet Paşa'nın kanun tanımayan, kanununun tesis ettiği şayanı hürmet müesseseleri ayaklar altına almak şeklinde tecelli eden tahakküm zihniyetinin" bir uzantısıdır ve biricik görevi, "ihtilal öncülüğü" yapan İsmet Paşa'ya "yol açmak"tır.

Nitekim, İnönü, Akis yazarının (Arcayürek'in) cezaevine yollanması üzerine şu "anlamlı" ve bence 27 Mayıs'ın hangi zaruretten kaynaklandığına ışık tutan açıklamayı yapar:

"Başvekili bugün ne DP grubu, ne umumi efkar, ne matbuat olarak yürüdüğü yolda durduracak, itidale sevkedecek bir kudret kalmamıştır..."

Aynı İnönü, bir süre sonra da, şöyle diyecektir:

"Şartlar olgunlaşırsa, darbe meşrudur..."

Okumak faydalı bir şey, gördüğünüz gibi.

Tarihin "kaydetmediği" nice ayrıntı kitaplarda, özellikle satıraralarında gizli.

İyi bir satırarası okuyucusu, Arcayürek'in yazdıklarından yola çıkarak, 1950'de iki temel "kalkınma" modelinin (kültürel kalkınma, sınai kalkanma) karşı karşıya geldiğini, 27 Mayıs'la akamete uğrayan şeyin aslında "sınai kalkınma" olduğunu anlayacaktır.
#Cüneyt Arcayürek
#Adnan Menderes
#İsmet İnönü
#CHP
#DP
23 yıl önce
Okumak iyidir
Kaşıkçı’yı bir kez daha alenen öldürür gibi
Entelektüel teröre, iç işgale direnmek..
TOKİ hâlâ neyi bekliyor?
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”