O ezanlar ki… Hiç susmadı çok şükür. Toplu hâlde namaz kılınamasa bile, ezanlar okunmaya devam ediyor.
Her yatsı ezanından sonra, bir de dua var. Bütün minarelerden aynı şekilde yükselen:
“Ey bu okuduğumuz ezanların sahibi Yüce Rabbimiz.
Sana sığındık. Kapına geldik. Ellerimizi semâya, dillerimizi duaya, gönüllerimizi şefkat ve merhametine açtık.
Peygamberlerin, mazlumların, muhtaçların dualarına icabet ettiğin gibi, şu anda yaptığımız dualarımızı kabul eyle Allah’ım!
Bizleri umduklarımıza nâil, korktuklarımızdan emin eyle Allah’ım!
Bütün dünyayı kuşatan salgın hastalık karşısında bizlere inâyetini lûtfeyle Allah’ım.
Gazabından rızâna, azâbından affına sığınıyoruz. Bizleri muhafaza eyle Allah’ım!
Şu anda huzurunda ellerini açarak, âmin diyen kardeşlerimizi, iki cihanda aziz eyle Allah’ım!
Her daim mağdurların, mazlumların, gariplerin yanında yer almış; çâresizlere kucak açmış necip milletimizden, rahmetini esirgeme Allah’ım!
İlâhi Ya Rabbi!
Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, borçlularımıza kolaylıklar nasip eyle Allah’ım!
Ya Rabbi!
Devletimizi, milletimizi, İslam beldelerini ve bütün insanlığı her türlü afetlerden, musibetlerden, kötülüklerden, salgın hastalıklardan muhafaza eyle Allah’ım!
İlâhi Ya Rabbi!
Zor günlerden geçiyoruz. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi dâim eyle Allah’ım!
Ya Rab!
Bu zor zamanlarda, büyük bir özveri ile gece gündüz demeden çalışan -başta sağlık görevlilerimiz olmak üzere- tüm çalışanlarımıza yardım eyle Allah’ım!
Bizlere taşıyamayacağımız ağır yükler yükleme Allah’ım!
Ya Rabbi!
Dünya imtihanımızı kolaylaştır, musibetler karşısında bilincimizi ve direncimizi artır, bizlere sabır ve metânet ver Allah’ım!”
Ardından tekbirler geliyor…
“Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi’l-hamd…”
Buhûrizâde Itrî Efendi’den Segâh makamında.
Sonra salât…
“Allahumme salli alâ, seyyidina Muhammedin ve alâ, âlihi ve sahbihi ve sellim…”
Ve Fatiha ile tamamlanıyor.
*
Salgın sebebiyle başlatılan bu uygulama, inanç sahiplerini memnun etti, duygulandırdı. Balkonuna penceresine çıkanlar el açıp duaya katıldı.
Buna ilk defa şahit olanların gözleri doldu.
Herkes elinden geleni yapacaktı, tedbirler alınacak, onlara uyulacak, sağlık personeli olanlar koşturup hastalarla ilgilenecek, kimin payına ne düşüyorsa yerine getirecekti.
Öyle de oldu ve olmakta.
Fakat hepsinin üstünde olan, dua etmek…
*
Ne var ki evvelce ezan okunmasından bile rahatsız olanların hâli hiç de iyi değil.
Bir ezana katlanamazken, bu kadar uzun dua, ardından tekbirler, sonra salâvat…
Beş on dakika boyunca süren eziyet onlar için.
Devlet nasıl ki kronik rahatsızlığı olanlara maske ve eldiven veriyorsa, onlar için de kulak tıkacı dağıtmalı.
*
Bu uygulamanın yerleşeceği, virüs tehlikesi geçtikten sonra da devam edeceğinden endişe duyanları biraz olsun teskin etmek gerekir.
Hiç merak etmeyin…
Tehlike bittikten sonra sadece ezan ile devam edilecek…
Gönlünüz rahat olsun.
İşte o zaman, en çok sevinenler arasında yer alacaksınız.
Oh be diyeceksiniz… Dünya varmış. Ezan okunması ne güzelmiş. Kıymetini bilmemişiz…
Hep öyle kalsın isteyeceksiniz.
Haydi, şimdi hep beraber ‘âmin’ diyelim.
