|
Kotar beşi, kurtar başı

Salim Usta artık çalışamıyordu, oğlanın biri askere gitmiş, gelir iyice azalmıştı.

Ne yapsa acaba?

Dükkânı devretmekten başka çare yok.



Tanıdık bir kuyumcu vardı, ona açtı meseleyi. Adamın durumu iyi, Eminönü’nde dükkânı var. Lakin onun da başında zaptedemediği bir oğlan var. Dükkânı tutayım, oğlanı başına koyayım diye düşündü. Hani kendi işi olur, sorumluluk alır falan diye. Meğerse bu oğlanın da konuştuğu bir kız varmış. Kız oğlana boş değilmiş ama, “Senin henüz bir işin yok, babanın yanında yanaşmasın, hele önce ekmeğini kazan” dermiş. Fırsat bu fırsat, oğlan babasına “Şu dükkânı tutalım, başına ben geçeyim, ticaret ne imiş sana göstereyim” diye efelenmiş. Dedik ya, şu âlemde ne tuhaf işler oluyor.

Salim Usta dükkânı devretti.

Elinde bir miktar para.

Bağ-Kur’dan emekli olmasına daha seneler var. Bu parayı ne etmeli, ne etmeli?

“İnsan insanın kurdudur” diyorlar. Bu söze inanmayın; “İnsan insanın yurdudur” daha iyi. İyiliği şurdan belli ki kuyumcu meseleyi, cami cemaatından duymuş. Eh duyulur yani. Usta’nın durumunun iyi olmadığını da biliyor.

İkisi karşılıklı oturup konuştular.

Kuyumcu dedi ki “Usta sen bu parayla bir iş yapamazsın. Ee, hazıra dağ dayanmaz. Üç güne kalmaz para suyunu çeker. Parayı çalıştırmalı. Bana ver, altına yatırayım, ne kazanırsa Allah bereket versin.”

Usta ne diyecek ki, bundan iyisi Şam’da kayısı, kabul etti. İçinde fitne-fesat gezdirenler, “Ulan kuyumcu, Usta’yı yolacaksın, yazık değil mi?” diye dedikodu ederler mi?

Ederler, ederler.

Neyse ki kimselerin haberi olmadı, iyilerin tekerine kötüler çomak sokamadı. İnsanlık hepten kötü olsa ne olur; işte o zaman insan insanı yer.

Canınızı sıkmayın, iyiler oldukça kıyamet kopmaz. Helal paranın bereketi çok olur, aza kanaat edeni Cenab-ı Hak dara düşürmez. Salim Usta kendini tanıyanların getirdiği saatleri evinde tamir etti, kuyumcunun aydan aya verdiği parayı üzerine ekledi, çırak oğlan kalfa olmuştu onun kazancı da geldi yetişti.

Şükür.

Askerdeki oğlana rahat rahat para gönderdiler.

Orta mektebi bitiren Elif’i kız lisesine yazdırdılar. Elif ile Suna’nın bu lisede tanışıp ömür boyu sürecek arkadaşlıklarını başlatmaları böylece gerçekleşti.

Şuna inanın.

Bu dünyada ne tesadüf ne tevafuk vardır. Olacak olur, adına kader denir. Şu hikâyeyi yazan adamın yazması, kitap diye basılması, birinin onu alıp okuması, yahu neler oluyor şu dünyada diye olup-bitenlere boş yere akıl erdirmeye çalışması, sonra o kitabı bir başkasına vermesi, kitabın elden ele dolaşması, neticede o da, yani kitap da bizim bir kardeşimizdir ve elbette ki fanidir, yok olup gitmesi nedir?

Fazla üzerine gitmeyin, zira bu terazi bu sıkleti çekmez.

Kılın beşi, kurtarın başı.

*

Mustafa Kutlu, böyle dedi.

Sevincini Bulmak’ta.

Bu sene geç kaldık, farkındayım.

Olsun, ziyan hanesine yazılmaz.

*

Lezzet yemekte olur…

Kitapla-yazıyla ilgili konuşurken başka sıfatlar aramalı.

Lakin Usta’nın yazdıkları başka.

İnsan insanın yurdudur diyor, kurdu değil.

İyiler oldukça kıyamet kopmayacağını söylüyor.

Helal paranın bereketi çok olur diyor, aza kanaat edeni Cenab-ı Hak dara düşürmez diye ekliyor hemen ardından.

Dünyada tesadüf ve tevafuk olmadığını söylüyor ki ‘olacak’ olunca, adına kader denmekte.

Kılın beşi, kurtarın başı deyip formülü de veriyor Usta.

Daha ne olsun?

İki sayfalık kısmında bunları söyleyen, yüz elli katında neler demez?

İnsan, sevincini bulmaz mı?

Bir de diyorlar ki artık hikâye yazmayacakmış. Gel de inan...

O hikâye yazmıyor ki, hikâye onu yazıyor.

#Salim Usta
#Dükkan
#Asker
5 yıl önce
Kotar beşi, kurtar başı
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!