|
Sünniler için terörist ilan edilme vakti
Eylül 2014'te ABD liderliğinde kurulan IŞİD karşıtı koalisyonun karşısına, Eylül 2015'te Rusya'nın Suriye'de sahaya inerken Bağdat'ta İran, Irak ve Suriye'yle kurduğu 'ortak operasyon merkezi'yle beraber 'de facto' bir başka koalisyon daha çıktı. Bu koalisyon da sözde IŞİD'le savaşıyordu ama aslında diğeri gibi, yeni nesil savaşta, sahada vekaletini verdiği gruplara hava desteği veriyordu. Nasıl ki ABD, Suriye'de seküler güç ararken PYD'yle buluştuysa, Rusya da sponsoru olduğu Şii hattına katılan PYD dahil tüm güçlere hava desteği sağlamaya başladı. IŞİD uzun zamandır bir kalkan; Suriye'de savaşa başından beri müdahil olup dahil olmayı henüz göze alamayanlar IŞİD bahanesiyle sahaya istediği yönde şekil vermeye çalışıyor. Türkiye'nin 'uçuşa yasak bölge', 'güvenli bölge' gibi taleplerine, müttefiklerinin yanaşmama nedenlerinden biri de bu.


Belki ilk niyeti gerçekten de IŞİD'le savaşmak olduğu için fark edilmedi ama Fransa liderliğinde IŞİD karşıtı bir koalisyon daha kuruldu Eylül 2014'te. 26 ülke, Fransa öncülüğünde, IŞİD'le savaşında Irak hükümetine askeri destek verme kararı almıştı. Zaten koalisyonun lideri Fransa, hava saldırılarını Kasım'daki Paris saldırılarına kadar Irak özelinde yürütmüştü. Fransa nasıl kendi liderliğindeki koalisyonda IŞİD operasyonlarını tek başına yürüttüyse ABD'de kendi liderliğindeki koalisyonda aynısını yaptı, Rusya da. Yani koalisyon kuran ülke, katılımcılarından onay arıyor, bazen lojistik destek istiyor ama operasyona katılmayı şart koşmuyor; müttefikleriyle meşruiyet buluyor ve kendi işini kendi görüyor.


Bu hafta Suudi Arabistan liderliğinde 34 İslam ülkesi (Irak-İran-Suriye hattının dahil olmadığını belirletim) tarafından benzer bir koalisyon daha kuruldu. Koalisyonda, oluşumun sadece IŞİD'le değil, tüm terör örgütleriyle mücadele edeceğinin belirtilmesi, ezbere bir ifade gibi görünse de konjonktür itibarıyla önemliydi. Zira, Viyana toplantılarında varılan anlaşmanın devamında, yıllardır Rusya ve Çin'in vetoları sayesinde Suriye için bir karar almayı beceremeyen BMGK, Cuma günü bir uzlaşıya vardı. Suriye'de taraflara müzakerelere başlama ve ateşkes ilan etme çağrısında bulunan BMGK kararı, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'un Viyana'da ortaya attığı 'terör listesi'nin oluşturulması konusunun Ürdün'e delege edilip hazırlatılmasından sonra geldi. Bu kara liste, Cuma günkü Yılmaz Bilgen imzalı Yeni Şafak haberinde de belirtildiği gibi, IŞİD ya da Nusra ile kalmıyor, Ahrar eş Şam, Liwa-i Tevhid, Nurettin Zengi gibi yüzde yüz yerli muhalif unsurları da kapsıyor. Ürdün tarafından 'uygun bir zamanda' açıklanacağı söylenen liste, Rus haber ajansı Sputnik'e göre Suriye'de 160 grubu kapsıyor. Ancak söz konusu listede, Suriye'de ne işi olduğunu hala anlamadığımız, Batı'nın bir zamanlar gözde teröristi olan Hizbullah yer almıyor. Yani kara liste diyor ki, Suriye'de Sünniler terörist, Şii ve sekülerler değil. Bu rezalet listeye dayalı ve Esad'ın adını anmayan BMGK kararını veto etme ihtimali olan bir tek Fransa vardı, onu da malumunuz, IŞİD Paris saldırılarıyla hizaya getirdi.

Durum buyken, geçen hafta Riyad'da Suriyeli muhalif grupları bir araya getiren Suudi Arabistan liderliğindeki anti-terör ittifakı acaba ne yapacak? Yemen'de bir ateşkese varılmadıkça Suudi savaş uçaklarının yeni bir cephede, yani Suriye'de veya Irak'ta aktif olması zor. Riyad'ın Yemen'de Husilere karşı verdiği mücadelenin asıl tarafı Tahran olduğuna göre, nasıl bir ateşkes uygulanır, kritik konu bu. İki taraf arasında Lübnan'da başlatılan bir diyalog var, ancak 'Suudi Arabistan için Yemen mi daha önemli Suriye mi' sorusunun cevabının Yemen olduğu gibi bir ilk izlenim veriyor. Ancak öte yanda, Suudilerin Rusya ve ABD'ye karşı petrol fiyatlarını dibe çekerek verdiği savaş da, Suriye'den kolayca vazgeçmeyeceklerini düşündürüyor.

Ayrıca İhvan'ı terör örgütü kabul eden Mısır, BAE gibi ülkelerle, meşru gören Türkiye, Katar gibi ülkelerin, 'terörün her türlüsüne' karşı nasıl bir ortaklık yürütecekleri de meçhul. Örneğin BAE'nin İngiltere'ye hala uyguladığı 'İhvan'ı terör örgütü ilan et, yoksa silah ve petrol kontratlarını unut' baskısı ortada. Nitekim İngiltere henüz bunu yapmamış olsa da Başbakan David Cameron, İhvan'ı 'aşırılığın olası belirleyicisi' olarak niteledi bile.

İşin Türkiye açısından bir de PKK boyutu var ancak, Rusya ve İran'ın, ve hatta ABD'nin, Türkiye'nin güneyinde Rusya kontrolünde bir petrol ve doğal gaz hinterlandı oluşturmak için PYD-PKK'yle çalışması Körfez için ne derecede kritik, bu da ayrı bir konu.

Tüm bunlar olurken, Türkiye, Rusya'nın İran-Irak-Suriye hattını İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan hattına bağlama planını engellemek zorunda. Türkiye, bir üçüncü dünya savaşının kilidini kapalı tutmak ve tamamen bypass edilmemek için, şu anda buna mecbur. Tabi bu da Mavi Marmara konusunda anlaşmaya varmaktan geçiyor. Ancak kaynağının sadece İsrail olmadığını düşündüğüm, 'Türkiye ve İsrail anlaştı' şeklinde yayılan spekülatif haberlerde, anlaşmanın Hamas'ın Türkiye'deki aktivitelerinin sınırlandırılmasının da yer aldığı iddiası, ya İsrail'in henüz sonuçlanmamış anlaşmada medya üzerinden el yükseltmeye çalıştığını gösteriyor ya da bu anlaşmanın yukarıda bahsettiğim iki hattı birleştirme planını baltalayacağı düşüncesiyle başka eller devreye giriyor. Nasıl olur demeyin, bunlar Orta Doğu'da her gün oluyor.

Özetle malum şartlar altında bu iş Suriye'de bir ateşkese biraz zor, oyun kurucular bu planı zorlarsa daha büyük bir savaşa daha kolay gider gibi görünüyor
#ortadoğu
#sunniler
#ışid
#IŞİD karşıtı koalisyon
#rusya
#bae
8 yıl önce
Sünniler için terörist ilan edilme vakti
Ölüm aylığı hakediş şartları
Ne işiniz vardı lan sizin orda?...
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır