|
Oyun içinde oyun

Bir mesele konuşuyoruz. Konuşmuyor, tartışıyoruz. Tartışmıyor, kavga ediyoruz. Kavga değil, dövüş başlatıyoruz.

Kafa göz yardığımız bu yöntemle bir yere varılabilir mi?

Kısa süre sonra görünürdeki konu unutulmuş oluyor.

Arada biri çıkıp açıklık getiriyor: ''Mesele ağaç değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?''

*

Açık sözlü olmak her zaman takdir toplar.

Sorular peş peşe gelir.

Mesele dershane değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?

Mesele yolsuzluk değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?

Mesele Halk Bankası değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?

Mesele hükümet değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?

Mesele başbakan değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?

Mesele Ak Parti değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?

*

Peki nedir esas mesele?

Mesele Türkiye.

Sebep:

Çok oluyorlar artık. Bu kadarı da fazla! Ölçüyü kaçırdılar, haddi aştılar.

Eh, anlaşılır.

Bir adım ötesi de var.

Mesele sadece Türkiye değil.

Dünyanın üçte birini kapsayan bir çerçeve çizmek mümkün.

*

Üçüncü köprüye hayır.

Üçüncü havalimanına hayır.

Bu kadar mı?

Ne gezer!

Üçüncü çocuğa da hayır diyorlar.

Az daha bekleyin, göreceksiniz ''Üç dönem kuralına hayır'' diye tempo tutacaklar bunlar.

*

Bir zamanların meşhur gazete patronu Halil Lütfü''ye sormuşlar:

''Neden hep vapurda trende üçüncü mevkide yolculuk ediyorsun?''

Cimriliğiyle ün salmış patron şöyle cevaplamış:

''Dördüncü mevki yok da ondan.''

Soyadının ''Dördüncü'' olması bu sözüne bağlanır.

*

Oyun içinde oyunlar yaşanıyor.

Ağacın arkasına saklanan tilkinin kuyruğu görünmüş.

Sobe!

Hayret ki o görünen tilki değil, çakalmış.

Çömlek patladı.

*

CHP''li Akif Hamzaçebi son değişiklik üzerine şöyle söyledi:

''Revizyon yapılmadı. Hükümet düştü ve yeni bir hükümet kuruldu.''

İyi ya işte.

Oturup sevinin.

Başından beri hükümeti düşürmek istemiyor muydunuz?

Eskisi düşmüş, yenisi kurulmuşsa, siz de bunu tespit etmişseniz, ne güzel.

Yeni bir hükümet kurma görevini üstlenmeyi düşünmüyordunuz herhalde.

ALİ UĞUR''U ANDIK

Ali Uğur''un aramızdan ayrılmasının üstünden üç yıl geçmiş.

Hafta sonu dostları olarak bir araya geldik, küçük dev adamı hasretle andık.

Siyonizm üzerine çalışmalarıyla bilinirdi.

Yedek subay okulundayken Cuma namazı kıldırıyormuş.

Hutbe sırasında dinleyiciler arasında bir üst rütbeli itiraz edince Ali Uğur üstüne yürümüş ve kısa süre sonra er olarak sürgün edilmiş. İstikamet Erzurum.

Orada Uluç Gürkan sormuş:

''Yahu Ali, ben solcuyum, sen sağcısın. Benim bildiğime göre, bu devletin seni sevmesi lazım. Nasıl oluyor da seni de sakıncalı piyade olarak buraya sürüyorlar?''

Rahmetli Ali Ağabey şık bir cevap vermiş:

''Uluç, sen usulden cezalısın. Ben hem usulden, hem esastan.''

Ali Uğur, bir gün oğlu Cenkhan''a şöyle söylemiş:

''Bu kitapları yazdıktan sonra, görüyorum ki en büyük başarım, bugüne kadar hayatta kalmak oldu.''

10 yıl önce
Oyun içinde oyun
Islak zemin
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler