|
AK Parti’ye acizane tavsiyelerim…

Sözlerimin karşılık bulacağından emin olmasam da yazma gereği hissediyorum.

Tarihe not düşmek adına.

Sonradan niye demedin denilmesin diye.

Testi kırıldıktan sonra demenin de bir faydası olmayacağına inandığım için.

Zorlu bir seçime gidiyoruz.

Seçmen sosyolojisi bir öncekinden farklı.

Seçmen tercihleri farklılaştı.

Reis’e ölümüne bağlı insanların bile tercihleri gözle görülür biçimde farklılaşmış görünüyor.

Reis’e bakışlarıyla AK Parti’ye ve AK Parti’de siyaset yapanlara bakışları giderek farklılaşıyor.

O yüzden Reis ile AK Parti arasındaki makas açıldıkça açılıyor.

Reis’in aldığı oy, genel başkanı ve lideri olduğu AK Parti’den kat kat fazla ise ortada bir sorun var demektir.

Millet, Reis adına siyaset yapan aktörlerden kahir ekseriyetle memnun değil.

Teşkilatlar büyük ölçüde Reis’i ve misyonunu temsil ve taşıma noktasında yetersiz.

O yüzden yereldeki aktörler ile millet arasındaki mesafe giderek açılıyor.

Milletin istemediği isimlerin teşkilatların başına getirilmesi ve milletin hoşnut olmadığı isimlerin her seferinde vekil olarak dayatılması, büyük bir öfke birikimine sebebiyet vermiş durumda.

Bu sorunu görüp çözmeden eski alışkanlıklarla, yani millet istemese bile biz millet için bunları uygun gördük tavrıyla yeni dönemde vekil adayları belirlenirse, milletin Reis’e sunduğu destek ile AK Parti’ye verdiği destek arasındaki makas ziyadesiyle açılabilir.

“Reis’e veririz ama istemediğimiz adaylar olursa asla!” diyenlerin sayısı azımsanmayacak oranda.

O yüzden “Söz de karar da milletindir!” anlayışını pratikte göstermek, olmazsa olmaz öneme sahip.

AK Parti’nin inancına aykırı “siyasal seçkincilik” anlayışı benimsenirse, yani millet seçmesini bilmez, onun için kimin gerekli olduğunu ancak biz biliriz yoluna sapılırsa, bu hem AK Parti’nin misyonunu inkar anlamına gelir hem de milletin tepkisini fena halde celbeder.

Bunu söylemek zorundayız.

Sahadan yükselen bu sesi iletmek mecburiyetindeyiz.

Acı da olsa gerçeği demek zorundayız.

Milletten iletilmesi ricasıyla bize söylenenleri iletmezsek, kişisel ikbal duygusuyla hareket edip milletin sesine duyarsız kalırsak, büyük bir vebal altına girmiş oluruz.

Dikkate alınır alınmaz o ayrı bir konu.

Bize düşen açık yüreklilikle hem sahada gördüklerimizi duyduklarımızı iletmek hem de emek verdiğimiz partimize bu kritik süreçte acizane tavsiyelerde bulunmaktır.

***

Sıralıyorum bir bir…

-3 dönem kuralına kesinlikle uyulmalı. İstisnalar olmamalı. İlla da olacaksa çok az sayıda olmalı. 4 ve 5 dönemdir vekillik yapanlar hiç bir şekilde listelere konulmamalı.

-Kendi illerinde artık hiç bir karşılıkları olmayan, dahası milletin artık isimlerini dahi duymak istemedikleri kimseler kesinlikle kenara çekilmeli. Yukarıdaki güçlü ilişkileri sayesinde tekrar aday gösterilirlerse akıbet hayrolmaz.

-Kendi ilinde bitik olanları, kendisiyle birlikte partiyi de küçülten isimleri başka bir ilde değerlendirme yoluna gidilmemeli. Aksi takdirde sorun bir başka yere taşınmış olacaktır. Bu durumda olanlar kendilerinin vazgeçilmez olduklarına inanacakları için gittikleri yerde de sorun kaynağı olmaya devam edeceklerdir. Hem başarısız hem de kibirli isimler sadece kaybettirir.

-3 dönem belediye başkanlığı yapıp bu dönem de milletvekili olayım düşüncesinde olan isimler, zinhar aday gösterilmemeli. Belediye başkanlığında da 3 dönem kuralı uygulanmalı. Belediye başkanlığından sonra bir de vekil olayım düşüncesi, her şeyi sadece kendisi için gerekli gören ve her makamı da kendi nefsi için isteyen bir anlayışın ifadesidir ki, bu AK Parti’nin esas aldığı öğretiye ters bir taleptir. Şayet o isimler olmadığında partinin kazanamayacağına inanılıyorsa, o vakit vay halimize. Zaferi şahıslardan bilen anlayış kaybetmeye mahkumdur.

-Belediye Başkanlığı için seçilen kendi görevini yapmalı. Şayet lider uygun görürse onu bir başka makama taşır. Kendisi göreve talip olandan hayır gelmez.

-Milletvekilliği ve belediye başkanlığı makamında olanların karnesini millet verir. Millet eğer hoşnut değilse ne onları bir sonraki dönem o makamda tutmak doğrudur ne de sürelerini tamamlamadan başka makamlara taşımak doğrudur.

-Kozmopolit yapıları gereği Büyükşehirlere güçlü siyasi aktörlerin taşınması isabetli bir karardır. Sözgelimi Bakanlar gibi. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin vb. illerimizde bu uygulama yarar getirir. Ama Kayseri’ye Kayserili olmayan birini gönderdiğinizde ters tepebilir. Bunun gibi şehirlerin hassasiyetlerini gözeten bir tercih sistemine özellikle dikkat edilmelidir. Diyarbakır’a Diyarbakırlı olmayan ve Diyarbakır sosyolojisinden bihaber birini gönderdiğinizde farklı bir tepkiyle karşılaşabilirsiniz. Veya Trabzon’a Trabzonlu olmayan bir bakanı gönderdiğinizde de… Deprem illerindeki şehirlerin de bu çerçevede ince elenip sık dokunması gerekir. Siyasette yerel dinamikler belirleyici önemdedir. Aynı şehirden olmak, dahası o şehirde yaşıyor olmak bile ziyadesiyle belirleyicidir. “Bakan gönderelim, nasıl olsa oradakiler oy verir!” düşüncesi, siyaseten beklenmeyen sonuçlar da doğurabilir. Kaş yapalım derken göz çıkartılırsa yazık olur.

Tarihten bir anekdotu aktarmanın tam zamanıdır.

Girdiği her savaşı kazanan harp ustası büyük komutan Halit b. Velid’i Hz. Ömer görevden alır.

Sebebini soranlara verdiği cevap ibretamizdir: “İnsanlar Halid olmadan zafer kazanamayız diye düşünmeye başladılar, o yüzden aldım.”

Bu cevap yeni dönemin yol haritasını oluşturmalıdır. Aksi takdirde şahıslar zaferi kendilerinden bilirler. Zaferi kendilerine ait bilirler. Bu da beraberinde ciddi başka sorunları getirir. Dahası, bakan vb. unvan taşımayanlarla artık siyasi zafer elde edilemeyeceği algısına sebebiyet verir ki bu durumda siyasi zaafiyet duygusu süreç içinde özgüvenin imhasına dönüşür.

O yüzden yerel dinamikleri önceleyen ve o yörede güçlü karşılığı olan isimleri belirleyip öne çıkartan bir siyasi dizayn önemlidir.

***

En tepelere getirildikleri halde gücü kendinden bilip ihanet edenlerin veya kendilerine bir makam verilmediğinde arkadan hançerleyip gidenlerin benzerlerine bu dönemde yol açılırsa, Reis’e en kritik süreçlerde isyan bayrağı açanlara aman başka yere gitmesinler diye tekrar alan açılırsa, üzülerek belirtmek isterim ki, siyaseten hüsrana uğrarız.

Sadakatı sadece makamlarla sınanmış insanları bir de makamsız sınamayı öneriyorum.

Gün, milletimizin partisi olduğunu gösterme günüdür.

Millet ne diyorsa o olmalıdır.

Bu tavsiyelerimiz veya sözlerimiz AK Parti daha güçlü olsun diyedir.

Kimseyle alıp veremediğimiz yok.

Davamız hepimizin şahsından daha öncelikli ve önemlidir.

Umarım birileri üstüne alıp gönül koyma yoluna gitmez.

Hakkın hatırını her şeyin üstünde tutanlara bin selam olsun.

#AK Parti
#Reis
#Belediye
#milletvekili
#tavsiye
#teşkilat
1 عام قبل
AK Parti’ye acizane tavsiyelerim…
Osmanlı Arapları
Hayatta
Kim kime neyi, nasıl ve ne sebeple anlatır ya da anlatılan kimin hikâyesidir!
Döviz girişi hızlandı, ülkeye hukuk mu geldi?
Biden’ın genç siyahi seçmene ulaşma çabası nafile mi?