|
Ayaklar baş oldu… Kaygılıyım…

Bir sözü bağlamından kopartarak kullanmak ahlaki bir soruna delalet eder.

Bilerek veya isteyerek çarpıtma yoluna gitmek aynı zamanda zihinsel bir fukaralığın ve siyasal acizliğin ifadesidir.

Kendilerine aydın, sanatçı ve yazar diyenlerin herkesten daha önce ve daha fazla söylenen sözün bağlamını dikkate alması gerekirken bunu yapmayıp ideolojik bir gard alma yoluna gitmesi, dahası ve en fenası o sözün sahibi konusunda yargısız infazda bulunması bu ülkeye has bir olgu olsa gerek.

"Kaygılıyız" başlıklı çarşaf çarşaf ilanlar vererek Başbakana yönelik tepkilerini ideolojik bir önyargı ve körlükle dile getirenlerin bence aydın, sanatçı ve yazar sıfatları kesinlikle tartışmalıdır.

Kaygılıymışlar!

Niye?

Başbakan, "Ayaklar baş oldu" dediği için.

Peki Başbakan bu sözü hangi bağlamda söyledi?

Yapacağım açıklamanın o amansız Başbakan düşmanlığı illetine yakalanmış zevatı tatmin edeceğini hiç zannetmiyorum.

O zaman niye mi yazıyorum?

Halkımız bilsin diye…

En önemlisi de tarihe bir kayıt düşmek için…

Başbakan Gezi Parkı olaylarından o malum güç odaklarının iktidar devşirmeye çalışmalarını eleştirirken böyle bir söz söyledi.

Hani o sokaktan iktidar devşirmeye çalışan birilerinin mantığını eleştirmek için…

Kendilerini "devrim konseyi" gibi görüp hükümete emirname yağdıran platformun anti-demokratik zihniyetini eleştirmek için…

"Şunu yapın, bunları yapmayın, taleplerimizi yerine getirmezseniz sokaktan çekilmeyiz!" diyen o zihniyet sahiplerini eleştirmek için…

Sokaktaki o terörü meşrulaştırmaya çalışan çevrelerin zihniyetini eleştirmek için…

Sokakta hükümet kurmaya çalışan, sokaktan iktidar devşirmeye çalışan o anti-demokratik zihniyet sahiplerini eleştirmek için…

İktidarı sandıktan çıkan bir irade olarak değil, sokakta boşa çıkartılabilecek bir basit bir olgu olarak değerlendiren o Ergenekoncu-ulusalcı güç odaklarının zihniyetini eleştirmek için…

Demokrasi elbette sadece bir sandık rejimi değildir. Ama sandıksız bir rejimin adı da demokrasi değildir.

Başbakan iktidarın adresi olarak sandığı göstermekle sahici bir demokratlığa işaret etmiş oldu.

Ama o birileri sandıktan iktidar çıkartamayacaklarını veya başka bir deyişle AK Parti iktidarıyla sandıkta yenişemeyeceklerini bildikleri için sokakları terörize ederek milli iradeyi iptal etmeye çalışıyorlar.

Ülke sokaktan yönetilmez.

Bu demokratik bir kuraldır.

Demokratik bir yönetim sokağın sesine ve taleplerine kulak verir.

Ama bu ülkenin sokağa teslim edileceği veya sokaktakilerin talepleri doğrultusunda ülkenin yönetileceği anlamına gelmez.

Demokratik ilkeleri ve teamülleri hiçe saymamak gerek.

Başbakanı otoriterlikle veya diktatörlükle suçlayan o birileri nedense kendileri milletten almadıkları bir iradeye rağmen sokaktan bir irade çıkartmaya veya sokaktan bir hükümet çıkartmaya kalkışarak tam bir tezatlık örneği sergilediler.

Ama nedense Başbakanı medyada "diktatör" diye suçlayanlar sokağın bu diktatör dilini es geçtiler.

Bırakınız es geçmeyi onu desteklediler.

Oysa esas kaygılanması gereken durum buydu.

"Kaygılıyız" diyerek Başbakana haksız yere tepki koyanların sokağın bu anti-demokratik ve diktatoryal dili karşısında selama durmaları en basitinden çelişki değilse nedir?

Başbakanın dilini ayrıştırıcı ve çatışmacı bulan o birileri nedense sokağın bu diktatoryal olduğu kadar zehir gibi öldürücü diline güzellemede bulundular.

Paradoksun bini bir para gerçekten…

Başbakanın eleştirdiği ayakların baş olması meselesi, işte bu demokrasi açısından sorunlu olguya dikkat çekmek içindi.

Sahi demokrasi açısından bu sözün yanlışlığı nerede?

Başbakanın o konuşma metnine dileyen herkes ulaşabilir.

O sözleri kendi bağlamı içinde okuyan herkes görür ki, Başbakan Erdoğan sokaktan hükümet kurmaya çalışan ve seçilmiş hükümeti de iptal etmeye kalkışan darbeci bir zihniyeti eleştirmek için söyledi bu sözü.

Bu sözde hiçbir şekilde belirli bir grubu aşağılamak söz konusu bile değildir.

Baş, baştır.

Ayak ise ayak…

Tek parti döneminde seçkinci-otoriter beyaz Cumhuriyetçilerin halkı aşağılamak veya sandıktan çıkan milli iradeyi önemsizleştirmek için kullandıkları bir sözün Başbakan tarafından söylendiğini iddia etmek bilinçli bir operasyonun ifadesidir.

Başbakanın dili demokrasiye sahip çıkan bir dildir.

Başbakanın dili ayrıştıran ve kışkırtan bir dil değildir.

Bunu söyleyen o aydınların ve sanatçıların Başbakan üzerinden nasıl bilinçli bir operasyon yürüttüklerini anlayabiliyorum anlamasına da Nazlı Ilıcak gibi isimlerin niçin kaygılı olduğunu anlamakta zorluk çekiyorum.

Aslında zorluk çekmiyorum, ama şimdilik söylemeyi erteliyorum.

11 yıl önce
Ayaklar baş oldu… Kaygılıyım…
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu