|
Yeni Türkiye"de muhalefet

Taksici Ferhat Amca diyor ki, "30 Mart"ta oyumu Ak Parti"ye vermedim, pişmanım. Ama 10 Ağustos"ta Tayyip"e oy vereceğim."

"Neden?" diye sorduğumda şöyle cevap veriyor. "Ben MHP"liyim ama Devlet Bahçeli"ye kızgınım. CHP"yle ittifak yapmasını affedemiyorum. Fethullah Gülen evime yıllar önce girdi, vaazlarını çocuklarımla dinledim. Şimdi düşünüyorum da, karşılığını almadan kimi yaşatırlar Pensilvanya"da kocaman bir çiftlikte huzurla."

"Güvendiğiniz dağlara kar yağdı, o yüzden mi oyunuz Erdoğan"a?" diye soruyorum. "Bak kardeşim," diyor, "Bu taksiye Bingöllüsü de biniyor, Batmanlısı da, Diyarbakırlısı da... BDPliler diyor ki, "Tayyip"e sahip çıkmalıyız. Artık şehit haberi gelmiyor. Ne Türk ne de Kürt ölmüyor."'' "Ve ben," diyor Ferhat Amca, "kalbimde zerre kadar sevgi olmasa da, Öcalan"a da sözünden dönmediği için saygı duyuyorum."

Güneş gözlüklerimin arkasında gözlerim dolu dolu oluyor. MHP"li bir taksicinin BDP"li yolcularının söylediklerini referans göstermesi, Yeni Türkiye"nin en somut işaretlerinden biri diye düşünüyorum.

Ekmeleddin İhsanoğlu"nun adaylığının açıklanmasından birkaç gün sonra konuştuğum bazı kişilerle tekrar konuşuyorum. Esnaf, işadamı, işkadını, ev kadını... Daha önce "30 Mart"ta oyumu Ak Parti"ye verdim ama şimdi Ekmeleddin"e oy vereceğim." diyenler vardı aralarında. Hepsinden benzer cümleleri duymak, "paralel yapı"nın kapı kapı dolaşarak Ekmeleddin İhsanoğlu lobisi yaptığı ve 30 Mart öncesindeki çalışmalarını bu kez açıktan değil gizliden sürdürdüğü fikrini güçlendiriyordu. Bu hafta bayram vesilesiyle tekrar görüştüğüm aynı kişilerin hemen hepsi, "Nasıl gidiyor İhsanoğlu?" sorusuna ya "Aman aman," diyor ya da "Ciddi değildim yahu, hemen de inanmışsın."

Laboratuvar koşullarında üretilmiş bir projeydi İhsanoğlu projesi. 30 Mart seçimlerinde yapılan CHP-MHP (%1 ve altında oy potansiyeli olan irili ufaklı örgüt, cemaat ve partileri saymıyorum) ittifakı baz alınıp üzerine muhafazakar Ak Parti oylarından ekleyerek Erdoğan"ı zorlayacak bir aday ortaya çıkarmaktı amaç. Lakin laboratuvar şartları gerçek hayata benzemiyordu. En başta CHP"nin laikliği din olarak benimsemiş kendi tabanı karşı çıktı "ılıştırılmış" da olsa "Müslüman" bir aday fikrine. Bu kendini beğenmişlik, bu snobluk, burnu havadalık MHP"lileri irrite etti ardından.

Ama tabii, bu kayıpları perçinleyip gözünü diktiği oyları daha kazanmadan kaybetmesine yol açan, İhsanoğlu"nun tarihin en kötü seçim kampanyasını yürütmüş olması oldu. "Yalan söyledi" diyor taksici Ferhat Amca, "Üstelik canlı yayında söylemişti "Filistin-İsrail konusunda tarafsız olmalıyız" sözünü. Gözümüzün içine bakarak "Ben öyle söylemedim" diyor şimdi." Kampanyasındaki II. Dünya Savaşı dönemini çağrıştıran "ekmek" vurgusundan tutun, ırkçı Türk Solu dergisini havaya kaldırıp Türkiye"yi hiç tanımadığını göstermesi, ya da en son imza attığı gaf, İstiklal Marşı"nı bilmemesi, sadece Türkiye"ye değil, Mehmet Akif Ersoy"un yakın dostu olan babasının taşıdığı değerlere de yabancı olduğunun göstergesiydi. Gelen gideni aratıyor derler ya, İhsanoğlu"nun gafları, Kılıçdaroğlu"nun gaflarının bile profesyonel gözükmesine neden oldu.

Yani Erdoğan"ın seçim kampanyası sürecinde seçime yönelik bir politika izlemek zorunda dahi kalmamasını sağladı çatı adayının bu acemilikleri. Mesela, çözüm sürecinin yasal zemine oturtulması "Eski Türkiye"de seçim sonrasına bırakılırdı. Veya paralel yapıya düzenlenen operasyon gibi büyük çaplı gözaltılar seçimden sonraya kalırdı. Oysa biri barışa destek, diğeri darbe teşebbüsüne cezalandırmaya yönelik sadece bu iki gelişme bile, Erdoğan"ın referanduma dönüştürülen yerel seçim vaadiydi bir nevi.

Anketler gösteriyor ki, —Metropol gibi Gezi"den beri haber sitelerine çaput bağlarmış gibi "İktidarın oyları %35"lere düştü" diyerek algı yönetimi yapan ve isabet yüzdesi yerlerde sürünen araştırma şirketlerininkiler değil tabii— Erdoğan"a destek %55"lerin üzerinde. Hatta Was- hington merkezli Gallup World Poll araştırmasına göre, Erdoğan"a Cumhurbaşkanlığı için verilen destek %59 seviyelerinde. Türklerin Erdoğan memnuniyeti %60 iken, Kürtlerin memnuniyeti %67; kırsal kesimde Erdoğan desteği %68 iken, kentlerde dahi bu oran %56.

Buna göre, Erdoğan"ın halkın gözündeki desteği Ak Parti"nin dahi üstünde. Kendisine karşı açılan savaşta, bir kısım Ak Partilinin onu yalnız bırakmasıyla neredeyse tek başına mücadele eden Erdoğan"ın yolunu, dengeciliğe tercih ediyor bu halk. Bu güvenin, ilk kez halka sorulacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sayısal olarak sandığa yansıması da, halkın başkanlık sistemini istediğinin, başkanının da Erdoğan olmasını tercih ettiğinin somut bir göstergesi olacak.

O nedenle "Peki Başbakan kim olacak?" soruları sanıldığı kadar önemli değil. Ak Parti"yi erken genel seçime ve ama en önemlisi bir anayasa referandumuna taşıyacak güvenilir bir isim başbakan olacak.

Başarısız olan iktidarlar yok olur gider, peki başarısız olan muhalefetler gitmez mi? Erdoğan"ın Cumhurbaşkanı olması durumunda, iki seçim üst üste başarısız olan MHP ve CHP"ye ne olacak? Sadece başkanları değiştirip kurtulabilecekler mi yoksa marjinalleşecek ve yerlerini yepyeni bir ana muhalefet partisine mi bırakacaklar, beni en çok meraklandıran nokta bu. Zira Yeni Türkiye"nin en büyük ihtiyacı statükocu, mezhepçi, ırkçı söylemlerden uzak, yapıcı, aktif ve Yeni Türkiye"ye yaraşır yeni bir muhalefet olacak.

10 yıl önce
Yeni Türkiye"de muhalefet
2024 yılında memurlara ödenecek dil kursu yardımı yüzde 84,21 oranında arttırıldı
İki mühim kayıp
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed