Avrupa''nın Aydınlanma dönemiyle, bütün dünyanın gündemine taşıdığı seküler kültürün güneşi batıyor. Bütün dünya, kutsal kültürün güneşinin yeniden doğuşuna şahit oluyor. Yirmibirinci yüzyılda, seküler kültür gibi, kutsal kültürün karşısına çıkarılan her kültür, ışığını yitirecektir. Çünkü ister farkında olunsun, isterse olunmasın, her kültür ışığını kutsal kültürden alır.

Yeni yüzyılda, seküler kültürün, metafizik dünyaya bütünüyle kapalı “ekonomik insanı” yerine, gücünü kutsal kitaplardan alan, “metaekonomik insan” geçecektir. Marx''ın ileri sürdüğü gibi, belirleyici olan ekonomi değil, Weber''in ortaya koymaya çalıştığı gibi, ana kaymağı dinler olan kültürdür. Bütün dünyada hayatı anlamlı kılan, ekonomiden önce kültürdür.

Bu bağlamda, Marx ölürken, Weber yaşayacaktır.

Kareli Defter Eğitim ve Danışmanlık''ta “Pozitif Sosyoloji”ye karşı “Normatif Sosyoloji”yi savunan Weber ile ilgili araştırmalar yapan Necmeddin Kemal, Şaban Kızıldağ, Cihat Zafer, H.Hüseyin Mutlu ve Emrullah Öncel''le Weber ile Marx''ın simgelediği iki kültürün ana kaynaklarını konuştuk. Benim sürekli vurguladığım “Weber yeniden yorumlanmalı” görüşümün kaplaması gereken alanları ve öncü düşünürleri tartıştık.

Marx “din yoksullaştırır” diyerek, din toplumların gelişmesine “engel” olur derken, Weber “din zenginleştirir” diyerek, dini toplumların “güç” kaynağı olarak görmektedir. İnsanlığın tarihine geniş açıdan bakıldığında, toplumların güç kaynaklarının başında, seküler değerlerin değil, kutsal değerlerin geldiği görülür. Tarih boyunca, toplumların güç kaynağı, ekonomik değerler değil, kültürel değerler olmuştur.

Hayatın anlamına anlam katanlar, seküler kültürün doğrularından önce kutsal kültürün doğrularıdır. Seküler kültürle, kutsal kültürün ana yolundan ayrılan dünyayı, yeniden ana yola, filozoflar değil, peygamberler ulaştıracaklardır. Ekonomi peygamberlerin haber verdiği dünyadan soyutlanıp, yalnızca filozofların yorumladığı dünyaya odaklanırsa, dünya bugün olduğu gibi, bir savaş alanına dönüşür.

Seküler kültürün başkenti Atina''nın bütün dünyada kaleleri bir bir düşüyor. Buna karşılık kutsal kültürün başkenti Kudüs, dünyanın her yerinde yeni kaleler kazanıyor.

Dünyada seküler kültürden kutsal kültüre doğru bir geçiş dönemi yaşanıyor. Bütün dünyada yol gösterici olarak, seküler kültür değil, kutsal kültür kabul ediliyor.

Tarihin akışını Marx''tan daha çok Weber daha sağlıklı bir biçimde yorumlamıştır.

Dünyada kutsal kültüre saygılı olanlarla olmayanlar savaşıyor.

Yol gösterici olan ekonomiden daha çok kültürdür.

Seçim ekonomi ile kültür arasındadır.

Ekonomi kültürün gölgesidir.