|
Bu yılki tatil projesi nasıl yattı?

Her sene, yakın arkadaşlarla aynı şeyi konuşuruz. Çıkalım gidelim bir yerlere, birlikte tatil yapalım... Nedense, bir türlü kısmet olmaz, yapamayız.

Bu sefer işi ciddiye aldık. Tatil denen nane, herkesin ihtiyacı mı? İhtiyacı!..

Üç gün fazla, beş gün noksan herkes işine gücüne ara verip bir yerlere gitmiyor mu? Gidiyor!..

O halde senelerden beri konuşup da yapamadığımızı bu sene gerçekleştirelim dedik ve kimler gelebilir diye not almaya başladık.

Biraz da renklendirmek için orijinallikler kattığımız için fikir arkadaşların hoşuna gitti, kabul gördü. Herkesin gittiği yörelere değil, sakin bir ormanlık alana gidecektik. Ya çadır kiralayıp kamp şeklinde bir yere yerleşecek, ya da mevcut kamplardan birine yerleşecektik. Bolu, Bursa, Balıkesir yahut Bilecik civarında ormanlık bir alan seçmeyi düşünüyorduk.

Arkadaşların çoğunluğu yazar çizer takımından. Gazeteci, şair, avukat, öğretmen, muhasebeci, bankacı, tüccar... Hatta ayıptır söylemesi aramızda "asker" olan da vardı.

Hepimizin ortak noktası okur-yazarlık olmasına rağmen, arkadaşların her birinin farklı birikimleri, farklı ilgileri vardı.

Kimisi Rusya''da uzun süre kalmış, kimisi Fransa''yı, kimisi İran''ı yakından tanıyor. Tatil veya tahsil için İtalya''yı, Almanya''yı, umre ve hac için Suudi Arabistan''ı, görenler var. İngiliz edebiyatı üzerine tahsil yapan, uzay araştırmalarına meraklı olan, Türkiye içinde ve dışındaki cemaatler üzerine çalışmaları bulunan, otomobil sektörünü yakından tanıyan, mizah kültürü üzerine çalışan, internete, sosyolojiye, psikolojiye kafayı takan, savunma ve dış politikada söz sahibi olan, Bosna''yı, Kosova''yı, Çeçenistan''ı avucunun içi gibi bilen, "İsrail" deyince üç gün aralıksız konuşabilecek olan,...

Velhasıl her bir arkadaşın farklı birikimlere sahip olmasını değerlendirmek için, herkesin kamp süresince bir defa olmak üzere diğer arkadaşları bilgilendirmesi, tecrübelerini aktarması ve bunun için de kısa bir hazırlık yapması gerektiğine karar verdik.

Gel gelelim, kazın ayağı dışarıdan göründüğü gibi değildi. Davulun sesi uzaktan hoş geliyordu. Evdeki hesap çarşıya uymuyordu. Hatta, ak akçe kara gün içindi.

Biz tatil-kamp planları üzerinde kafa patlatırken, "pat pat" diye sesleri duyanlardan birkaçı, "Yahu siz ne yapıyorsunuz, delirdiniz mi?" diye bizi uyarmaz mı?

Bu uyarı, bizde şok etkisi yaptı. "Ne oldu ki?.." demeye kalmadı, hayatını hesap-kitap üzerine kuran, planlı yaşamayı ve daima tedbirli olmayı düstur edinmiş arkadaşlardan birisi, "Daha ne olsun yahu!.." diye söze başladı.

- Görmüyor musunuz, en ufak bir kıpırtının bile yanlış anlaşılabildiği bir memlekette yaşıyoruz. Siz bu kampı yapacak olsanız, daha üç gün geçmeden hepinizi apar topar götürürler ve büyük bir çeteyi çökerttik naraları arasında basına malzeme olursunuz, maazallah hem Reha Muhtar''a hem de Ali Kırca''ya çokomelli ekmek ikram etmiş sayılırsınız.

''Efenim esas maksadınız neydi?.. Devleti ele geçirmek için mi kurmuştunuz bu örgütü?.. Kamptaki o bıçaklar, sadece meyve doğramak için miydi?.. Bu kamp fikri kimindi efenim?.. Gerçekten çetenin elebaşı siz değil misiniz efenim?.. Yakalanmasaydınız, kaç günde ele geçirmeyi düşünüyordunuz?.. Devlet başkanı olmayı düşünen hanginizdi efeniiim?..''

Kendinizi düşünmüyorsanız, çoluk çocuğunuzu düşünün. Gelin, vazgeçin bu işten.

Bir başkası da üşenmemiş, hukuk fakültesinden bir profesöre danışmış. Tatil projesini anlatmış. Profesör, "10 yıldan başlar, 25 yıla kadar çıkar" demiş. Duyanların dudağı uçukladı. Hayretle "Way anasını!" diyenler bile oldu.

Hesap yapan biri, "Ulan şimdi girsek, en az 2009 yılında çıkarız ki, canımıza okunmuş olur. Üstelik 2000''lere hapiste girmek bana hiç iyi gelmez" dedi. Bu gerçekçi yaklaşım, hepimizi (neredeyse hepimizi) bu sevdadan vazgeçirtti.

Özetle tatil projesi yattı. Herkes tecrübelerini bir başka şekilde aktaracak diğerlerine. Şimdi bütün arkadaşlar, planlanan tarihte farklı farklı yerlerde olduğunu ispatlama çabasına girdi, ne olur ne olmaz diyerek.

Yine de birkaçı, inatla "Bizi kimse yolumuzdan çeviremez, baskılar bizi yıldıramaz, kafamıza koyduğumuzu yaparız" gibisinden gereksiz bir cesaret örneği sergileyerek, dar kapsamlı tatil projesini gerçekleştirmeye niyetli gibi görünüyor.

Mumcu''nun "izm" takıntısı

Bütün "izm"lerle yakından ilgilendi.

Faşizmi de, komünizmi de uzun süre inceledi. Oportinizmden sadizme kadar ne varsa hepsini araştırdı...

Sonunda gitti TURİZM Bakanı oldu.

İlahi Erkan Mumcu!..

Bir bildiğin vardır senin, mutlaka!..

Şikayete bak, hizaya gel!

İki İETT şoförü konuşuyordu. Biri, diğerine yarın hangi hatta çalışacağını sordu.

"35" dedi, "Kocamustafapaşa. Ya sen?.." Öteki de numarasını ve semtini söyledi ama burada belirtmeyelim. Zengin bir muhit. Şoförün deyişiyle, "sosyete semti".

Sosyete semtine gitmek istemiyordu. "Değişelim istersen" dedi.

Öbür şoför kabul etmedi.

- Niye kabul etmiyorsun?

- Olmaz arkadaş! Bazı kadınlar otobüse köpeğiyle binmek istiyor. Almayınca da şikayet ediyorlar. Hem de "Bu adam bana sarkıntılık etti" diye...

25 yıl önce
Bu yılki tatil projesi nasıl yattı?
Virüs adam olmamıza katkı sağlayabilir mi?
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!