Kayış gibi yanmış hepsi de... Sanki, küçümseyen nazarlarla geçiyorlar biz yanmamışların yanından. Geçkin kadınlar, yağız delikanlılar, hayatın baharında olduğunu inkar çabasındaymış gibi gözüken genç kızlar...
Güneş gözlüklerini bir yukarı kaldırıp bir indirerek, afrayla-tafrayla süzüyorlar etrafı. Varlıklı olmanın raconu bu olsa gerek diyeceğim ama, gayet mütevazı olan tanıdıklarım var.
Ondört-onbeş yaşında bir kız, az ilerideki annesine sesleniyor:
- Anniii...
Allah Allah... Tanrı Tanrı... Yahut Manitu Manitu...
Hayretimi hangi türlü söylesem!..
Annesine "Anniii" diye seslenen bu zengin kızcıklar, acaba babalarına ne şekilde hitap ediyor? "Babiii.." olabilir mi?
*
İngiliz hocasından İngiliz gibi, Fransız hocasından Fransız gibi konuşmayı öğrenmiş ufaklık; onun için dilinin ucuyla konuşuyor. Ne yapsın, bir overlokçu kız gibi konuşacak değil ya!..
"İyi ama bunun hiç Türkçe hocası olmadı mı?" diyebilirsiniz.
Olmuştur mutlaka. Ama Türkçe hocasından Türk gibi konuşmayı öğrenememiş demek ki. Ayrıca, hocasının öğretme niyeti var mıydı, onu da bilemeyiz.
Emeklilik yaşının yükseltilmesi söz konusu olunca, bazı işverenler bu durumu kendileri için bir avantaj olarak kullanmaya çalışıyormuş duyduğumuza göre.
- Nasıl olsa emeklilik yaşı yükseltildi evladım, sigorta yapsak ne olur, yaptırmasak ne olur? Bakalım o kadar yaşayacak mısın?
*
Bazı memurlar da "Ben bu işe o kadar sene tahammül edemem, kısa yoldan bir iş kurup ayrılmam lazım" diye düşünmekte. Geçenlerde böyle düşünen birine sordum ne yapacaksın diye...
- Köftecilik yapsam çok daha rahat ederim dedi.
- Nerede yapacaksın, kolay mı bir dükkan açmak?
- Dükkan şart mı abi. Bir eski vosvos minibüs uydursam yeter.
Genç memur haklı galiba. Ayrıca dikkat ederseniz, Boğaz''ın iki yakasında da hareket kabiliyeti olmayan vosvos minibüsler köfteci dükkanı olarak hizmet veriyor.
- Bugünlerde kitap okuyor musun Çekirge?
- Okuyorum Hocam.
- Ne okuyorsun.
- Valla Hocam, kitabın ismi aklımda değil ama, yazarını hatırlıyorum.
- Kim?
- Halikarnas Tavukçusu muydu neydi!..
Genel müdürü kimdir, yönetim kurulunda kimler vardır, hiç bilmem.
En büyük hissedarı, sahibinin kim olduğu umurumda bile değildir...
Mevduata bir yılda yüzde kaç ekliyorlar, orasına da aklım ermez...
Ama yine de "ismi yeter" diye düşündüğüm bir banka var:
Osmanlı Bankası.
Çocuklar sokakta top oynarken, içlerinden biri patlayan plastik topun içine taş doldurmuş. "Hiç dokunmayın" demiş diğerlerine, "bakalım oltaya kim takılacak!.."
Az sonra bir delikanlı yoldan geçerken, ona seslenmişler:
- Abi, bir şut çeker misin?
Birisi kaleye geçmiş, diğerleri seyre dalmış.
Delikanlı, omuz hareketlerini değiştirerek gerilmiş, gerilmiş ve topa kuvvetlice vurmuş.
Vurur vurmaz da "Yandım anam..." diye bağırmaya başlamış. O kalkana kadar, ufaklıkların her biri bir tarafa kaçmış.
