Tarih boyunca Türklerin gözü Asya''dan daha çok Avrupa''da olmuştur. Türkler Asya ve Avrupa ekseninin belirleyici gücü olabilmek için, Avrupa''daki varlıklarını sürekli kılmaya büyük önem vermişlerdir. Anadolu''nun bin yıllık tarihinde Türk milletinin Avrupa''da üç önemli “Kızılelması”sı vardır.. Bu kızılelmaların başında, fethi müjdelenilen İstanbul gelir. İstanbul''un alınmasından sonra, Roma ikinci, Viyana üçüncü “Kızılelma” olarak görülmüştür.
*
Roma ve Viyana Türklerin gönüllerini verdikleri, iki ölümsüz sevgilidir. Viyanalı Alman Şair Rilke''nin gözünde, “Gece ve gündüz demeden at sırtında koşan Türkler”, atlarla tarihleriyle birlikte ekonomik ve kültürel hayatlarını bütünleştirmişlerdir. Türkler atlarla olduğu gibi, gemilerle de dünyalarını bütünleştirerek, hem Asya ile Avrupa''nın, hem de Akdeniz ile Karadeniz''in sultanları olmuşlar ve Amerika''ya el atmayı düşünmüşlerdir.
*
İstanbul''un alınmasıyla, Türkler Avrupa''nın en büyük gücü haline gelmişlerdir. İstanbul''un Türklerin eline geçmesinin üzerinden daha bir yüzyıl bile geçmeden, Kanuni döneminde türkler hem Bağdat''a, hem de Viyana''ya kadar gitmişlerdir. Akdeniz dünyasını ele alan çalışmalarıyla tanınan tarihçi Fernand Braudel, “Mısır tek bir kurşun atmadan, düzeni adeta hiç bozulmadan fethedilmiştir” demektedir. Türklerin fetihleriyle, iki kıta ve iki denizin ekonomileri büyük canlılık kazanmıştır.
*
Her iki kuşatmada da Türklerin Viyana''yı fethetmeleri beklenirken, Avrupa''da “Allah''ın askerleri” olarak görülen Türkler, birincide geri çekilmişler, ikincide de, merhametlerinin kurbanı olmuşlardır. Kanuni ve Merzifonlu bir gün kalenin cami, kulenin minare olacağından hiç şüphe etmedikleri için, kuşattıkları Viyana''nın kalbini toplarla yerle bir etmeyi hiç düşünmemişler. Viyana''yı Türklere karşı, Avrupa''nın orduları değil, İstanbul''dan uzaklığı ve soğuk iklimi savunmuştur.
*
İki dünya savaşıyla, Türklerin Anadolu''ya çekilmesi gibi, başta İngilizler ve Fransızlar olmak üzere, bütün Avrupalılar doğdukları topraklara çekildiler. Avrupalılar, Amerika, Rusya, Çin ve Hindistan karşısında rekabet güçlerini koruyabilmek için, AB şemsiyesi altında, aralarındaki sınırları ortadan kaldırarak, kaynaklarını birleştirdiler. Türkiye de, AB yolunda düşe kalka ilerlemektedir, tam üye olunduğunda, Türkler yeniden Avrupa''nın en büyük güçleri arasına gireceklerdir.
*
Kanuni''nin 1529''da Merzifonlu''nun 1683''de gittikleri Viyana''nın kapıları, AB ile Türlere sonuna kadar açılacaktır. AB Türklere yalnızca Viyana''nın değil, Berlin, Paris, Londra ve Roma''nın da kapılarını açacaktır. Küreselleşmeyle, bütün dünya şehirleri, gidilmesi gereken birer “Kızılelma”ya dönüşmüşlerdir. Yeni fetihler artık ordular değil, dünya standartlarında ürün, hizmet ve bilgi üreten kurum ve kuruluşlardır.
*
Türkler için, dünya şehirleri arasında Viyana''nın ayrı bir yeri vardır. Viyana''yı sevmek, güzelliklerine güzellik katmak ve dünyanın başkenti yapmak, Türklerin tarihe olan borçlarıdır.
*
Beyza Gürdoğan Viyana''nın güzelliklerini İstanbul''a taşımak için, Viyana''da mimarlık eğitimi almaktadır.
Viyana güzelliktir, güzellik Viyana''dır.
