Umumi kütüphaneler, resmî ziyafetler kadar pahalıya malolsa idi hükümetimizin daha çok iltifatına mazhar olurdu şüphesiz. Kitaplar bileziklerin onda biri kadar etse, beyefendilerimizle hanımefendilerimiz arada bir okumak hevesine kapılırdı belki. Birçokları kitabı ucuz olduğu için almaz. Düşünmez ki kitabın tek değeri okunmasındadır. Bir değil, birçok defalar okunmasında, çizilmesinde, tanınmasında. Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu. Bizi helâk eden ne ahlâksızlık, ne bencillik, ne kafamızın ağır işlemesi. Bir öğrenci kayıtsızlığı içindeyiz. Hoca tanımadığımız için yardım görmemize imkan yok.

"Bir Türk dünyaya bedeldir" sözünü ilk duyduğum zaman, çok gururlanmıştım. "Vay be, biz neymişiz" diye düşündüğümü şöyle böyle hatırlıyorum. Gerçekten de biz yaman adamlardık. Karnemizdeki bütün notlar "pekiyi" idi. Cumhuriyeti atalarımız kurmuş ve bize emanet etmişlerdi. Biz de o cumhuriyeti yaşatacak ve koruyacaktık. Herşey çok iyi gidecekti de, şu develüasyon ve develüping işleri olmasa...

Almanya''dan uzak akrabalarımız yaz tatiline geldiklerinde bize de uğramışlardı. Babamın amcasının torunu ile aynı yaşlardaydık. Hüsnü, "Burada para bozduracak bir yer var mı?" diye sordu. Aklıma köşedeki bakkal geldi. "Var" deyip götürdüm. Hüsnü güldü. Çünkü o zamanlar döviz serbestliği yoktu ve bakkalda çakkalda yabancı para bulunması yasaktı. Döviz bozdurmak için bir banka gerekiyordu. Bankaya gittik. Hüsnü elindeki parayı uzattı. Bir yazı çizi işine girişti memurlar. Daktilolar takırdadı. Babasının adını sordular, biraz beklettiler ve sonra bir tomar para verdiler Hüsnü''nün eline. Şaşırdım kaldım. Hayretimi farkettiği için "Ne oldu?" diye sordu. Ne olacak, o güne kadar hiç yabancı para görmemiştim ve yabancı paraların bir tanesinin o kadar çok Türk parası ettiğini bilmiyordum. Bilgiç bir edayla "Eee..." dedi Hüsnü, "Böyle işte... Bir döçemark, beşbuçuk törkiş lira!.."

Hayretim iki katına çıktı.

- Nee? Birbuçuk iki de değil, tam beşbuçuk katı ha?

- Elbette, ne sandın?..

Alman parasının daha değerli oluşu gururuma dokunmuştu. Ve bundan Almanya''da yaşayan ilkokul çağındaki Hüsnü, kendine pay çıkarıyordu. Onun Türklüğünden şüphe ettim etmesine de, kendimi de şöyle bir yoklamak gerektiğini hissettim.

Sonrası malum. Arttıkça arttı markın değeri. Düştükçe düştü Törkiş lira.

Artık alıştık. Şu günlerde bir Alman Markı 216 bin lira. Bir Amerikan Doları 400 bin lirayı geçti.

Terazi kefesinin birine sadece bir Amerikan vatandaşı koyacaksın, denkliği sağlamak istiyorsan öbür kefeye tam 400 bin tane Türk vatandaşı. Dört değil, dörtyüz değil, tamı tamına dört yüz bin... Haydi bakalım, gel çık içinden... Eğer gerçekten bir Türk dünyaya bedel olsaydı böyle mi olurdu?

Demirel, konuşmalarında "Bu seçimde istikrar çıkmadıysa, bir dahaki seçimde çıkar" diyor. Cumhurbaşkanı neden yeni bir seçimi gündeme getiriyor olabilir?.. Ayrıca her seçimden istikrar çıkacak diye bir kaide yok ki!..

CHP''nin bol adaylı 9. Kongresi yapıldı. Genel başkanlığı Altan Öymen kazandı. Kongrede gördük ki CHP''de çok iyi kaleciler var... Altan Öymen ve şürekasına atılan çakmak ve pet şişeleri çok iyi tuttular.

İddia ediyor Kargamız: Türkiye''nin kaleci problemini CHP''liler çözer.

"Adamların ne kadar sportmen oldukları, her kongrede yaptıkları sportif faaliyetlerden belli olmuyor mu?" diye ekliyor.

Dinleyen kulak, konuşan ağızdan üstündür.

- Ensar Vakfı''nın Cuma Toplantıları''ndan birinde konuşmuş olmam, neyi değiştirir ki?..