|
Ekonomik kriz değil "finansal saldırı"

Nasıl bir krizin içinde bulunduğumuz ve kriz sonrası indiğimiz noktanın gerçekten "dip" olup olmadığı belli değil. "17 Ağustos sabahına 12 milyar Dolar zararla uyanan bir ülke o büyük enkazın altından bile çıkarken, 19 Şubat''ta nasıl olup da kaçıp giden 7 milyar Dolar para yüzünden bir gecede yüzde 50 fakirleşebiliyor" sorusuna hala mantıklı bir cevap bulunabilmiş de değil. Bitip tükenmek bilmeyen konuşmalara, sayfalarca raporlara rağmen neden bu kadar dramatik bir batışa muhatap olduğumuzu bilemiyoruz. Kesin olan, "psikolojik finansal kriz" olarak tanımlanan ve Başbakan''ının bile "MGK''da kavga olmasaydı bile bu kriz yaşanacaktı" diyecek kadar meseleye bigane kalan bir ülkede yaşadığımızdır.

Daha kötüsü olabilir mi? Yani, henüz dibe vurmamış olabilir miyiz?

Dün, yıllık ticaret ve kalkınma raporunu açıklayan Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD)''a göre "olabilir." Raporda, "Ayarlanabilir sabitlenmiş kurda olduğu kadar (eski uygulama), dalgalanmaya bırakılan kur rejiminde (şimdiki uygulama) de kriz ortaya çıkabilir. Gelişmekte olan ülkeler için sürdürülebilir en uygun bir kur rejimi mevcut değildir" deniyor. Bu raporun açıklandığı sıralarda Merkez Bankası''nın "yeni" ama, iflasla sonuçlanan çapalı kur politikasından en az selefi kadar sorumlu olan Başkan''ı Süreyya Serdengeçti şu sözleri sarfediyordu: "Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası dalgalı kur rejiminin gerektirdiği bir biçimde döviz piyasalarına sınırlı müdahalede bulunacaktır."

"Yüzde 25 devalüasyon"la yola çıkıp birkaç haftada yüzde 100''e ulaşan Türkiye''nin başı sonu belli bir kur politikası olduğuna, Merkez Bankası''nın sevk ve idare ettiği kur politikasının başarıya ulaşabileceğine artık kim inanır?

UNCTAD Raporu''nun açıklandığı sıralarda bir başka açıklama da FP lideri Recai Kutan''dan geldi. Kutan, "Türkiye''nin uzun bir süre devam eden ve gücünü giderek artıran kapsamlı bir uluslararası komplo ile karşı karşıya olduğu" tezini tekrarladıktan sonra, "Hiçbir ülke uzun yıllarda oluşturulmuş ülke kaynaklarının yok pahasına satılmasına, özelleştirilmesine rıza göstermemektedir" dedi. Kutan''ın bu kaygısı UNCTAD raporunda daha çarpıcı bir şekilde dile getiriliyor. Raporda Türkiye "finansal saldırı"ya uğramış bir ülke olarak tanımlanıyor ve "Finansal saldırıya uğramış ülkelerin, hakkaniyetli bir borç ödeme planı yapılıncaya kadar geçici olarak borç ödemelerini durdurması ve bu suretle kelepir fiyata tesis alımının önün geçmesi gerekir" önerisinde bulunuluyor. "Borç ödememe" gibi "onur kırıcı" bir duruma düşmeyi kabul edemeyeceğimize göre finansal saldırılar için uygun bir zemin olmaya devam edeceğimize şüphe yoktur.

Türkiye''nin yeni ekenomik programla yeniden inşa edildiği muhakkak ama, bu inşa faaliyeti Türkiye birtakım aşamalar kaydetmiş gelişmekte olan bir ülke değil daha çok bir "yoksul ülke modeli"ne oturtuluyor.

Kutan''ın, Derviş''e yönelik şu sözleri de dikkat çekicidir: "Bu ülkeyi küçük bir Uzakdoğu Asya ülkesi, bağımsızlığını yeni kazanmış bir Ortadoğu ülkesi ya da yeni kolonyalizmin arka bahçesindeki etkisiz bir Latin Amerika ülkesi gibi kabul eden zihniyetlerin, ne yaşadığımız krizlerin nedenlerini anlamaları ne de ülkenin geleceğini inşa etmeleri mümkündür."

Bu ve benzeri sözleri tartışmaya açmadan reddetmek ve sahiplerini çeşitli sıfatlarla suçlamak bir yöntemdir. Ama, aynı mantıkla; Kemal Derviş''in krize ilişkin benzetmelerde, "Brezilya-Arjantin-Meksika üçgeni"nin dışına çıkamamasına da bir sıfat bulmak mecburiyeti bulunmaktadır. Türkiye''yi uluslararası sisteme entegre etme iddiasındaki Derviş''in ekonomik krizden çıkış için gösterdiği bütün referanslar Latin Amerika boyutunda kalmakta, buna en fazla İsrail örneği eklenmektedir.

Dünya Bankası''ndaki görevi, "yoksul ülkeleri kalkındırmak" olan Derviş''in gözünde o ülkelerden birisi isek bunu öğrenmekte yarar vardır. Bu saatten sonra durumu değiştirme imkanımız bulunmasa bile, hiç olmazsa gittiğimiz yönü bilmek içimizi rahatlatabilir.

23 yıl önce
Ekonomik kriz değil "finansal saldırı"
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî