|
Yeni bin yılın Selahaddin Eyyübi’si raylara geri döndü
1 Kasım akşamı %49.5'le gelen sevinç sadece Türkiye'nin sokaklarında yaşanmadı. Balkanlar'dan Orta Doğu'ya, Afrika'dan Kafkasya'ya yüzbinlerce insan bu mutluluğa ortak oldu, Türk bayraklarıyla sokağa çıkanlar... Sosyal medyada Recep Tayyip Erdoğan'a edilen dualar... Zafer, Ak Parti'nin olduğu kadar onlarındı.

Batı yakasında ise sessizlik vardı. İki yıldır “Erdoğan'ın sonu geldi” analizleri döşenen, 7 Haziran'da “Yeni bin yılın Selahaddin'i Eyyübi'si son metrede durduruldu” manşetleri atan, “Türkiye artık içine kapalı ve kendi dertleriyle uğraşan bir ülke” diye sevinç çığlıkları atanların cephesinde şok, üzüntü ve yenilgi vardı.

Gazze, Filistin sevindi, Tel Aviv üzüldü. Suriyeli muhalifler coştu, 7 Haziran'da sevincini sosyal medyadan paylaşan Mihraç Ural gibi Şebbihalar sustu. Şimon Peres'in memnuniyetinin yerini Raşid Gannuşi'nin tebrikleri aldı.

Bir film izliyor ya da bir roman okuyor olsak, sevinenlerin fakir, ezilen, hor görülen, yok sayılanlardan, üzülenlerinse zengin ve şımarık, ezen, hor gören ve yok sayanlardan olduğuna bakarak “sonunda iyiler kazandı,” diyeceğimiz mutlu sonla biten bir sonuç ortaya çıktı.

Sadece 7 Haziran'dan 1 Kasım'a yer değiştiren, sevinen ve üzülenler profillerinin kim olduğuna bakmak bile, son iki yılda geçirdiğimiz dört seçim ve onun yanı sıra yaşanan tüm siyasi gelişmelerin, sadece Türkiye'nin değil, yeniden dizayn edilmeye çalışılan bölgenin meselesi olduğunu göstermeye yetiyor da artıyor.

7 Haziran'da risk alıp “Ak Parti'nin yerini diğerleri alsaydı Türkiye nasıl bir yer olurdu” sorusunu soran halk, beş ayda izlediği fragmandan memnun kalmadı.

“PKK'ye Ak Parti değil biz silah bıraktırabiliriz” diyenlerin sırtlarını dayadıklarıyla beraber ateşkesi sonlandırıp “devrimci halk savaşı” başlatması, “İç savaş yürütüyoruz” diyerek kanlı politikalarına destek istemesi, öz yönetim ilanları ve ayrılıkçı söylemleriyle Türkiye'nin partisi olma ve barış isteme iddialarının koca bir yalan olduğunu kısa süre içinde ortaya koymaları, kocaman bir tokat yemelerine neden oldu.

13 yıl içinde ellerine geçen yegane iktidar fırsatında, “Asacağız”, “Hayır asmayacağız yargılayacağız” türü söylemlerle kendini şaşıran, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı'nı ve Cumhurbaşkanlığı makamını pazarlıklarına kırmızı çizgi yapan ve yükselen terör tehdidine karşı birlik olmak ve kolları sıvayıp işe koyulmak yerine Erdoğan'ı devirip Ak Parti'yi yıkmak için yangını körüklemeyi tercih edenlere müthiş bir cevap geldi.

7 Haziran'dan 1 Kasım'a HDP 1,5 milyon ve 18 sandalye, MHP 2 milyon oy ve 36 sandalye kaybetti. “Ak Parti Türkiye'yi kutuplaştırıyor” diyenlere millet kocaman bir mesaj verdi ve gerçekten kutuplaşıyor olsaydı MHP ve HDP'ye daha fazla kayacak olan oylar, merkeze ve Ak Parti'ye fazlasıyla geri döndü. Halk teröre ve istikrarsızlığa hayır dediğini, kutuplaşma ve uçlara yönelmeyi istemediğini, kendine aydın diyenlerden daha akıllı, kendini duyarlı zannedenlerden daha sağduyulu olduğunu gösterdi.

Sandığa büyük bir katılım oranıyla giden Türkiye aynı zamanda, konjonktür değişirken bununla yetinmeyen, “Mesajı aldık” diyerek beş ay gibi kısa bir sürede kendini değiştirmeyi ve dönüştürmeyi başaran Ak Parti'ye yeşil ışık yakarken aynı zamanda yeni bir mesaj da verdi: “Şartlar ne kadar zor, dışarıdan gelen baskı ne kadar büyük olursa olsun, başkaları ne derse desin özünü kaybetme, cesaretini yitirme, yavaşlama, geri adım atma ve asla vazgeçme.”

Millet, “Ak Parti kazanırsa bir daha asla seçim olmayacak, iç savaş çıkacak, darbe olacak, AK Parti Türkiye'yi kaosa sürükleyecek” diyenlerin tehdit ve şantajlarına kanmadı ve korkmadan bir kez daha tercihini yaptı. Batı'ya, Batılı ve Batıcı medyaya konuşanları değil, doğrudan kendine seslenenleri dinledi. “1 Kasım'da Osmanlı saltanatı nasıl yıkıldıysa Türkiye Cumhuriyeti saltanatı da yıkılacak” diyen şuursuzlara kültüründen ve tarihinden utanmadığını özgüvenle söyledi.

Verdiği oyun sadece Türkiye'nin değil aynı zamanda bölgenin geleceğini de etkileyecek bir tercih olduğunu bilerek omuzlarında büyük bir sorumlulukla Pazar günü görevini yerine getiren halk, şimdi bu yükü bir kez daha Ak Parti'nin sırtına yüklemiş durumda. Onlar 13 yıldır devam eden ekonomik büyümenin, kalkınmanın ve başarı hikayesinin devam etmesini, terör ve bölgesel sorunların tehdidiyle sendeleyen istikrarın yeniden sağlanmasını, barış ve huzurun bir an önce tahsis edilmesini istiyor. Gerek Fethullahçı terör örgütüyle, gerek PKK, IŞİD, DHKP/C gibi örgütlerle mücadelenin devamını talep ediyor. Aynı zamanda güçlü, cesur, bölgesel meselelerde ve dünyada sesi çıkan bir Türkiye olmayı tercih ettiğini söylüyor. Kısacası, “Son metrede durdurulduğu zannedilen 'yeni bin yılın Selahaddin Eyyübi'si' trenini rayına geri döndürdüm, şimdi sıra sende, durmak yok, yola devam” diyor.

1 Kasım, daha güzel bir geleceğin, daha güçlü ve daha mutlu bir Türkiye'nin başlangıcı, daha huzurlu ve daha adaletli bir coğrafya için ümmetin aradığı ilacı olsun.
#ak parti
#pkk
#1 kasım seçimleri
#iç savaş
9 yıl önce
Yeni bin yılın Selahaddin Eyyübi’si raylara geri döndü
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!