Merhaba...

Bir aksilik olmadığı sürece, her hafta yenisafak.com.tr''de buluşacağız inşallah.

Oldukça sarsıcı bir darbenin ardından, Mısır''dan başlıyorum yazmaya.

Geçmişe dair, paylaşılacak çok şey var elbet. Hatıralara da yer vermek niyetindeyim. Ancak malum, gündem Ergenekon...

Ben de, darbecilerin tahakkümü altındaki Mısır medyasından biraz Ergenekon esintisi fısıldamak isterim kulaklarınıza.

Operasyonun önemini, yıllardır yurtdışında yaşayan biri olarak en az idrak edenlerdenim belki.

Mısır''da yaşanan darbe sonrası, Türkiye''nin demokratikleşme sürecinde ne gibi sorunları atlattığını, bugün elime aldığım ''el-vatan gazetesiyle'' bir kez daha anladım.

Şöyle diyor 6 Ağustos tarihli el-vatan gazetesi:

"Erdoğan, akıbetinin İhvan''a (Müslüman Kardeşler) benzeme korkusundan, Türk Ordusu''nun bütün komutanlarını temizledi"

Yazı kısaca, ''süreçten'' bahsediyor ve şu paragrafla bitiyor:

''islamcılar, Erdoğan''ın artık orduya hakim olduğunu ve bundan sonra Türkiye''de sivil hükümetlere karşı bir darbe yapılamayacağını düşünüyor. Ordunun ise Erdoğan karşısında zayıf düştüğü ortada."

3 Temmuz''dan çok önce darbe şakşakçılığına başlayan Mısır medyası ve arkasındaki derin güçler, Türkiye''deki demokratikleşme sürecinden pek bir rahatsız anlaşılan.

Bunu tefsir ederken kullandıkları cümlelerde, niyetlerini ve üzüntülerini hiç gizlemiyorlar.

Tarihinde ilk defa geçtiğimiz yıl şeffaf seçimlerin gerçekleştiği ülkede, iş başına gelmiş ilk sivil Cumhurbaşkanını, bir sene sonra darbeyle görevinden uzaklaştırıp, bilinmeyen bir yere hapseden Mısır ordusu ise her geçen gün köşeye sıkışıyor.

Darbe sonrası, döviz rezervleri (Körfez ülkelerinden gelen desteğe rağmen) hızla eriyor. Kronikleşmiş sorunlara, atanmış hükümetin nasıl çözümler üreteceğini kimseler bilmiyor.

Bildiğimiz şeyler de var; yüzlerce insan, ordu-polis ve baltacı gruplar tarafından katledildi. Gazete ve televizyonlar kapatıldı. Binden fazla kişi siyasi nedenlerle tutuklandı. Gazze''ye açılan tüneller yıkıldı. Refah sınır kapısından geçişler sınırlandırıldı. Bu listeyi uzatmak mümkün.

Sokaklarda gördüğümüz askeri araçlar, tanklar, tepemizde gezinen savaş helikopterleri ve uçaklar bile, "Allah kimseye böyle günler yaşatmasın" dememize yetiyor.

Mısır medyası ise korkunç bir sınav veriyor. Tanık olduğumuz olayları, ertesi gün Mısır basınında okuduğumuzda, "bu kadarına pes" demediğimiz bir şey kalmadı gibi.