|
İp üzerinde yürümekten vazgeçmek

Ekonominin en güçlü olduğu zamanlarda, yatırımlarda, istihdamda, büyümede krize rağmen dünya ölçeğinde başarı elde ettiğiniz halde, tasarruf oranlarınız aynı paralelde değilse, cari açık veriyor dolayısıyla bunu dış kaynaklardan finanse ediyorsanız, ip üstünde ilerliyorsunuz demektir.

Türkiye gibi, problemlerin nereden ve ne zaman geleceği bilinmeyen bir ülkede, ülkenin istikrarını krize kurban vermeyecek bir tasarruf yapısını oluşturmak ve sistemi buradan gelecek tehlikelere karşı sağlam tutmak zorundayız.

Ekonomi yönetiminin hızlı karar alma yeteneğine sahip olmasını, gerektiği zamanda gereken müdahaleleri yapmasını ve son tedbirlerle cari açık açısından ekonomiyi soğutacak kararlarını pozitif bir katkı olarak görüyoruz.

Ancak dünya ekonomilerinde zaman zaman oluşan riskler, parasal genişleme, daraltma politikaları konusunda hakim ekonomilerin dominant etkisi, içeride Gezi ve 17 Aralık kalkışmasını, değerlendirmenin merkezine koyarak bazı konularda artık ilerleme sağlamamız gerektiğini de ortaya koymalıyız.

Son olayların yani 17 Aralık saldırısı ardından dövizde, borsada, faizde yaşanan hareketliliği, buna karşılık Merkez Bankasının beklenenin üzerinde bir faiz artışı ile kısmen soğumaya alabildiği bir piyasa türbülansı yaşadık.

Son on bir yılda içeride büyük muhalif bir sermayedar guruba, küresel krize ve içeride oluşan kalkışmalara rağmen elde edilen ekonomik başarı nerde ise elden uçup gidecek bir tehlike ile karşı karşıya kaldı.

Sonuçta artırılan faiz ve Ali Babacan"ın "3,9 milyar dolar dış girdi ile bu ateşi söndürebildik" açıklaması artık iç tasarruflar konusunda tehlikenin ne boyuta ulaştığını bize gösteriyor.

Başta da belirttiğim gibi, hükümetin soğutma hamlesi ile harcamaları kısması bir adımdır ama bunu tamamlayacak ve istikrarlı ve bilinçli bir tasarruf ortamı sağlayacak kurum olması açısından sermaye piyasalarının artık devreye girmesi gerekmiyor mu?

Her alanda büyük başarılar elde eden hükümetin, sermaye piyasaları açısından son on bir yılda yaptığı en önemli icraat SPK kanununu çıkarması oldu. Halka arz hamlesine rağmen, büyük şirketlerin halka arzı, halkın tasarruflarını bu alanda değerlendirmesi konusunda ne gerekli kurumların ne de ekonomi yönetiminin ciddi bir sonuç aldığı söylenemez.

Borsa üzerinden söyleyecek olursak, bu konudaki ana başarı ekonomik istikrar boyunca endeksin yukarı yönlü hareketi olmuştur. Sürekli yüzde altmış beşler ve üzerinde bir oranda yabancı yatırımcının borsada yatırım yaptığı düşünülecek olursa, asıl kazanımı yabancıların elde ettiği net olarak görülür. Neden yabancı yatırımcılar para kazandı diye tavır almak söz konusu olamaz. Başka bir ülkenin politikasına ve politikacısına güvenerek yaptıkları yatırımın karşılığı olarak kâr etmek en tabi hakları.

Ancak sorun, yabancı yatırımcı sürekli mevcut yatırımını yerli yatırımın üzerinde tutarak ilerlerken, bizim bu karlı alana ne şirketlerimizi ne de yatırımcımızı kanalize edemememiz. Son cari açık rakamlarına bakıldığında altın ithalatının yüksekliği, bankalarda açılan altın hesapları ele alındığında artık insanımızın yatırım mantığını sermaye piyasalarına yönlendirecek tedbirleri, atılımı, açılımı yapmamızın zamanı geldiğini görmeliyiz.

10 yıl önce
İp üzerinde yürümekten vazgeçmek
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle