|
Arap-İsrail savaşları ve Filistin meselesine dair notlar (1)

2 Kasım 1917"de, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Balfour"un -Majestelerinin hükümetinin Filistin"de Yahudi toplumu için bir yurt ittihazına/kurulmasına sıcak baktığına, bunun lehinde tutum alacağına- ilişkin deklerasyonu yayınlanmıştı. "Balfour Deklerasyonu" denilen bu bildirgenin (Bu deklerasyonun orijinali için bkz. Hassan Bin Tallal; Palestinian Self-Determination, London, 1981) neşri akabinde, o dönemde Osmanlılara karşı İngilizlerle işbirliği yaparak ayaklanan Mekke-i Mükerreme Emiri Şerif Hüseyn"in oğlu Şerif Faysal (Sonradan İngilizlerce Irak krallığına getirilir) da buna sıcak baktığını, esasen Yahudilerin Arapların kuzeni olduğunu ve Filistin"de herkes için yer olduğunu deklare eder. Ancak, Osmanlıların bölgeden tümü ile çıkarılması, Osmanlı idaresinin sona erip, İngiltere ve Fransa gibi Harb-i Umuminin galip devletlerinin Ortadoğu"ya iyice yerleşmesinin ardından Filistin"e olan Yahudi göçü büyük artış gösterir. Daha önce fukaralığın verdiği etki ile arazilerini peyderpey yeni yerleşimcilere satarak kaptıran Filistin ahalisi zamanla elindeki diğer arazileri de yitirir. İngiltere"nin "Palestine And Trans-Jordan" manda idaresinde teşkilatlanan Yahudi toplulukları/örgütleri yerleştikleri toprakların hakimi gibi davranma eğilimine girerler. Yerleştikleri yerlerde büyük çiftlikler kuran Yahudiler Batı ülkelerindeki sermaye sahibi soydaşlarının yardımı ile çeşitli alanlarda müesseseler kurarak Diaspora"dan Filistin"e olan yoğun göçün alt yapısını hazırladıkları gibi ileride kurulacak İsrail devletinin zeminini de oluştururlar.

1920"lerin sonlarında, Yahudi yerleşimcilerle Filistinli Araplar arasında çatışmalar boy gösterir. Yahudiler "İrgun" ve" Hagana" gibi silahlı örgütler kurar .Arap toplulukları ise burada ünlü Kudüs Müftüsü Emin El-Hüseynî"nin önderliğinde örgütlenir. Nazi Almanyasının doğuşu, ardından başgösteren İkinci Cihan Harbi ile Avrupa anakıtasında Nazi takibatına maruz kalan çeşitli Yahudi toplulukları gemi ve trenlerle Filistin"e ulaşır(Bkz. Israel:Society, Israel Pocket Library, Jarusalem, 1974). 1946 yılında İngilizlerin "Trans-Jordan/Mâverâ-i Ürdün"'' dedikleri manda yönetimi bölgesinde, Şerif Hüseyin"in oğullarından Şerif Abdullah"a kurdurulmuş Ürdün Krallığına bağımsızlık verilir. Aynı tarihte Fransa, kendi idaresi altındaki Lübnan ve Suriye"nin bağımsızlığını tanır. Nitekim daha önce 1932"de, diğer oğul Şerif Faysal"a Irak Krallığı kurdurulur. Asıl olarak Mekke Emiri Şerif Hüseyin Paşa, 26 Ekim 1915"te, Büyük Britanya"nın Mısır"daki Yüksek Komiseri Sir Henry Mac Mahon"a gönderdiği mektupta, tüm Arap Yarımadası"nın, Suriye-Filistin Ve Irak"ın, hatta Mersin ve İskenderun"un da kendi idarelerine verilmesini talep eder (bkz. Zeine N. Zeine, The Struggle For Arab Indepence, 1960). Bu kadar büyük bir bölgenin/ Mısır"a kadar tüm Arap Dünyasının hükümdarlığını talep/hayal eden Şerif Hüseyin yıllar sonra Amman"da, neredeyse eli boş olarak, terk-i dünya eder. Ancak, daha sonra sadece Irak ve yeni oluşturulan Ürdün her iki oğlunun idaresine verilir. Bu aile 1958"de, General Abdülkerim Kâsım darbesi ile Irak"ı da kaybeder.

1947"de Birleşmiş Milletler, İkinci Cihan Harbi ardından galip devletlerin dünyaya nizam (!) vermesi doğrultusunda Filistin"e yönelik iki devletli bir taksim planı hazırlar. İkişer parçadan oluşan, Yahudi ve Arap devletleri öngörülür. Kudüs için ise BM gözetiminde uluslararası bir idare teklif edilir. Ne var ki, bu teklif bölgede taraflarca kabul edilmez. Filistin"de İngiliz manda idaresinin sona erdiği tarih olan 14 Mayıs 1948"de David Ben Gurion Tel-Aviv"de İsrail"in kuruluşunu ilan eder. Akabinde, ertesi gün ilk İsrail-Arap savaşı patlak verir. Irak, Mısır, Suriye, Lübnan Ve Ürdün"ün girdiği aralıklı süren savaşta İsrail, BM taksim planının (UN Partitition Plan) öngördüğü topraklardan çok daha fazlasına sahip olur. Gazze bölgesi bir şerit halinde mütareke ile Mısır"a bırakılır. Batı Şeria (West Bank) ve Doğu Kudüs Ürdün"de kalır. Diğer tüm Filistin toprakları ise yeni kurulan İsrail devletinin idaresine girer ve büyük bir Filistinli mülteci göçü başgösterir. Topraklarından ve evlerinden, İsrailliler tarafından çıkarılan yüzbinlerce Filistinli mülteci Ürdün, Lübnan ve Gazzeye sığınır. Önce Mısır, ardından Lübnan, Ürdün ve en son Suriye İsrail"le mütareke anlaşması imzalar. Böylece İsrail"in 1967 savaşı öncesi sınırları belirlenmiş olur(bkz. Prof. Fahir Armaoğlu, Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları, TİB, Yay. 1989; Ribhi Halloum, Palestine: Through Documents, Ankara, 1989).

Devam Edeceğiz.
11 yıl önce
Arap-İsrail savaşları ve Filistin meselesine dair notlar (1)
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle