|
Aday adaylığı sürecine de aday tespiti sürecine de dikkat…


Aday adaylığı süreci, suyu bulandırma sürecidir. Parasını yatıran herkes istediği partiden aday adaylığı başvurusunda bulunabiliyor. Bu süreçte parası olanlar kendi isimlerini öne çıkartıcı tanıtım afişleriyle veya bilboardlarla kişisel piar çalışması yapabiliyor. Parti teşkilatlarını tek tek dolaşıp kendilerini anlatabiliyor. Teşkilatlara el altından veya makbuz karşılığında bol miktarda para yardımı yapanlar veya gücüyle partilerde etkili kimi isimleri yanına çekebilenler, şahsi ikballeri için değişik yollara başvurabiliyor. Yerelde gazetecilik yapan kimilerine aktardıkları paralarla farklı bir algı oluşturabiliyor. Sosyal medya mecralarında organize ettiği sahte hesaplar üzerinden kendisine rakip olarak gördüğü isimlere yönelik itibar suikastlarına girişebiliyor.

Bu süreç, en tehlikeli ve en kritik süreçtir.

AK Parti’nin bu süreçte kimi isimlerin aday adaylıkları konusunda bile seçici olması gerektiğine inananlardanım. Bir filtre sistemi olmazsa, kripto kimi unsurların aday adaylığı başvurularının kabulü bile, AK Parti’nin imajına yönelik farklı bir algı operasyonuna konu olabilir. Bunu engellemenin yolu nedir bilmiyorum. Ama parti yöneticileri mutlaka bir yolunu bulmalı diye düşünüyorum.

Kendi aday adaylıklarını şimdiden kişisel piar ve baskı unsuruna dönüştürenlerin ilerde telafisi mümkün olmayan zararlar verebileceğini düşünmek lazım.

Bu tip isimlerin aday adaylığı başvurularının kabul edilmemesi, siyasi süreç açısından bence büyük önem arz ediyor.

SAHANIN GERÇEKLİĞİ VE MİLLETİN SESİ

Sahada gördüğüm bir gerçeklik de şu: Millette karşılığı olan ve dava hassasiyeti bakımından da herkesin takdir ettiği, bir başka deyişle, sadâkatleri sınanmış olan pek çok insan aday adaylığı başvurusunda bulunmaktan kaçınıyor. Nasıl olsa gene o birileri, yani yerelde partiye ve davaya zarar veren, artık millet nezdinde de zerre itibarı kalmamış o birileri yukarının gücüyle listelere tekrar girer diye düşünüp el etek çekiyorlar. “Refüze olmaktansa başvurmamak evladır” diyenlerin sayısı az değildir. O yüzden milletvekili adaylarının sadece resmi başvurusu olanlar arasından belirlenmesi, beraberinde başka ciddi sıkıntılar getirecek besbelli.

Âcizane önerim, teşkilat sistemi dışında kalmış veya bırakılmış, ama milletin gönlünde yeri olan bu isimlere ulaşılmasıdır. Veya objektif bir anketle millete kimi istediklerini sorma yoluna gidilmesidir. İsim sorup manipüle etmek yerine doğrudan kendi ilinde veya ilçesinde kimi görmek istediğinin sorulması, daha sağlıklı olur. Bunun için süre yeterli midir bilmiyorum. Ama sadece resmi başvurular üzerinden yapılacak bir seçim, menfi sonuçlara kapı aralar. Anketlerin yanısıra illerde güvenilir hasbi insanlara isimlerin sorulması, onların mülahazalarının en az genel merkez komisyonlarındakiler kadar önemsenmesi, bence doğru sonuçlara ulaşmak için elzemdir.

Genel merkezdeki seçici kurulların yalnızca merkezde görevli kişilerden oluşması ise bir başka handikap bence. O seçici komisyonların teşekkülü bu dönem farklı olmalıdır. Ahbap-çavuş ilişkilerinden arınmış bir seçiciler kurulunun teşekkülü sağlanabilirse, bu dönem daha güçlü ve hasbi insanlarla güçlenme imkânı doğar.

Benimkisi dostane bir öneri.

Kabul edilir edilmez, o ayrı bir konu.

Bize düşen sahada gördüklerimizi taşımaktan ibaret.

Kardeşinin nefsini kendi nefsine tercih etmeyenlerle, en kötüsü, her dönem her makamı sadece kendisi için isteyenlerle, kendi egolarını davasının üstünde görenlerle yol yürünmesi halinde milletin tercihinde farklılaşma olacağı tehlikesini görüp de söylemeyenin şahsen sadakatinden kuşku duyarım.

Kimsenin şahsıyla bir alıp veremediğimiz yok. Kendi şahsımız için talep ettiğimiz hiçbir şey de yok. Lakin bulundukları illerde partiyi küçültmüş ve milleti küstürmüş isimlerde ısrar edilmesi halinde ortaya çıkabilecek menfi sonuçlara şimdiden dikkati çekmek de boynumuzun borcudur bizim.

Varsın kim kızıyorsa kızsın.

Bizim için sadece Hakk’ın hatırı âlîdir.

Dün en tepemizde olan, ama bugün herkesten çok karşımıza geçip düşmanlık yapan o isimlerin benzerlerinin Meclis’e taşınması, bu kez altından kalkılmayacak siyasi yıkımları beraberinde getirir.

AK Parti, Reis’in dediği gibi milletin partisidir. Milletin talepleri dikkate alınmazsa hem ilkeden sapılmış olur, hem de siyasi hüsrana kapı aralanmış olur.

Üç dönem kuralının istisnasız uygulanması, milletin bir talebidir. 4 ve 5 dönemliklerin bile tekrar seçilmeyi düşünmeleri millet nezdinde büyük tepkilere yol açıyor. İstisnası olan kurala, kural denmez. Kural istisnasız uygulandığında anlamlıdır ve dahi gereklidir.

Bunu dile getirdiğimiz için kimsenin kızmasına gücenmesine gerek yok.

İlkeye sadakati savunmak, hepimizin görevidir.

Kendi koyduğu ilkeye kendisi uymayanın güven katsayısı düşer.

İlkeye sadakat, şahsi ikbalden evladır.

Böyle düşünmeyenler kendileriyle birlikte partisine zarar verirler.

Ezcümle: Aday adaylığı sürecinde bir filtreleme sistemi olmalı, herkesin aday adaylığı başvurusu kabul edilmemeli. Adayların tespiti prosedürü de, sadece milletin isteği doğrultusunda şekillenmeli, milletin istemediği isimler zinhar listelere konulmamalı.

3 dönem kuralı da

istisnasız uygulanmalı.

HAMİŞ

Yeni Türkiye eskimiş isimlerle inşa edilemez.

Türkiye Yüzyılı her kesimden saygın, donanımlı güçlü insanlarla ancak inşa edilebilir.

Türkiye’nin partisi olma iddiası, asıl bu dönem ete-kemiğe büründürülmelidir.

Üç dönem kuralı bundan böyle 2 dönemle kayıtlanmalı. Milletvekilleri için de belediye başkanları için de.

Siyasal oligarkların oluşmasına, bir başka deyişle, siyasi gücün bazı isimler etrafında dönüp dolaşmasına izin veren yapılar, milletten kopar.

#Seçim
#AK Parti
#Milletvekili aday adaylığı
1 yıl önce
Aday adaylığı sürecine de aday tespiti sürecine de dikkat…
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu