|
“Ciddiyetsiz bir devlet” denilince akla ilk neresi gelir?

ABD, epey zamandan beri devlet ciddiyetinden uzak.

Dünyanın en büyük gücü olarak kabul edilen ve bu konumu bir süre daha devam ettirecek gibi görünen ABD için “ciddiyetsiz bir devlet” ifadesini kullanmak istemezdik ama ne yapalım?



Başkan herhangi bir konuda açıklama yapıyor, ertesi gün veya birkaç saat sonra Pentagon’dan bir yetkili tam zıddı konuşuyor.

Aradan bir süre daha geçince başka bir devlet yetkilisi tamamen farklı yaklaşım sergiliyor.

Dışişleri Bakanlığı ayrı, Savunma Bakanlığı ayrı tellerden çalıyorlar.

Bunlardan bir orkestra kurulsa, herkes kulaklarını kapatır veya oradan kaçar.

Aynı bakanlık içinden bile çok değişik açıklamalar gelebiliyor.

Bakanın kendisi, yardımcısı, danışmanı, danışmanının yardımcısı, sözcüsü, gözcüsü her biri başka türlü konuşuyor.

Bir bakanlık bünyesinde görüş birliğine varılsa bile Temsilciler Meclisi’nden başka, Senato’sundan başka seslerin çıktığını görüyoruz.

Böyle bir hâlde, ciddiyetten, tutarlılıktan söz edilebilir mi?

KIYTIRIKTAN KARARLAR, TEĞET BİLE GEÇMEZ

AB’nin durumu ne kadar farklı?

Türkiye söz konusu olduğunda, pek fark yok.

Yüz yüze ikili görüşmelerde hepsi makul, arkalarını dönüp gittiklerinde aynı tas aynı hamam.

Doğu Akdeniz’deki araştırma gemilerimiz aşırı rahatsız etti hepsini.

Toplanıp Türkiye’ye yaptırım kararı aldılar.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yerinde bir tepki verdi AB’ye.

“Ciddiye almıyoruz” dedi.

“Kıytırıktan kararlar” olduğunu açıkladı.

Doğrusu budur.

AB’nin Türkiye hakkında aldığı yaptırım kararları, teğet bile geçmez.

Tam da 15 Temmuz günü aldılar o kıytırık kararları.

Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan’ın gönlünü hoş tutmaktan öte bir tavır bu.

Biz de karşımızdaki bu büyük hazımsızlık örneğinden sonra, Akdeniz’e dördüncü gemimiz Oruç Reis’i de gönderme kararı aldık.

Haydi bakalım, el mi yaman, bey mi yaman?

ASIL YAPTIRIM BU MU?

Doğu Akdeniz’de araştırmalar sürerken…

S-400’ler gelirken…

F-35’ler tartışılırken…

ABD köpürür, AB küplere binerken…

Kuzey Irak yönetimiyle ilişkiler en iyi seviyede yürürken…

Bütün saldırılara rağmen PKK son nefesine yaklaşırken…

Kandil’deki teröristler zora girmişken…

Türkiye terör örgütlerine pençe üstüne pençe atarken…

15 Temmuz davaları peş peşe sonuçlanırken…

Her türlü melanete rağmen ekonomi güçlenirken…

15 Temmuz’un üçüncü yılında millet daha bir kenetlenirken…

Reis, büyük kalabalık karşısındaki konuşmasının sonunda, arkasında heykel gibi dikilen yiğitlerin ellerini tek tek tutup ilerlerken ve o sırada son derece duygulanırken…

AB’nin ve ABD’nin yaptırımlarının vız gelip tırıs gideceğini düşünürken…

Erbil’de diplomatlarımıza lokantada saldırılıyor ve biri şehit düşüyor.

*

Nedir?

Yoksa asıl yaptırım bu mudur?

Yeniden mi başlıyor Türk diplomatlara saldırılar?

Asala biterken PKK başlamıştı.

Şimdi, PKK son günlerine yaklaşırken diğeri yeniden mi çıkıyor?

Batı kültüründe mezardan çıkanlar, hortlaklar pek revaçtadır.

Biz pek itibar etmesek de onlar bayılır böyle hikâyelere.

Eğer öyleyse, biz de ona göre davranırız. Davranmalıyız.

#ABD
#AB
#S-400
#F-35
#Doğu Akdeniz
5 yıl önce
“Ciddiyetsiz bir devlet” denilince akla ilk neresi gelir?
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu