|
İsmi nedir bunun?

Kimisi "e-mail" diyor, bilgisayarda internet ağıyla gönderilen elektronik mektubun adına. Yabancı dil karşısında Türkçe''nin zayıflamasını içine sindiremeyenler, "e-mail"den hoşlanmadıkları için "e-posta" demeyi tercih ediyor. "e-mail" yazıp, "imeyil" diye okunmasına kızan ve hatta "e-posta"nın başındaki "e" harfine bile posta koymaya niyetlenenler uzun uzun "elektronik posta" ya da "elektronik mektup" diyor. Uzunluktan hoşlanmayanlarsa kısaca "el-mek" demeyi münasip buluyor; kimisi de bu karışıklığa bakıp ne diyeceklerini şaşırdığından yahut "Bunun ne olduğu zaten belli" düşüncesine sahip olduğundan, hiçbir şey dememeyi...

Taşıtların dünyası

Sabahın erken saatinde tıka basa doldurulmuş belediye otobüsünü kullanan şoför, "Pasonuzu gösterin... ilerleyin..." uyarıları yapmaktan ve hep aynı hattı gidip gelmekten sıkıldığında, otobüsü yolcularıyla birlikte, canının çektiği yöne doğru götürmek istemez mi hiç?.. Mesela, en son üç yıl önceki Kurban Bayramı''nda gittiği memleketine doğru... Veya bizzat otobüsün canı çekmez mi uzaklara gitmeyi?..

Yokuşu, ağır yükünden dolayı yavaş yavaş ve büyük bir gürültüyle çıkan kamyon, kara dumanlar savururken, zorlanan motorun pistonları, nasıl bir psikoloji içindedir?

Hangi yöne gideceğini şaşırır mı, bir tereddüt yaşar mı trenler, makas ayrımına geldiklerinde?

Bir kuruyük gemisi, yıllarca azgın dalgalarla boğuşmaktan yorgun düştüğünde, ambarındaki ufak bir deliği kapatmak için, talcid yahut ranitap kullanmayı aklına getirir mi?

İnsanlara hizmet etmekle övünen bir balıkçı teknesi, günün birinde sahibinin şeytana uyup silah ve uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığını farkedince, kendisini "kirletilmiş" sayar mı?

Kum, çakıl, tuğla ve harç taşımak ve zaman zaman da ufak çocukları bahçe içinde dolaştırmak için kullanılan tek tekerlekli bir el arabası, yanından hızla geçmekte olan arabalara bakıp bakıp, "Benim de bir motorum olsaydı" özentisine kapılmaz mı?

Bir tramvay, patnografsız, katenersiz ve hatta vatmansız özgürce yol almayı; bir metro, hazır yer altına dalmışken, mağmaya doğru sırf merak uğruna ilerlemeyi geçirmez mi içinden?

Bir yolcu uçağı, kuşlara duyduğu hayranlığı dışa vurup kanatlarını çırparak uçmak; bir savaş uçağı da yaptığı işten utanç duyarak bomba yerine çiçek götüremediği için intiharı tercih etmek ve taşıdığı bombaları havadayken kendi içinde patlatmak arzusunu duymaz mı? Duyar elbette... Duyar da kör olası talih, onlara bu hakkı tanımamıştır ki!..

Edebiyat kaç para?

"Yüzyüze olduğumuz ekonomik, sosyal ve kültürel sorunların üstesinden gelmede edebiyat nasıl bir işlev yüklenebilir?" şeklindeki bir soruya, belki de sık sık muhatap oluyoruz. Genelde edebiyatı küçümseyenlerin, edebiyatı önemseyenlere karşı aba altından gösterdikleri sopaya benzerse de böylesi bir soru, toplumsal düzenin bozukluklarına karşı protestolarını yükseltmek isteyenlerin hemen dikkatini çeker. Toplumsal düzenin bozuklukları, insan fıtratında sapmalara yol açarak insanları çağlarının gerçekliğinden uzaklaştırır. İşte edebiyat, bu sapmanın kavşak noktasında insana olgunluk yolunu gösteren önemli bir levha olarak karşımıza çıkar. Ömür tarlasında görülen izlerden bir iz... İnsanın elindeki dış alem, iç alem büyüteci...

Arif Dülger, Sözün Ateşi, Esra Yayınları.

25 yıl önce
İsmi nedir bunun?
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!