|
Biz çocuk muyuz?


Bize halkalı şeker getirmeyin. Zaten piyasada bulunmuyor. Bize misket, bize topaç, bize uçurtma getirmeyin.

Biz çocuk muyuz?

Ya nesiniz?

Bayağı yetişkin adam. Acılar insanı olgunlaştırıyor. Babamı gözümün önünde vurdular, annemin ırzına geçtiler. Ben o sırada anamın yağmalanmış çeyiz sandığındayım. Anahtar deliğinden gördüm her şeyi. Anamın feryatları hâlâ kulağımda.

Bu feryatları sürekli duyan kişi çocuk kalabilir mi?

Top sesi, tüfek sesi, bomba sesi. Bu sesler besledi bizi.

Artık bizde ne korku var, ne acı.

Sade düşman kokusu. Pis bir koku.

Nasıl desem domuz gibi.

Benim silahım var.

Geçende bir düşman vurdum.

Düşman bir ağaca dayanmış, ayaklarını uzatmış, miğferini çıkarmıştı. Tütün sarıyordu.

Keyifle tütün sarıyordu.

Sardı bitirdi, ağzına koydu. Çakmağıyla yaktı. Dumanını keyifle savurdu.

Ulan sana o keyfi yaşatır mıyım ben?

Tetiğe dokundum.

Önce ağzındaki sigara düştü. Şaşırdı.

Elini göğsüne soktu çıkardı.

Kan.

Parmaklarından kan damlıyor.

Dayanamadı, yüzüstü kapaklandı. Kan gölünün içinde kaldı.

Bize halkalı şeker, misket, uçurtma getirmeyin. Biz çocuk muyuz ulan.

Bizi, düşman olmayan, kan gölü bulunmayan bir yere götürün.


Mustafa Kutlu, Fırtınayı Kucaklamak (Dergâh Yayınları, 2019).

#Gazze
#Filistin
#Mustafa Kutlu
6 ay önce
Biz çocuk muyuz?
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Turizm uğruna
Mermer atıklarının muhteşem geri dönüşümü
Tasarruf sandığı
ABD-Çin rekabetinde popülizm, korumacılık ve ulusal güvenlik