|
Kriz Senaristlerini bezdiren Türkiye’m…

Okuduğum makalelerin hiçbirinde bir darbe teşebbüsünden iki gün sonra piyasa olağan seyri ile açılmış, işçiler işlerine selametle gidebilmiş, bankalar her isteyene istediği kadar nakit sağlayabilmiş olsun. Teoriyi yine Türkiye bozuyor! Uluslararası güçlere karşı geldiği gibi yazılı bilime de karşı koyuyor memleketim! 15 Temmuz hain darbe girişimi, kur şoku ve bilcümle kredi derecelendirme kuruluşlarının üç vakte kadar batar bu Türkiye tahminlerinin aksine G20 ülkeleri içinde en çok büyüyen ilk üç ekonomi arasına yine girmeyi başardı.

Sanki darbe diye bir şey duymadılar…

Darbe girişiminin olduğu çeyrekteki ekonominin daralmasını bile darbeden bağımsız hale getirmeye çalışıp ekonomi kötü yönetiliyor algısı yaratmak için velveleyle ekonomi niye duraksadı, ne oldu ki? gibi akla izana uymayacak felaket tellallığını yapmaya soyunanlarımız da vardı. Sanki yollarda tanklar yürümemiş, silahlar patlamamış, jetler meclislerini bombalamamış gibiydiler. Gerçi şimdi düşünüyorum da o meclisi kendi meclisleri saymıyorlar mı acaba? Valla benden yorum yok. Siz kendiniz yapın bu seferlik… Gün geldi, sene döndü ardı ardına iki çeyrek yüzde beşin üzerinde büyüdük. Buna ek olarak üçüncü çeyrekte de gelen aylık verilere bakılırsa yine yüzde beşlik bir büyüme yakalayacağımız neredeyse kesin gibi.

Gelelim bu büyümenin açılımına…

Ana başlıklara bakacak olursak; yüzde 9.5 artan ve büyümeye yüzde 2.6 katkı sağlayan yatırımlar, yüzde 10.5 artan ve büyümeye yüzde 2.25 katkı sağlayan ihracat, yüzde 6.3 artan ve büyümeye yüzde 1.28 katkı yapan sanayi üretimidir. Tarımdaki büyüme ortalamanın biraz altında kalmışken üçüncü çeyrekte katkısının fazla olacağı genel kanıdır. İşin güzel tarafı nedir biliyor musunuz? Devlet harcamaları yüzde 4.3 azalıp büyümeyi yüzde 0.62 aşağı çekmesine rağmen bu neticeyi yakalamış olmamızdır. Yani özel sektör büyümeyi kendi ayakları üzerinde durarak gerçekleştirmiştir. Ayrıca ithalatın sadece yüzde 2.3 artmasıyla büyümeyi yüzde -0.57 aşağı çekmesi de diğer kayda değer gelişmedir. Bu rakamlardan yola çıkarsak bunca badireye rağmen, üç tarafı denizlerle dört tarafı terör ve sorunlarla çevrilmeye çalışılan Can’ım ülkemde ekonomi son on beş yıldır yakaladığı ortalama büyüme rayına tekrar oturmuş gözükmekte, ihracat artışı da bunu desteklemekte ve geleceğe dair gayet olumlu sinyaller vermektedir. Hükümetin reel sektör için açıkladığı teşviklerin bu rakamların oluşmasındaki katkısı büyüktür. Reel sektör bu teşvikler ile hem yatırım için gerekli olan finansal imkânlara ulaşmış hem de kendine güvenini kazanmıştır. Malum “devlet yanımızda” algısı piyasalar için büyük önem arz etmektedir.

İhracattaki artış Türkiye’nin tekrar yabancı algısında pozitif bir evrim içine girdiğini göstermektedir. Nitekim Rusya ile olan problemlerin de aşılmış olması bu yılki büyümeyi desteklemiştir. Rusya örneğinden yola çıkarsak bir sorun ilelebet devam etmez, saadet de ömür boyu sürmez dersek yeridir. Zira bugünlerde Almanya ile olan sorunları yine bu çerçevede ele almak gerekir. Bu noktada çözülmez deyip kendimizi çıkmazlara sokmamalı, işleri rayına koymak için gayretimizi ve itidalimizi korumaya dönük çabaya devam etmeliyiz. Almanya’da da seçimler geçecek vaatler yerine gerçekler raflardan inip tedavüle sokulacaktır. O gün yine Türkiye’mize olan ihtiyaçlarını görüp diyalog ortamını sağlayacaklardır
.
Şüpheniz olmasın…

Şüpheniz varsa size şöyle söyleyeyim; bu hafta gelen güzel haberlerden biri de yoğun gündem içerisinde az yer bulan Avusturyalı önemli bir sanayi şirketinin 300 milyon avroluk Kütahya’daki yatırımıdır. Bildiğiniz üzere AB üyesi Avusturya ile son birkaç aydır siyasi çekişme had safhada olmasına rağmen bu yatırım gösteriyor ki iç siyaset ayrı, aklıselim ile ticaret ayrı.

Tablo güzelleşiyor, manzarayı daha güzelleştirecek temel iki unsur faizin gezi parkı olaylarından önceki yüzde 5 seviyelerine getirilmesi ve enflasyonun tek hanelere inmesidir. Evvelden yaptık şimdi yine yapabiliriz. O zaman “carry trade” vardı faiz bir daha oralara düşmez demeyin. Hemen olmaz ancak bozmak kolay yapmak zordur lafzından yola çıkarsak zaman içerisinde özellikle ihracat ve turizm gelirlerindeki artışımızı yine sürdürebilirsek çıkmaz yollara bölünmüş yollar döşeyip o rakamlara varırız.

Derecelendirme kuruluşları izinde mi?

Darbe girişiminin ardından ivedilikle not ve görünümleri aşağı çeken ve 2017 yılı büyüme rakamlarını en olumsuz beklenti rakamları ile destekleyen kredi derecelendirme kuruluşları bu hızlı aksiyonlarını şimdilerde göstermemektedirler. Nedeni bilinmez ama düşürme de aceleci, yanıldıklarını ifadede pek çekingen bu kurumlar söz konusu Türkiye olunca düzeltmeyi de pek ağırdan almaktadırlar. Buradan kendileri yaz izninde mi? diye sormadan geçemiyorum zira ilk iki çeyrek büyüme rakamları açıklanmasına rağmen kendi tahminlerini ısrarla değiştirmiyorlar.

Sözün özü; en azından rakamlar iyiyi gösterirken karamsar olmaya yer vermeyip işin ucundan biz de tutalım deyip yatırımlarımıza devam etmeliyiz. Şüpheniz olmasın ki, eğer ülkemizi el birliği ile yeniden inşaya girişirsek karşımızda kimse duramaz.

Not: Şubat 2017 tarihinde yayınlanan Dünya Bankası Türkiye raporuna göre bu yıl tahmin edilen büyüme yüzde 2.7 idi.

#Kriz
#Almanya
#Türkiye
7 yıl önce
Kriz Senaristlerini bezdiren Türkiye’m…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle