|
Karga endişeli

İstanbul Büyükşehir Belediyesi''ne bağlı şirketlere ve belediyeyle iş yapan firmalara yönelik kanunsuz baskın ve yargısız infazın ardından Karga''dan mektup geldi. Soruyor:

- Zamanın birinde sudan bir sebeple belediye binasına gitmiştim. Acaba ben de tutuklanır mıyım?

- Evimde Albayraklar Şirketi''nin takvimi var. Eniştemin dayısının ağabeyi Belbim''de çalışıyor. Hepimizi tutuklanma ihtimali nedir?

- İşe giderken Büyükşehir Belediyesi''nin önünden geçiyorum. Tutuklanır mıyım?

- Her ne kadar Albayraklar''ı direkt hatırlatmasa da severek giydiğim al bir kazağım, Cumhuriyet bayramlarında balkonuma astığım al bir bayrağım var. Bu sebeplerle tutuklanır mıyım?

- Hakan Albayrak''la ahbaplığım var. Yeni Şafak''ta yazılarım çıkıyor ve Akbil kullanıyorum. En azından gözaltına alınırım herhalde.

Çirkinleşiyorsunuz Bay Ecevit!

Sevsinler bunların inançlara saygılı laiklik anlayışını!.. Hatta o kadar çok sevsinler ki...

Seçim öncesi meydan meydan dolaşırken, özgürlük timsali güvercinleri uçurarak halktan oy isteyen DSP lideri, propaganda çalışmaları boyunca hoşgörülü bir tavır sergiliyordu. Başı açık olandan da kapalı olandan da partisine oy vermelerini bekliyordu. Çünkü o dürüsttü ve inançlara saygılı bir laiklik anlayışına sahipti.

Meclis''in ilk oturumunda ise bambaşka bir Ecevit vardı. İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı''nın başörtüsüne tepki gösterirken, ılımlı, inançlara saygılı Ecevit gitmiş, yerine despot kafalı biri gelmişti.

Bay Ecevit, siz hangi inançlara saygılısınız, söyler misiniz? Budizme mi, ateizme mi? Onlara kesinlikle büyük saygınız vardır, inanırız. Başka?.. İslamiyete niye saygı duymuyorsunuz? Yoksa siz bu toprağın insanı değil misiniz? Nerede kaldı sizin halkçılığınız? Halkın seçtiği vekile niye tahammül edemiyorsunuz?

Bu halinizle, çirkin kralı oynuyorsunuz Bay Ecevit! Haykırdıkça daha çok çirkinleşiyor ve daha çok krallaşıyorsunuz.

Yemin etmemiş biri olarak Meclis kürsüsüne çıktınız. Yemin etmeden milletvekili olunamayacağını bilmiyor musunuz?

Halkın oyuyla gelen Kavakçı''ya "dışarı" diye tempo tutan grubunuzdaki üyelerin halkçılığı da sizden farklı değil Bay Ecevit. Halkçılığınızın çapını merak etmiyoruz artık. Demokratlığınızın çapını da!..

Hem köle düzeninden yana, hem demokrat gözükmeyi nasıl beceriyorsunuz? Üstelik şair geçiniyorsunuz!..

"Dışarıda herkes istediği gibi giyinir, burası Meclis, kimse burada istediği gibi giyinemez" diyorsunuz. Başörtüsünü devlete meydan okuma şeklinde algılıyorsunuz. Sizin algılama yeteneğiniz de arıza gösteriyor... Aslında çok iyi bilirsiniz devlete meydan okumanın şeklini şemalini. Sizin bir vicdan muhasebesine ihtiyacınız var Bay Ecevit. Arkadaşlarınızı toplayın, vicdanlarınızı masaya koyun, muhasebeye başlayın. Ama önce, sağlam bir masa bulun.

Söylediklerinizi de bir tartın. Dışarıda herkes istediği gibi giyiniyor mu gerçekten?

Eğer bir milletvekili Meclis''te başını örtünce laiklik zedeleniyorsa, dışarıda örtünce niye zedelenmiyor? Yoksa takıyye mi yapıyorsunuz kendi çapınızda? "Sıra dışarıdakilere de gelecek ama önce şu kadına haddini bildirelim" mi diyorsunuz? Sahi, merak ediyorum, başörtüsü satan dükkanları "laikliğe aykırıdır" gerekçesiyle ne zaman kapatacaksınız?

- İnsan haklarını koruyacağıma dair ettiğim yemini çiğnediğimi söyleyenler şiddetle yanılıyor! Benim "hak" anlayışım buraya kadar. Meclis''te öyle hak olmaz, örtü hiç olmaz!..

Taban kayması

ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz''ın seçimlerden mağlup çıkmasının ardından başlayan itiraflar sürüyor. Son olarak, "Milliyetçi muhafazakar tabanımız kaydı" açıklamasını yaptı Yılmaz. Canınız sağolsun... Kayan kaysın, yeter ki sizin kendi tabanınız kaymasın Sayın Yılmaz!..

ÖYS ve ÖYS

Pazar günü iki sınav vardı. Birisi Öğrenci Yerleştirme Sınavıydı, diğeri Örtüyü Yoksayma Sınavı. Birisi iptal edildi, diğerini ise MHP kaybetti. Sınavın birinde sorular çalınmıştı, diğerinde sorunlar çalındı. Üniversite sınavında dört yanlış bir doğruyu götürüyordu. Bakalım, MHP''nin sınavı kimleri, nereye götürecek.

İbrahim Tenekeci-Hüseyin Akın

Gittiğim yer "Harikalar Diyarı"na hiç benzemiyordu

Bir günlüğüne Harikalar Diyarı''na gittiğimi sanmıştım. Değilmiş, yanılmışım. Ne Alis var oralarda, ne Velis... Boşuna yazamadım yazımı, boşuna ayrı kaldık bir gün için. O gittiğim yerde "harika" olan hiçbir şeye rastlamadım. Zıvanadan çıkmak üzere olan haddini bilmez bir kalabalık, bir saate yakın "dışarı dışarı" diye bağırıyordu gittiğim yerde. Onlardan daha kalabalık olan bir grup insan da ceylan derisi pembe koltuklara yaslanmış, kipil kipil bakıyordu etrafa. Kürsüye çıkanlar arasında, oradaki yazılı metni hatasız okuyanların oranı ise en fazla yüzde on civarındaydı. Kimisi "layiklik" diyordu, kimisi "inkilap".

25 yıl önce
Karga endişeli
Düşünce tarzını değiştirmek
Reis’i tanıdığım o günlerden bugünlere…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı