HDP Eşbaşkanı Demirtaş kitleleri sokağa çağırıyor ve sonrasında onlarca vatandaşımız hayatını kaybediyor.
Şehirlerimiz yağmalanıyor.
Tam bir Vandalizm sergileniyor.
HDP sözcüleri kalkıp yetmezmiş gibi Cumhurbaşkanımızı suçluyor.
Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmalardan dolayı yaşanan "duygusal kırılmalar" dolayısıyla bu olayların meydana geldiğini söylüyor.
Müsebbibi oldukları şiddeti, terörü ve vandalizmi meşrulaştırmaya kalkışan bir siyaset dilinin çözüm sürecine hiçbir katkısı olamaz.
Demirtaş "provokasyon" tezi üzerinden doğru bir şey söyledi:
"Bu olaylar çözüm sürecini hedef almaktadır."
Başka ülkelerin ajanlarının bölgede cirit attığı tespiti üzerinden yapılan bu analiz ne kadar doğruysa, bu provokasyonun tetikleyici ve öncü unsurunun PKK/HDP olduğu da bir o kadar doğrudur.
PKK/HDP olaydaki birincil derecedeki rolünü örtbas edemez asla.
Suyu bulanıklaştırırsanız balık avlayanların elini de güçlendirmiş olursunuz.
Karayılan Kandil"den telsizle talimat veriyor:
"Mahalleleri ele geçirin!"
Bunun yol açacağı provokasyonların farkında olmamak mümkün mü?
Hem provokasyona açık bir ortam oluşturacaksınız, hem de kalkıp provokasyondan şikayet edeceksiniz, e pes vallahi!
Yüksekova"da alçakça ve namertçe şehit edilen üç askerimizin hesabını kim verecek?
HDP açıklaması tam bir rezalet…
"Çözüm sürecinde hükümet elini çabuk tutmalı, somut adımları hemen atmalı" türünden açıklamalar bu provokasyon üzerinden siyasal tehdit ve şantaj değilse nedir?
Hem provokasyondan şikayet etmek, hem de provokasyonları bir şantaj unsuruna dönüştürmek tam bir PKK/HDP klasiği işte…
Kobane, tamamen bir bahane…
PKK içinde süreci sabote etmek isteyenlerin dört elle sarıldıkları bir bahane…
Kandil"in içinde birden çok PKK var…
PKK"dan niye bir İran eleştirisi duyulmaz acaba?
Kandil niye insanlık düşmanı Esed rejimine, üstelik yıllar yılı Kürtleri adam yerine koymayan ve onları sürekli bir baskı altında tutan Esed diktatörlüğüne çıkıp tek kelime etmez?
Kobane edebiyatının arkasına sığınanların gerçek yüzleri bize sır değil…
Kobane"de insanlık adına bir savaşım verilmiyor.
Kobane"de insanlık değerleri adına savaşım verildiğini söyleyenler yalan söylüyorlar.
Halep, Hama, Humus, Idlip, Rakka ve Bayırbucak"ta şehirler düşürülüp insanlar hunharca katledilirken bugün Suruç"a akın eden o sanatçılar ve çakma liberaller niye çıt çıkarmıyorlardı?
PKK"nın Kobane hassasiyeti Kürtlük temelli bir hassasiyet olmadığı gibi, "Diren Kobane!" edebiyatı yapanların duyarlılıkları da Kürtlük temelli değildir.
PKK Kobane"de insanlık düşmanı diktatör Esed tarafından kendisine sunulan iktidar alanını korumak için savaşıyor. PKK/PYD güzellemesi yapanlar da Kandil"in silahlarının AK Parti hükümetine dönmesini yürekten diledikleri için meydanlara dökülüyorlar. Onların amaçları: Sandıktan düşüremedikleri/düşüremeyecekleri AK Parti hükümetini Kandil"in silahları üzerinden düşürmektir. Benim, "Kobane bahaneli gezi kalkışması" dememin sebebi de budur işte…
***
HDP"nin İmralı vekillerinden birinin, AK Parti hükümetini devirmek için bazı güç odaklarının harekete geçirildiğine dair sözleri elbette anlamlıdır.
Doğru ama geç bir itiraf.
Bunu bilmeniz için İmralı"ya gitmeniz gerekiyorsa oradan hiç ayrılmayın derim.
O vekilin gezi sürecinde başrol kapmak için sergilediği tavır, gene İmralı sakini tarafından geri püskürtülmeseydi PKK"lı Kürtler gezinin tetikçileri olarak sahaya sürülmüş olacaktı.
Görünen o ki "gezici zihniyet" HDP"de ipleri elinde tutuyor.
"Gezi vicdanı ile Kobane vicdanını birleştirmek lazım!" diyen Türk Baas Partisi CHP ile aynı hassasiyeti paylaşan bir damar HDP"de egemen durumda.
İmralı"nın "Gezi provakasyonu"na dair uyarısına rağmen HDP"yi CHP"nin yedeğine düşürmek isteyen zihniyet işbaşında bulunuyor.
Sol maskeli bu Baasçı zihniyet Kobane üzerinden çözüm sürecini sabote etmek için elinden geleni ardına koymuyor.
Çözüm sürecini sabote etmek için pusuda bekleyenlerin değirmenine su taşıyan tüm açıklamalar bu kesimden geliyor.
İmralı"da süren müzakerelerin önemi biliniyorken durup dururken Öcalan"dan "Başmüzakereci" diye söz edilmesinin amacı bellidir.
"Sekreterya" bahsinin çözüm sürecinin enfeksiyona açık olduğu bir ortamda tek taraflı ve yanlış bir dile gündemleştirilmesi manidardır.
"Kandil"den bir temsilcinin de sekreteryaya dahil edilebileceği" yollu açıklamalar, süreci sabote etmekten öte bir anlam taşımaz.
HDP"nin İmralı heyetinden bazı isimler ne siyasi duyarlılığı önemsiyorlar, ne de çözüm sürecinde oluşacak yanlış algıların sürece vereceği zararı hesaba katıyorlar.
Belki de bazıları bilerek yanlış bir algı oluşturarak süreç karşıtı çevrelerin elini güçlendirmeye çalışıyorlar.
Öcalan"ın da görmesi gereken gerçeklik şudur:
Çözüm süreci bizzat HDP"nin İmralı heyetindeki birileri tarafından çok kurnaz bir siyasetle boşa çıkartılmak isteniyor.
"Öcalan"dan çok Öcalancılık" görüntüsü altında yapılıyor bu.
***
Kandil"in ideolojik hassasiyeti, Kürtlük hassasiyetinin önündedir.
PYD lideri Salih Müslim"in Kobane"ye Türkiye"nin ricasıyla yardıma gelecek olan Özgür Suriye Ordusu unsurlarının "dinci" değil "laik ve demokrat" olması gerektiğine yönelik açıklamaları Kobane hassasiyetinin gerçekte neye tekabül ettiğini de göstermektedir.
Çözüm sürecinin PKK"ya ne Suriye"de, ne de Türkiye"de bir iktidar alanı sağlamayı amaçlamadığını söylemeye bile gerek yok.
Çözüm süreci, PKK"nın tehdit, şantaj ve terör siyaseti gölgesinde yürümez.
Unutulmaması gereken gerçeklik şudur: Kamu düzeni ve güvenliği, çözüm sürecinin olmazsa olmaz şartıdır.
Çözüm sürecinde PKK/HDP samimi ise şayet, siyasetini ve dilini yeniden kurmalıdır.
