|
Sivrisineklerin yaptığı

Benim bulunduğum yıllarda, Antalya''nın -beşlik şırıngaya benzettiğim- iri sivrisinekleri pek boldu. (O güzel ilimiz -özellikle civarındaki sayfiye yerleri- bugün de bu beladan kurtarılabilmiş değildir!) Havalar ısınır ısınmaz ortaya çıkan sivrisinek ordusu, gecelerimizi çekilmez bir hale getirirdi.

(...)

Dolaşırken, sivrisinek ordusuna durmadan kan haracı vermemiz gerekiyordu..."

Hisar dergisini 30 yıl boyunca çıkaran şair Mehmet Çınarlı, hayatını anlattığı "Altmış Yılın Hikâyesi" adlı son eserinde öğrencilik yıllarından bahsederken söylüyordu yukarıya aldığım satırları. Çınarlı, son kitabını göremeden hayata veda etti. Allah rahmet eylesin.

Kitabevi''nden çıkan bu eseri okurken, sadece Çınarlı''nın hayat hikâyesini değil, ülkemizin çektiği sıkıntıları da takip edebiliyoruz.

"İlk sene (1941) okullar, savaş dolayısıyla, erken tatil edildiğinden, onlara kanımızı fazla emdirmeden memleketlerimize kaçabilmiştik. İkinci sene, bunun acısını çıkarmak için, sıcaklar başlar başlamaz hücuma geçip bize dünyayı zindan ettiler!"

Yapılmaması gereken ne varsa...

Okullar dün açıldıysa da öğretmenler iki hafta öncesinden göreve başlamışlardı. Yeni eğitim yılına hazırlık maksadıyla her yıl öğretmen ve yöneticiler öğrencilerden önce tatile veda ediyor. Seminer adı altında toplantılar yapılıyor.

İstanbul''da bir seminere başkanlık eden müfettiş, eğitim kalitesini yükseltmek için, değişik okullardan gelmiş bulunan öğretmenleri bilgilendirirken çok önemli konulara değiniyor.

Anlattığı konular çok önemli olmasına rağmen, öğretmenler müfettiş beyi dinlemekten aşırı derecede sıkılıyor. Aralarında konuşmalar başlıyor. "Adam asmaca" oynayanlar bile çıkıyor. Sonunda bir öğretmen kalkıp itiraz ediyor.

- Siz belki güzel şeyler söylüyorsunuz da, anlattıklarınızla yaptığınız çelişmiyor mu?

- Nasıl?

- Dolaşarak ders anlatın, masada oturup kalmayın diyorsunuz, kendiniz baştan beri masadan hiç kalkmadınız. Herkesin bir dinleme süresi vardır, bir müddet sonra dikkat dağılır diyorsunuz, iki saattir hiç ara vermediniz. Ses tonunun önemli olduğunu, vurgular yapılması ve dikkat çekilmesi gerektiğini söylüyorsunuz, şu ana kadar sesinizde hiçbir değişiklik olmadı, hep aynı şekilde anlattınız. Derse çalışıp girin, önünüzdeki kitaptan okumayın diyorsunuz, oysa siz kitabı açmış okuyup durmaktasınız. Kısacası yapılmaması gereken ne varsa yapıyor ve bize yanlış örnek oluyorsunuz. Üstelik burada yüzelli kişiden fazla insan var. Bu kadar kalabalık olması sizce de saçma değil mi?

Öğretmen bunları söyledikten sonra müfettiş nasıl tepki göstermiş olabilir? Haydi bir tahmin yürütelim.

A) Ben size kötü örneğin nasıl olduğunu göstermek için böyle davrandım. Arkadaşımızı tebrik ediyorum.

B) Ben yaşlı başlı bir adamım kardeşim. 15 sene öğretmenlik, 10 sene müdürlük yaptım. 12 seneden beri de müfettişim. Ayakta duracak hal mi kaldı?

C) Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma derler evladım, bu sözü hiç duymadınız mı?

D) Hepsini birden söyler ve derse ara verir.

Ses titreşimiyle sivrisinek kovan alet

Sivrisinekler, bugün de ciddi bir başbelası. Ama çeşit çeşit ilaçlar var. Sprey şeklinde olanlar bile demode sayılıyor. Bir arkadaşımız, elektriğe takılan ve sivrileri (Onlarla epeyce yakınlaşmış olduğumuzdan, artık uzun uzun sivrisinek demek yerine, sadece sivri diyorum. Daha samimi oluyor.) ses titreşimleriyle uzaklaştıran bir alet aldığını söyledi. "İyi" dedim, "bu gece rahat uyursunuz."

Ertesi günü, hiçbir şeyin değişmediğini söyledi. Ses titreşimleriyle sivrileri gönderen alet, yeterince işe yaramamış. Yine zorunlu kan bağışında bulunmuşlar. Teselli ettim:

- O kadar çok ki, ses titreşimlerini duyanlar yaklaşamamıştır. Size gelenler, sağır olanlarıdır.

Adapazarı''nın adı değişiyor: Çadırpazarı
AYIN SÖZÜ

Yalova ve Gölcük''te "incelemelerde" bulunan Demirel''in, depremzede çocukların "okula girmeye korkuyoruz" demesi üzerine onlara söylediği sözü, günün, haftanın değil, ayın sözü seçiyoruz:

"Ne var canım bunda korkacak?"

Medyanın gücü

Serdar''ın bir de teklifi var: Madem son depremde görüldüğü gibi, medyanın refleksleri devlet kurumlarından daha hızlı, madem ki medya, felaket yerine devletten daha önce intikal ediyor, o halde her tv kanalı bir kurtarma ekibi kursun. Gerekirse, devlet de bunların kurulması için destek versin. Bir felaket anında kameralarla beraber kurtarma ekipleri de derhal "olay yerine" uçsun. Medyamızın hızından bu şekilde memleket yararlanmış olsun!


25 yıl önce
Sivrisineklerin yaptığı
Amerika ile karşılıklı parmak ısırırken acıya dayanmaktan başka çaremiz yok
Musul"da MİT"ten usta işi operasyon
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı