Canım Türkiyem, gariplikler diyarı. Olmayacak işlerin peşinde koşulur, acaip yarışmalar yapılır.

İşte size ciddi ciddi yapılan iki yarışma örneği: "Körler arası tıraş" yarışması ve "en güzel buzağı" yarışması...

Bunlara bakarak başka neler yapılabilir diye düşünen arkadaşlarımız, bize uzun bir liste göndermişler. İlginç yarışmalar var aralarında. Bir kısmına göz atalım bakalım...

- Yoğurdu üfleyerek yeme yarışması

- Sağırlar arası kulaktan kulağa oynama yarışması

- Fiyat sorup hiçbir şey almama yarışması

- "Nasılsın?" diye sorma yarışması

- Armudun sapı, üzümün çöpü üzerine fikir geliştirme yarışması

- Maaş kuyruğunda son nefesi verme yarışması

- Kekemeler arasında karga kalkar, dal sarkar yarışması

- En çarpıcı "hadi yaa..." deme yarışması

- Türkiye laiktir, laik kalacak slogan yarışması

- Saçmalayan siyasilere tahammül etme yarışması

- Keller arasında tarak satma yarışması

- Vatandaşın gözünün içine baka baka yalan söyleme yarışması

- On yılda her savaştan açık alınla çıkma yarışması

- Her türlü saçmalığa tahammül etme yarışması

Bilmem hatırlayan var mı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde "yolsuzluk" sebebiyle düşürülen ilk hükümet ANASOL-D hükümetiydi. O hükümette ANAP lideri Mesut Yılmaz Başbakan, DSP lideri Bülent Ecevit de Başbakan Yardımcısı idi.

Mesut Yılmaz şimdi de SOL-MİL-A hükümetinin ortağı... Bülent Ecevit de Başbakan oluyor.

Peki, madem "al takke ver külah" ilişkisiyle birşey değişmeyecek ve "alavere dalavere" yöntemiyle yine aynı adamlar karşımıza çıkacaktı, niye düşürüldü bu adamlar iktidardan?

Söz konusu yolsuzluklar ne oldu? Yoksa bize yol, su, elektrik ve köprü olarak geri mi dönecek?

Sevgili ağabeyimiz Osman Akkuşak''a geçirdiği ameliyattan dolayı geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Kendisini, yakın zamanda tekrar aramızda görmek istiyoruz.

- Artık yeni bir hükümet kurduğumuza göre, olaylara farklı bir gözlükle bakmak gerekir.

Olay Konya''da geçer. Acil servise burun kanaması yüzünden bir hasta getirilir. Doktor, hastanın tansiyonunun yüksek olduğunu belirler. Kanamanın tansiyonu düşüreceğini düşünerek, müdahele etmez ve hastanın eline bir kap verir.

Hastanın burnu kanar da kanar. Kap taşmak üzereyken hasta yakınları telaşlanır. Aceleyle doktorun yanına gelerek, biraz da sitemle burnun çok kanadığından şikayet ederler.

Doktor deli dolu biridir. Hasta yakınlarına hem kızar, hem de yatıştırmak ister.

Ancak yatıştırmak için kullandığı yöntem çok ilginçtir... Kendi burnuna bir yumruk vurur doktor... Faşır faşır burnu kanamaya başlar...

Hasta yakınlarının şaşkın bakışları karşısında şöyle söyler doktor:

- Ne var bunda?.. Bak işte benimki de kanıyor!..