Almanya''nın Yeşiller''inden bir grup kafadar, tatil için Türkiye''ye gelmeye karar verir. İçlerinden biri de bizim vatandaşımızdır. Hepsi genç, hepsi dünyaya "hippi" gözüyle bakan ve öyle yaşayan beş-altı arkadaş... Bizimki, Alman/Yeşil/Hippi felsefesini gayet iyi özümsediğinden, "Farkımızı koymalıyız arkadaş" der, "Öyle herkesin gittiği tatil beldelerine gitmeyelim, farklı bir yöreyi göstereyim size..."
Güneydoğu cazip gelir. Urfa ve civarında dolaşırken, mahalli kıyafetler hepsinin çok hoşuna gider. O kıyafetlerden alıp giyinmeye karar verirler.
Şalvar, poşu, gömlek, vs... Baştan ayağa "Urfalı" olurlar. Bütün tatil boyunca o kıyafetle dolaşır hepsi. "Lo..." demeyi de öğrenmişlerdir, "Sellamün alleykü.." demeyi de...
Dönerken de çok hoşlarına giden o kıyafetlerden, Almanya''daki arkadaşları için de almak isterler. Kırk-elli takım alıp götürürler.
Şimdilerde yolunuz o tarafa düşer de Almanya''da Urfa''nın mahalli kıyafetleriyle dolaşan sarışın adamlar görürseniz sakın şaşırmayın.
Yazıp çizdiklerimizin bir yankısı olduğunu görmek, ne kadar önemlidir, tahmin edebilir misiniz? Boşluğa konuşmadığımızı, söz ve düşüncelerimizin sizde bir karşılık bulduğunu farketmek, hayatî derecede önemli. Yoksa...
Şu karikatürü gözünüzün önüne bir getirin:
Okyanus ortasında minicik bir ada.
Adada bir adam.
Tek palmiye ağacı...
Ve adam, her gün, yazdıklarını bir şişenin içine tıkıp denize salıyor.
Çok şükür, o durumda değiliz. Telefonla, faksla yahut internet kanalıyla bir şekilde ulaşıyor tepkileriniz. Çoğu takdir, tebrik ve teşekkür dolu. Bir kısmı biraz abartılı da olsa, hepsine çok teşekkür ederim.
Arada bir tenkit mesajları da geliyor. Bugüne kadar tebrikleri hiç yayınlamadık ama, tenkit içeren görüşlere mümkün olduğunca yer veriyoruz.
İşte bunlardan biri daha ulaştı geçenlerde. "İsimsiz" gelen mesajları ciddiye almamak gibi bir davranışı da kendi adıma uygun görmüyorum. Vatandaş, öyle uygun görmüştür, isminin bilinmesini istemiyordur diye düşünüyorum.
Değerli "isimsiz" okurumuz diyor ki: "İyi güzel ama, yazdıklarınızdan her zaman aynı keyfi almıyorum."
Bence bundan iyisi, Şam''da kayısı... İnsanoğlu, hangi "şey"den her zaman aynı keyfi almıştır yahut alabilir ki? İklimin, hava şartlarının, o anki psikolojik durumun, yaşanan olayların, memlekette olan biten hadiselerin, okunan-dinlenilen-seyredilen her neyse işte onun hiçbir zaman aynı olmayacağı yüzde yüz derecesinde kesinken, bir köşe yazarının yazdıklarından "her zaman aynı keyfi almayı" beklemek ne derece mantıklıdır?
Kişioğlunun her zaman aynı keyfi almadığı o kadar çok şey vardır ki, şimdi saymaya kalksam, hem yerimiz hem de vaktimiz yetersiz kalır, o da yetmezmiş gibi, bazı maddeleri ahlâka mugayir bulabilirsiniz.
Ayrıca şunu da itiraf edeyim ki ben de yazarken her zaman aynı keyfi almıyorum.
Kimi zaman çok keyifli dolaşıyor kalemim kâğıt üzerinde, yahut parmaklarım klavyede, kimi zaman da sıkıntılı.
Bugünlerde bir sağlık raporu almam gerekiyor ama, başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere herkes raporu yalanlayabilir endişesiyle ağırdan alıyorum!
Dervişlik özüne hâkim olmaktır,
Esîr-i nefs olan derviş değildir.
Aşkı rehber edip hakkı bulmaktır,
Keşkül, teber, âsa, tiğ, şiş değildir.
İbâdet nâmına kalkıp oturma,
Bağırma tepinme, göğsüne vurma,
"Yâhû!", "Yâhak!" diye köpürüp durma.
Zikr-i Hak hazm için geviş değildir.
Sırr-ı hakîkatı gönülden öğren
Gönüldür aşk ile dîdârı gören
Arif-i âgâha o zevki veren
Beng ü bâde, afyon, haşiş değildir
Dünyada cennete girenler varsa,
Vech-i Hakk''ı ayân görenler varsa,
"Enelhak" sırrına erenler varsa,
Sarhoşluk yüzünden ermiş değildir.
Boz yılanı tuttu, çivi yuttu erler,
Pîrimiz duvarı yürüttü derler,
Kerâmet olsa da böyle hünerler,
İnsanlığa yarar bir iş değildir.
Kerâmet umma hiç necef taşından,
Ayrılma insandan, öz kardaşından,
Hakk''ı göremezsin bağlar başından,
Gerçek er sultandır, keşiş değildir.
Mâmûrede doğar, mânevî insan,
Terbiyeyle büyür, kudret-i îmân,
Senin aradığın nimet-i irfân,
Yaban yerde biter yemiş değildir.
Ham ervah her yerde var yığın yığın,
Nedir onlar ile verip aldığın?
Uzlete mâil ol, gönlüne sığın,
Cihan gönül kadar geniş değildir!
Rıza''dan himmet al, berzahta kalma,
Serden geçmedinse ummâna dalma,
Dervişlik sözünü ağzına alma,
Demir leblebidir, kişniş değildir.