"Ya korkularımızla koyun koyuna yatıp, hiçbir şey üretmeden kendimizle cedelleşmeye devam edeceğiz ya da birbirimize ve hayat tarzlarımıza tahammül edip, prangaları sökerek geleceğe doğru dev bir adım atacağız." Böyle söylüyor Muhsin Yazıcıoğlu, Yeni Bir Dünya İçin, YENİ BİR TÜRKİYE adlı kitabında.

Seba Yayınları arasından çıkan kitap, Muhsin Yazıcıoğlu''nun yazıları, konuşmaları ve röportajlarından oluşuyor. Derleyen ve yayına hazırlayansa Erol Dok.

Yayınevinden arkadaşlar sağolsunlar epey zaman önce göndermişlerdi fakat henüz okumadan bir dostumuz alıp gitmişti. "Okuyup getireyim" deyince sesimizi çıkarmadık. Aradan yaklaşık bir ay geçince, artık okumuştur herhalde diyerek istedik. Ancak yine gelmedi kitap. Öğrendik ki ondan da bir başka arkadaş almış. Döndü dolaştı, sonunda bize geldi gelmesine de, biraz eskimiş ve bazı satırlarının altı çizilmiş olarak.

Altı çizili satırları da okumanın ayrı bir keyfi vardır şüphesiz. Şimdi o keyfi hissetmeye çalışarak okuyacağız. Sizlere de o altı çizili satırlardan biraz aktarmak istiyorum. Gel gör ki, yahut gelin görün ki, o da olmazsa geliniz görünüz ki, ayrı renkli kalemler kullanmış arkadaşlar. Biri mavi kalemle çizmiş satırların altını, diğeri siyah kalemle. Hangisini tercih ederdiniz, doğrusu bilemiyorum. En iyisi, "ortaya bir karışık" yapalım. Netice itibariyle hepsi de Muhsin Başkan''ın ifadeleri.

"Halen ihtilal ürünü bir Anayasa ile idare ediliyoruz. Dünyanın hiç bir yerinde 82 Anayasası''nda olduğu gibi, geçici diye konulup, sonra kalıcı hale getirilen 15. maddesi gibi bir madde yoktur. Demokratik hiç bir ülkede bazı insanları korumak için çıkartılan kanunlar yoktur. 27 Mayıs ihtilalinden sonra darbeyi yapanlar daimi senatör olmuşlardır. Daimi senatörlükleri 12 Eylül ihtilali ile ortadan kaldırılmıştır. 12 Eylül ihtilali, geçici 15. madde ile bu defa 12 Eylül darbecilerini koruma altına almıştır. Millet iradesiyle seçilen bu meclis, geçici 15. maddeyi bile ortadan kaldıramamıştır. Onun için Türkiye''de demokrasi bütün kurum ve kurallarıyla işliyor şeklinde kabul etmemiz mümkün değildir."

Muhsin Yazıcıoğlu, konuştu mu iyi konuşur! İşte bakın:

"Sosyal kesimler arasına düşmanlık tohumlarının ekilmesinin en önemli sebeplerinden birisi olan gelir dağılımındaki çarpıklığın düzeltilmesi, üretimin; sosyal adalet ilkeleri çerçevesinde dağılımının güvence altına alınması, sosyal devlet anlayışının en çarpıcı unsurudur. Bunun için vergi adaletsizliği, enflasyon, haksız kazanç, ülke ve halkımızın yararına olmayan kaynak transferleri ve gelir dağılımını bozan benzeri sosyal çarpıklıkların yeni bir bakış açısıyla tümüyle ortadan kaldırılması gerekmektedir."

Kargaları salıp savaştık korkulukla;

Boşluğu boşu boşuna dövdük yumrukla.

Hain diye idama mahkum edilen,

Kim ne derse desin, altı üstü bir kukla!

Muhsin Yazıcıoğlu''nun sözlerinden Kenan Paşa''ya geldik. Kenan Paşa''nın bir sözünden de üstad Fethi Gemuhluoğlu''nu hatırladık, iyi mi?

Anlatılan odur ki, kendisini ziyarete gelen gençlere üstad sorar:

- Hiç âşık oldun mu?

Gençler, memlekete sevdalıdır. Âşık olmaya vakit mi vardır!.. Onlar, vatanı kurtarma yolundadırlar. Çoğunun cevabı "hayır" olur. İçlerinden sadece birisi "Oof, of!.." der, "Yanıyorum üstad, aşkın tam içindeyim!.."

Gemuhluoğlu, âşık delikanlıyı takdir eder ve ötekilere de dönüp der ki:

- Bu vatanın bir kızını sevemeyen insan, toprağını nasıl sevsin!.. Gidip önce bir güzel âşık olun, öyle gelin!..

Kuzguna yavrusu "anka" görünür.

Patrona, finans kurumu "banka" görünür.

Güneşle inatlaşan göz, kör olur.

Halil Cibran

Muhsin Yazıcıoğlu 12 Eylül ve darbecilerin korunmasından bahsedince, Kenan Paşa''nın bir röportajında söylediği sözler geldi aklıma.

Hani son günlerde benzin istasyonlarında dağıtılan bir gazete var ya, orada Kenan Paşa ile yapılan "çok özel" röportajda önemli açıklamalarda bulunuyordu Paşa.

Marmaris''teki villasında kahvaltılar, yemekler, yüzmeler ve uyku aralarında uzun süre içinde yapılan röportajında Kenan Paşa''nın söylediği bir söz hiç aklımdan çıkmıyor, çıkacak gibi de görünmüyor. "Hiç âşık olmadım" diyordu Kenan Evren.

İç politika, dış politika, din, irtica, laiklik... her neyse bütün söyledikleri bir tarafa, bu söz bir tarafa.

Yetmiş-seksen sene yaşa ve hiç âşık olma!..

Vay canına!.. Netekim, işe bakın yahu!..