Böyle söylüyor Kemal Emmi.

Edilmeliymiş.

Yok, muş... Hayır, naş...

İtiraz edilmeyen bir konuda, YSK’nın karar vermeyeceğini, veremeyeceğini, buna hakkı ve yetkisi olmadığını Kemal Bey bilmiyor mudur?

Ne fark eder? Bilse de bilmese de bunun bir önemi yok.

Asıl mesele, sözünü dinleyen kitlelerde bir soru işareti uyandırmak.

Kafa karıştırıp haklı görünmek.

O anlayış çerçevesinde, haklı görünmek, haklı olmaktan daha önemli.

Algıya oynamak dedikleri bu işte.

Sesini incelterek, iki gram mağdur tozu, üç santim düşünen adam pozu katarak soruyor:

“Bir sandığa dört zarf atıldı, içlerinden sadece biriyle ilgili karar veriliyor. Böyle şey olur mu değerli arkadaşlar?”

*

O ses tonunu iyi biliriz.

Yakından tanıyanlar daha iyi bilir.

Ne zaman bir hinlik düşünse, kibar adam kostümüyle karşımıza çıkıverir.

Anlamaya çalışıyormuş gibi soruyor yine.

Böyle bir şey mümkün mü değerli, e-a-u, arkadaşlar?

Aynı tavır Baykal’da da vardı.

O da kısardı sesini. Torununa masal anlatır gibi yumuşatır, tane tane konuşur, el kol hareketleriyle sözünü desteklerdi.

Baykal takıldığı zaman daha çok “ııııı, eee, ııııı” der uzatırdı, Kemal Bey kesik kesik takılıyor.

Herkesin yoğurt yiyişi başka.

*

YSK, evvelce seçim sonuçlarını ilan etmiş.

Her il ve ilçede alınan sonuçlar ortada duruyor.

Bazı yerlerde itirazlar olmuş.

Bu durumda sadece o yerlerle ilgili inceleme yapılacak ve bir karara bağlanacak.

İstanbul’daki büyükşehir belediye seçimiyle ilgili iptal ve yenileme kararı alınırken, diğer ilçeler ve muhtarlık seçimiyle ilgili herhangi bir karar vermemesini eleştirmek, ayıptır.

Ayıptan daha fazlasıdır.

*

Eğer bütün ilçelerde itiraz yapılsaydı, ona göre incelenir, ona göre karar verilirdi.

İtiraz edilmeyen bir yer hakkında öyle bir açıklama yapılsaydı, o zaman Van’daki seçim, Kayseri’deki seçim niye geçerli diyebilirdi Kemal Bey.

Ülkedeki bütün sandıkların neden geçersiz sayılmadığını sorardı.

Sulandırmanın sonu gelmez.

*

Tutanaklarda sadece büyükşehir başkanlığı üzerine çalışılmış.

Sadece onunla ilgili belgelerdeki kayıtlar değiştirilmiş.

Satır kaydırmalar sadece orada yapılmış.

Bu durumda, bir zarf içinde yer alıyordu gerekçesiyle “diğer üçünü de iptal etmeliydi” şeklinde beklentiye girmek, ayıptan fazlası demiştik ya…

Aslında, ondan da fazlası olsa gerek.

Miktarını neyle ölçeriz, belli değil.

Ölçü birimi de yok ki ayıp denen şeyin.

*

Kemal Bey, bu kadar saf mı hakikaten?

Yoksa milleti mi saf zannediyor?

*

Maç sırasında gollerden biri için VAR incelemesi neticesinde ofsayt kararı verilince, diğer goller de iptal edilmeli mi?

Kemal Bey’e sorsak, evet diyebilir.

Çünkü maçın tamamı aynı saha içinde oynandı.

Gollerin hepsi aynı takımlar arasında gerçekleşti.

O halde bir düdükle bütün goller iptal edilmeli.

Takımlardan biri üç gol kazanmış, diğeri bir gol.

Son atılanın iptal edilmesiyle diğer goller de geçersizlik kazanacak ve maç başladığı noktaya dönecek:

Sıfıra sıfır, elde var sıfır.

*

Benzer bir örneği ticaret alanında da vermek mümkün de ne lüzumu var.

Onu da Kayserili versin.