|
Yeterince Avrupalılaştığımızın resmidir

Bugün kendi eşyamla, yol arkadaşım olan eski bir Macar zabitinin eşyasını taşımak için bir köylünün arabasını kiraladım. Sandıklar, portmantolar, denkler, paltolar, kürkler, atkılar hep açıktaydı. Buralarda yatağın hayali bile mevcud olmadığı için, gece üstüne uzanmak üzere ben biraz kuru ot satın almak isteyince son derece nazik bir Türk bana refakat teklifinde bulundu. Köylü de öküzlerini koşumdan çıkarıp bizi bütün eşyamızla beraber sokağın ortasında bıraktı. Ben onun uzaklaştığını görünce dedim ki:

- Burada birisi kalmalı!..

Yanımdaki Türk hayretle sordu:

- Niçin?

- Eşyalarımızı beklemek için.

- A!.. Ne lüzumu var. Eşyalarınız bir hafta gece-gündüz burada kalsa bile dokunan olmaz.

Ben bu sözü kabul ettim ve döndüğümde her şeyi yerli yerinde buldum.

Şu noktayı da unutmamalı ki, o sırada İslam askerleri mütemadiyen gelip geçmekteydi... Bu vak''a bütün Londra kiliselerinin kürsülerinden Hıristiyanlar''a ilan edilmelidir; içlerinden bazıları rüya gördüklerini zannedeceklerdir. Artık uykularından uyansınlar!

*

Bu satırlar, A. Ubicini isimli Avrupalı tarihçiye ait. Yıl, 1855. Türkiye gazetesi takviminin dünkü yaprağından aktardık.

Birkaç hafta önce taksicilik yapan birisi de şunları anlattı:

- Arabayı apartmanın kapısı önünde bıraktım. Bir dakika içinde eve çıkıp inecektim. Hem acelem olduğundan, hem de o kısa sürede bir şey olmaz düşüncesiyle kapıları kilitlemedim. Koşar adım, evden alacağım evrakı alıp indikten sonra, bir de baktım ki arabamın teybi yok. Kaşla göz arasında kim aldı, nasıl aldı anlayamadım!..

Bu olayların ikisi de İstanbul''da geçiyor. Tek fark, aradaki tarih. 1999 ile 1855. Demek ki yüz küsur sene içinde, olabildiğince Avrupalılaşmışız.

Bu hükme varmak için taksicinin anlattığı olay yeterli gelmezse, masamın üzerinden kaybolan dergilerden ve cuma akşamı bırakıp pazar sabahı geldiğimde bulamadığım, çakmaktan sözedebilirim. Ama ne lüzumu var!..

Türkü coğrafyamız

Bir Kırım türküsü, bir Rumeli türküsü, bir Kerkük ve bir de Anadolu türküsünü gönül telinden duyarak dinlemek, insanı ciltler dolusu kitap okumuş gibi etkiler, hislendirir, düşündürür...

Geçenlerde sevgili arkadaşım İbrahim Kiras''la türkü dinleyerek, "âheste değiştir vitesleri, otoban uyanmasın" sözleri eşliğinde yol alırken, türküler hakkında işte bu hükme vardık. Ne dersiniz, sizce de doğru bir hüküm mü?

Harf büyüklüğü

- Kürşat Bey, yazısını neden hep küçük harflerle yazıyor Hocam?

- Her zaman değil Çekirge, bak bugün iri harflerle yazdı.

Memur nasıl ezilmeyecek?

Bay Ecevit, âlem adam! Hem memura yüzde ondan fazla zam yapmamız mümkün değil diye açıklama yapıyorlar, hem de "Memuru enflasyona ezdirmeyeceğiz" diyorlar...

Nasıl olacak bu? Enflasyon canavarından rica mı edecek acaba... "Aman kardeş, rica ederiz, ezme bizim memurumuzu!.."

25 yıl önce
Yeterince Avrupalılaştığımızın resmidir
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle