|
Kurban Bayramı ve kaybolan değerlerimiz

Her yıl olduğu gibi bu yıl yine bir Kurban Bayramı"nı idrak ediyoruz. Bu vesile ile bütün Müslümanların bayramını tebrik ediyorum.

Burada sıklıkla söylenen ''nerede o eski bayramlar'' söylemini tekrar etmeyeceğim. Ancak, günümüz bayramlarını modernleşme ve post-modernleşme sürecinin yol açtığı yitirilen değerler bağlamında değerlendirmeğe çalışacağım.

Eskiden insanların, toplumumuzun bu tür özel günlere, bayramlara verdiği ehemmiyet dinin/İslâm''ın oluşturduğu yüzyıllara varan gelenek ve yaşam tarzından kaynaklanmaktaydı. Son iki yüz yıldır İslâm âleminde süregelen batılılaşma, modernleşme hatta son süreçte post-modernliğin etkisi bütün bir yaşam tarzını ve gelenekleri altüst eden bir işlev gördü.

Modern kentsel yaşamla birlikte apartman hayatının artışı, modern teknolojik aletlerin etkisi, dahası post-modern anlayışın geliştirdiği ve bireysel ve toplumsal yaşamın merkezine yerleştirdiği sanal âlemin etkisi ile oluşan yeni yaşam tarzı ve araçları da geçmişten ve dini gelenekten, dini yaşam tarzından gelen değerleri öteleyip toplumsal hayatın dışına itti.

Yaklaşık iki asırdır, dindar kesimlerin güç ve teknoloji üzerinde yükselen Batı Avrupa ve modern değerler karşısında, yenilgi psikolojisi ile oluşan nisbetleşme duygusu ve yetersizlik kompleksi de buna eklenince, değerlerin ötelenmesi ve yitirilmesi hızlandı. Özellikle bayramlarda, komşuluk ve akrabalıktan kaynaklanan ziyaret ve görüşmeler ve bu çerçevedeki gelenek ve örfün ciddi oranda erezyona uğradığı, bayrama dayalı ilşki ağının büyük oranda sanal aleme, SMS mesajlarına indirgenmesine sebebiyet vermiştir.

Bayramlar toplum için neredeyse tatil günlerine ve mesaj teâtisine dönüştü.

Her Kurban Bayramı vesilesi ile ülkemizde hayvanseverlik örtüsü ile gündeme gelen kurban kesilmesine yönelik karşı propagandaya gelince; kendilerini hayvansever olarak nitelendirenler et yemeyen vejeteryan olsalar bu anlaşılabilir. Böyle bir durum sözkonusu olmadığına göre hayvanların et ihtiyacı için mezbahane veya et kombinalarında kesilmeleri ile kurban olarak kesilmeleri de bir şekilde hayvanların kesilmesini ortayere getirmektedir. Yanısıra, yılbaşlarında, noellerde Amerika''dan Avustralya''ya gerçekleştirilen hindi kesimleri de aynı şekilde toplu hayvan kıyımı olmuyor mu?. Gelişmiş Batılı ülkelerden başlayarak kırmızı ve beyaz et tüketimi gözönüne alındığında, Kurban bayramında haybvanların dini vazife ve ritüel olarak , kesilmesine itirazları son derece yersizdir. Her iki halde de hayvan kesimi sözkonusu olduğundan, hayvanların Kurban Bayramı"nda değer ve kutsallık atfedilerek dini/İslami kurallar çerçevesinde kurban edilmeleri çok itibarlı ve değerli bir davranış ve tatbikattır. Oysaki, büyük besi çiftliklerinde, mezbahanelerde/Et kombinalarındaki hayvan kesimleri hiçbir kutsallkık ve değer taşımamaktadır. Hayvanlar Kurban Bayramı"nda Allah''ın (C.C) rızasına ve kurbiyyete nâil olmak için kurban edilmelerine karşı hayvanseverlik devreye giriyor da, modern dünya''da çılgınca tüketimin bir parçası olarak inanılmaz derecelere varan kırmızı ve beyaz et tüketimi için mezbahanelerde ve et kombinalarındaki kesimlere karşı neden devreye girmiyor diye sormak lazım.

Kurbiyyet, Kurb kökünden gelen kurban, Allah''a kullukta yakın olmayı, yakınlaşmayı ifade eder. Bu, kurbiyyet için kesilen hususi hayvanı belirtir. Arapça''da buna Udhiyye, bunu kesmeye/zebh olayına tadhiyye denir. Bu yüzden Kurban Bayramı"na İydu''l-Edha denir.

Elbette İslam öncesinde de ''Kurban''ın yaygın olması; bu fiilin aslında İslam''da olmayıp, sadece önceki inanç ve ritüellerden gelenek olarak intikal etmesi iddiasına delil teşkil etmez. Hz. İbrahim (a.s) zamanında, Hz. İsmail''in (a.s) kurban edilmesine bedel Cebrail (a.s) aracılığıyla koç indirilip kurban edilmesi''yle süregelen gelenekle, birçok pagan toplum ve ritüellerinde var olan insan kurban etme olayının tümü ile önüne geçilmesi de hedeflenmiştir. Bizden önceki ümmetlerde var olan birçok hüküm ve kural pekala İslam''da da geçerli ve âmir hüküm olabilmiştir.

Kurban kesme olayı Kur''ân-ı Kerim''de de yer almakta. Kevser suresinde de Hz. Peygamber''e (S.A.V) sarih bir surette kurban kesmesi emrolunmaktadır. Kurban kesme hadisesinin İslâm''dan önceki din, inanç ve ritüellerde olmuş olması bunun sadece adet niteliğinde diğer dinlerden geçmiş olmasının delili olamaz. Gerek kitapta gerekse Sünnette ve gerekse ashab, Ehl-i beyt ve diğer din büyüklerinin söz ve tatbikatlarında Kurban hadisesi mevcuttur. Nitekim Hz. Peygamber Cahiliyye devrinde doğan erkek çocuklarına doğduktan yedi gün sonra kesilen Akîka kurbanını kız çocuklara da teşmil kılıp, cevâz ve istihab mahiyetinde Nesîke adını vermiştir.

Türkiye''de kurbanların dini ve sıhhi kurallara yeterince riayet edilerek kesildiğini söylemek de güç. Bu konuda tedbir almak ve bilinçlendirme şart. Sağlıklı kurban kesim alanlarının oluşturulması, dini/İslami kaidelere riâyetin sağlanması icâb eder. Ancak bu, kent ortamında Kurban kesiminin modernleşmeci düşünce etkisi ile, bahçe gibi özel alanlarda da, kısıtlanmasını veya engellenmesini de getirmemeli.

12 yıl önce
Kurban Bayramı ve kaybolan değerlerimiz
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî